2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)

TRAFİK BÖYLE NEREYE KADAR?



Dün bir kaza haberi geldi gazetemize...
İki Eylül Caddesi'nde tramvay ile otomobilin çarpışmasını içeren görüntüler vardı.
Bildiğiniz trafik kazası!
Yalnız kazayı yapan araçlardan birisi rayda giden bir araç!
İlginç bir görüntü yani!
+++
Böylesine bir görüntüye bir başka kentte karşılaşmak mümkün değil!
Çünkü trafik kuralları hem tramvay için, hem de otomobillerin güvenli seyri için ayarlanmış.
Pek çok şehirde tramvay ve otomobillerin aynı cadde üzerinde gittiği yerler var.
Fakat net bir biçimde kurallar ortaya konulmuş.
Dahası, tramvay da ray üzerinde gitmesine rağmen, tıpkı otomobiller gibi ani duruş yapabilir özellikler taşıyorlar.
Önde tramvay arkasında ise otomobiller rahatlıkla seyredebiliyorlar.
+++
Eskişehir'de ise durum daha farklı!
Tramvay için yapılmış özel yollar var.
Otomobiller ile tramvay ancak kavşak noktalarına birbirlerini görüyorlar.
Bu kavşak noktalar ise akıllı sinyalizasyon sistemi ile donatılmış.
Her iki tarafta kontrollü bir şekilde kavşakları geçiyorlar.
Böylece tam güvenli bir raylı sistem organizasyonu ortaya çıkıyor.
Anlayacağınız;
Tipik cadde tramvaylarının aksine, Eskişehir'deki sistem daha güvenli!
Nedenini yukarıda söyledik.
Tramvayın kendi yolu, otomobillerin kendi yolu var...
+++
Ancak kurallara uyma konusunda bizim şehrimizde büyük bir sıkıntı var.
Bu konuyu defalarca dile getiriyoruz.
Yine yazmadan geçmeyelim istedik.
Çünkü bizim şehrimizin trafiğinde hareket eden araçları kontrol eden sürücülerin ısrarla kurallara uymama hastalığı var.
Kırmızı ışık yanmasına rağmen geçişlerine devam eden bi dünya insan var.
Zaten dar olan caddelerde ikinci sıra, hatta hiç çekinmeden üçüncü sıra park yapabilen şoförlerimiz var.
Hiçbir şeyi umursamadan araçlarını istedikleri yere bırakıp gidenleri elbette bir kenara koyamayız.
Onlar kendilerini çok özel sayıyorlar.
Tüm bunlar kuşkusuz trafik düzenini alt üst eden davranışlar.
Bir de aşırı sürat yapan, patinaj çeken, son ses müzik dinleyenler gibi vatandaşlar eklenince ortaya allak bullak bir kent trafiğinin çıkması elbette kaçınılmaz oluyor.
+++
'Şehrin fiziki durumu böylesini gerektiriyor!' savunması bu konuda hemen ortaya atılmış bir sav olarak duruyor.
Yaşanan trafik kaosuna karşı ortaya konulan bir başka bahane yok çünkü.
Haklı bir gerekçe elbette!
Fakat bu gerekçenin ortaya çıkış nedeni kuşkusuz şehri yıllar önce planlayan kişiler olduğu gerçeğini de unutmamalıyız.
Çünkü hiç kimsenin elinde sihirli bir değnek yok.
'Tek dokunuşla tüm caddeler yıkılsın, yerine yüzlerce metre genişliğindeki caddeler gelsin' olmuyor
Öyleyse yapılacak olan tek bir şey var.
Kurallara uymak ve sürekli ve yoğun denetim.
+++
Şu ana kadar her ikisini de görmüş değiliz!
Denetimler zaman zaman yapılıyor.
Ancak sürdürülebilirliği hiç yok!
Sakarya Caddesi'ne, Bağlar'a, Üniversite Caddesi'ne, Kızılcıklı'ya gidin bakın!
Kontrol mekanizması, trafik aracı içerisinde anonslarla yapılan denetimlerin dışına çok çıkmıyor.
İki sıra, üç sıra park etmiş araçlara bakan hiç yok!
Ve elbette yazımıza konu olan sürücü hataları...
Dün İki Eylül Caddesi'nde yaşanan kaza kurallara olan bakış açımızı ortaya koyuyor.
Yani;
Umursamadan tramvay yoluna giren bir araçlar gerçeği...
O aracı görmeyen denetim mekanizması ve kaçınılmaz bir kaza!
+++
Bakalım şehirde bu tür manzaraları nereye kadar göreceğiz?
İş, her geçen gün daha da arapsaçına dönüyor çünkü.
Birilerinin bir şey yapma, olaya müdahale etme zamanı da geçmeye başladı gibi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY) Arşivi