Öncelikle şunu çok merak ediyorum...
Büyük olarak görülen takımların maçlarında ağzının kenarından yağ akıtan spikerlik ne zaman tedavülden kalkacak. Çarşamba gecesi güzel başlayan mücadeleyi böylesine spikerlerin anlatımıyla izlemek... Tuğba Ekinci play-back yapmadan dinlemek gibiydi...
***
Galatasaray karşısında yokluğun varlığına dönüşen bir Eskişehirspor izledik. O yoktu, bu yoktu konularına girmeye gerek yok...
Yok olanlar kilit olabilir. Ama sahada olanlar yeni bir anahtar gibiydi. "İkinci el ayak" sayılan Erkut, Andaç ve Serdar, birinci sınıf yetenekle güzel futbol resitali sundular. Şuana kadar sessiz kalmanın verdiği dolulukla içlerinde kalan duyguların patlamasını izlettirir gibiydiler adeta...
Oyunun belli bölümlerinde şimdiye kadar sen nerdeydin be Erkut demek geldi içimizden...
***
Her anlamda çok mesafe kat edilen Fenerbahçe maçının ardından teknik direktör Ertuğrul Sağlam'ın kadroda rotasyon yapmasını bekliyorduk. Ama bu kadarını da dersek; yalan olur...
Sağlam'ın oyuncularına verdiği mesajı açıktı. 'Çıkın; gösterin kendinizi, alın formayı'
Aslında başına iki tatlı bela aldı Ertuğrul hoca. Çarşamba gecesinde ki performanslarından sonra Erkut ve Andaç oynatılmadığı her maçta sorgulanacak konuma geldi...
***
Galatasaray maça hızlı başladı gibi gözükse de Serdar Özkan'ın müthiş frikik golüyle yine farklı bir maçın bizi beklediğini hissettik. Semih'in pozisyonunu iyi süzen Ali Palabıyık; verdiği ilk kararda ne kadar başarılıysa, çaldığı ikinci penaltı da bir o kadar kolpacıydı. Melo'yu ilk yarıda atamaması da bu özelliğine iyi bir örnekti.
***
Hep söylerim. Hakemlik ayrıntıda gizlidir. Çarşamba gecesi her iki takıma ne zaman ve nerede düdük çalındığına bakarsanız; ne dediğimi daha iyi anlarsınız...
İddia ediyorum; Ali Palabıyık bu ülkede hakemlikte çok iyi yerlere gelecek. Hep birlikte göreceğiz...
O'nda Cüneyt Çakır havası gizli...
Çünkü çaldığı düdükler tam da bu dönemin usulüne uygun...
TUZAĞA DÜŞTÜK
Eskişehirspor skor olarak geriye düşmesine rağmen oyundan düşmedi ve Erkut'un kalite kokan golüyle eşitliği de yakaladı. Ancak; ilginç gelebilir ama Galatasaray'ın 10 kişi kalması aslında iyi olmadı. Çünkü Fenerbahçe maçında olduğu gibi Galatasaray karşısında da önce bekleyen ve bloklar arasında boşluk bırakmadan kontrollü oynayan Eskişehirspor da, Melo'nun atılmasından sonra oyun stratejisi değişti. Bunu Ertuğrul Sağlam'ın hamlelerinde de gördük.
Hamza Hamzaoğlu ise topa daha çok sahip olan Eskişehirspor karşısında Akhisar'daki anlayışa bürüdü takımını. Ve kontralarla sonuca gitmeye çalıştı. Bu kez bekleyen Galatasaray, psikolojik olarak rakibinin üzerine gitmek zorunluluğu hisseden Eskişehirspor oldu. Hal böyle olunca koşu mesafeleri uzadı, belli isimlere de haliyle daha fazla yük bindi. Ve buna bağlı olarak bloklar arasında kopmalarda başladı. Eskişehirspor savunma oyuncularının rakiple birebir kaldığı her pozisyonda kalite anlamında boyası aktı. Oyun çizgisinden her geçen dakika uzaklaşan Eskişehirspor, son yarım saatte tuzağa düşerek, beklenmedik bir sonuçla sahadan ayrıldı...
OYUN STRATEJİSİ BELİRLENMELİ
Sezonun ilk yarısında özellikle İstanbul'da oynanan maçlar Eskişehirspor adına belli donelere sahip olmamıza vesile oldu aslında.
Topun arkasına takım halinde geçildiğinde bir sıkıntı yaşanmıyor. Hatta rakip kaleye ne kadar çabuk gidebilirse, bir o kadar da tehlikeli olunuyor. Fakat özellikle iç saha maçlarında rakipler kapanırken, basketbol tabiriyle set oyununa geçildiğinde Erkan Zengin dışında ekstra özellikli adam olmadığı için Eskişehirspor kilidi açmakta zorluk çekiyor.
İşte tamda bu nokta da Pazar günü oynanacak kritik 90 dakikada Ertuğrul Sağlam ve ekibinin bir oyun stratejisi belirlemesi gerekiyor. Fenerbahçe karşısında alınan puanın, Çarşamba gecesinde oynanan oyunun anlam kazanması için Başakşehir maçının önemi büyük. Bu anlamda Ertuğrul Sağlam'ın nasıl bir taktik anlayışla takımını sahaya süreceğini şimdiden merak ediyorum. Çünkü Sağlam'ın bu maçta ki taktik becerisi ve oyuna müdahaleleri Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarındakinden daha değerli olacak.
KIRILMA MAÇI
Bakıldığında Başakşehir maçı belki Kırmızı Şimşekler için olmazsa olmaz bir maç değil... Ama ligin gidişatı açısından kırılma maçı olduğu kesin.
Bu karşılaşmadan çıkacak sonuç, Eskişehirspor'un sıralama olarak ligdeki hedefini belirler...
Bu yüzden Fenerbahçe ve Galatasaray maçından daha fazla olayın içinde olmalıyız. Kadıköy'deki beraberlik, Arena'daki pozitif futbol hepimizin gazını almasın.
Eğer Gençlerbirliği ve Çaykur Rize maçlarında ki son ile karşılaşırsak; ligin sonuna kadar günlük sonuçların peşinde koşarak, tırmalamaya devam ederiz...
::::::::::::