
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TERÖRDE ÇİFTE STANDART
Çağımızda, emperyalist ülkelerin siyasileri, dünyadaki senaryolarını, gerçekleştirmek ve çıkarlarını da korumak ve kollamak için, "TERÖR" denen beladan, örtülü olarak istifade ediyorlar. Teröre, ideolojik, etnik, dinsel görüntü verilerek de sahneye sürüyorlar.
Ancak 11 Eylül 2001'de,gerçekleştirilen, saldırıların ardından, NATO'nun, meşhur 5. Maddesi ilk defa yürürlüğe girdi. Buna göre, NATO üyesi ülkeler, yapılan bu saldırıyı kendilerine yapılmış saydılar ve birlikte mücadele kararını aldılar.
Avrupa'daki, bölücü örgütler, Ortadoğu'daki radikal gruplar, bu listede vardı; olmayan ise PKK idi. PKK üyeleri, çeşitli Avrupa başkentlerini, birer üs olarak kullanabiliyor, Avrupa sokaklarında, Türkiye aleyhine, gösteriler düzenleyebiliyorlar.
Terörle mücadele, kapsamlı tedbirlerin alınmasını gerektiren olağanüstü bir durumdur. Terör, Avrupa başkentlerine sıçradığında, söz konusu önlemler normal karşılanmakta, alınan bu tedbirleri, kimse fikir özgürlüğüne müdahale, özgürlük haklarına bir saldırı şeklinde yorumlamamaktadır.
Terör, Türkiye olunca, çifte standart, hemen devreye girmekte, Türk devletinin, kendi vatanını korumak için, gerçekleştirdiği, terörle mücadele eylemleri eleştirilebilmektedir. Batı da olan, her terör, küresel terör olarak, kabul görürken, Türkiye' de, olan hiçbir terör, bu kapsamda görülmüyor.
Akademisyenlere göre, küreselleşme, Amerikan ve Batı değerlerinin, diğer uygarlıklar üzerinde, egemenlik kurmasını ifade etmektedir. Küresel terörizm ise, bu değerlerin, egemenliğini sorgulayan, bir olgu olarak ortaya çıkmıştır.
Elbette küresel ve bölgesel terörle mücadeleyi, sadece silahlı mücadeleye indirgememek gerekir. Çünkü terörün, ekonomik, sosyal, psikolojik gibi, pek çok boyutu var Çünkü terörü besleyen hususlar, silahlı mücadelenin dışındaki boyutlarıdır. Dolayısıyla bugün devlet tarafından hazırlanmış, bir Terörle Mücadele Eylem Planı olması gerekir.
PKK, terör örgütünün, büyük boyutlarda dış desteği vardır. Bu destek, maddi yardım olduğu gibi, bunun politik yönü de vardır. Nitekim PKK'ya, dolaylı, ya da doğrudan destek veren ülkeler var. Dış desteğin kesilmesi, tabii ki politiktir. Güvenlik güçlerin yapabileceği bir iş değildir.
Aslında terörle mücadelede, herkese görev düşmektedir. Ayrıca terör, güvenlik güçlerine bırakılmayacak kadar da önemlidir. Ne var ki pek çok kesim, özellikle de politikacılar, bugüne kadar üzerlerine düşen görevleri, gerektiği şekilde yapmadıkları gibi, üstelik bazı söylem ve uygulamları ile de cesaret verdiler.
Ayrıca PKK terörüne, para ve silah desteği vererek, Türkiye'nin, başına bela eden tüm ülkeler biliniyor. Ancak siyasi otorite, bu ülkelere karşı, yeterli müeyyideler düşünmediği gibi, yeterli ölçüde, tepki de göstermiyor.
Terörle mücadeleyi, güvenlik güçleri başarıyla yürütmesine karşın, hükümet politikalarında, yer alan ve bölgesel halkı kazanmada, daha önemli olan "SOSYAL", "EKONOMİK" ve "PSİKOLOJİK", önlemler yeterince geliştirilip uygulanmadı. Veya askeri önlemlerle birlikte, yeterince eşgüdüm sağlanmadı.
1984 yılından, bugüne kadar, terörü önlemek için atılması gereken pek çok adım vardı. Ancak siyasi çıkar, bu adımların önünde, en büyük engel teşkil etti. Bölgedeki feodal yapıya, göz yumuldu.
Kentlerdeki, terör olayları, kırsaldan çok daha etkilidir ve iç huzuru bozması ihtimali çok yüksektir. Etnik ve dinsel gelişmeler üzerinden yapılan siyaset anlayışları, bunu teşvik eden ana faktördür. Etnik ve dinsel, önyargı ve nefret meydana geldiği andan itibaren, toplum ayrışmaya ve diğerine, kin tutmaya başlar. Bu durumu, istismar edecek olanlara karşı mücadele, en az teröre karşı yapılacak mücadele kadar önemlidir.
Öte yandan. Avrupa'daki terör olayları ile tüm Avrupa ülkeleri, ABD, hatta Türkiye ayağa kalkıyor. Terörü, lanetleyen açıklamalar yapılıyor, terörün, "Küresel Tehdit" olduğu söyleniyor ama Türkiye'deki, terörü odakları hakkında, tek laf edilmediği gibi, PKK terörüne destek veriliyor. Yani Batı ülkeleri, terör olaylarında, çifte standart uyguluyorlar. Çünkü emperyalistler, bölgede, güçlü bir Türkiye istemiyorlar.
Artık Türk insanı, gerçekleri görmek zorundadır. Batının, "TERÖR KÜRESEL TEHDİT" sözü, kendileri için, geçerlidir. Maalesef Batıdaki terör olaylarında, gözyaşı döken kesimler, Türkiye'deki, terör olayları karşısında aynı duyarlılıkta değildir.
Diğer yandan, Türkiye'de, terörden, her etnik gruptan insanlar ölüyor, güvenlik güçleri şehit oluyor, insanımızın, ciğeri yanıyor. Ocaklar sönüyor ama Batı ülkelerinin umurlarında değil. Hatta Türkiye' de, teröre, destek veriyorlar. O nedenle de terörle mücadelede, top yekûn sürekli, kalıcı ve sonuç alcı, bir şekilde,seferberlik şarttır.