4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TSK REJİM VE BAĞIMSIZLIĞIMIZIN TEMİNATIDIR

Son günler, rejim, ülke bütünlüğü ve Bor'la ile ilgili kaygıları içeren e-mailler alıyoruz. TSK' dan, beklentiler ise çoğunlukta. Oysa TSK da, iç ve dış şer odakları ile Avrupa Birliği ülkelerinin, adeta hedef tahtası. AB' nin, her ilerleme raporu ve katılım Belgesi ile ilgili gelişmelerde, TSK yer alır ve TSK' nın, açıklamaların sınırlandırılmasının, askeri harcamaların denetimi, asker-sivil ilişkilerinin, AB standartlarına çıkarılması önerilir. Ancak Türkiye' nin, jeostratejik ve jeopolitik önemi ve konumu hiç düşünülmez. Özellikle de TSK' ya, geniş yetkiler veren iç tüzüğün değiştirilmesi istenir. TSK İç Hizmet Kanunu `na üstü örtülü atıfta bulunulur. Darbelere gerekçe olarak da 35. maddesindeki, `TSK `nın vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti `ni, kollamak ve korumaktır` ifadesi gösterilir.
Avrupa Birliği, TSK'nin, siyasete müdahalesine açık kapı bırakan iç hizmetler kanununun değişmemesinin yanı sıra, Jandarma üzerinde 'sivil denetimin güçlendirilmesi konusunda' da bir adım atılmadığı sürekli eleştirdi. Yine AB, Askeri harcamalarının denetimindeki eksiklik konusunda, önceki yıllardaki eleştirilerini nakarat gibi tekrar etti. Ayrıca AB, 'Ordu tarafından açıklamalar, ancak askeri, savunma ve güvenlik konuları ile sınırlı olmalı ve yalnızca hükümetin otoritesi alınarak yapılmalıdır...' görüşündedir.
Hâlbuki TSK, siyasi hiçbir açıklamada bulunmuyor. Tüm açıklamaları rejim ve ülkenin bütünlüğü ile ilgilidir. Kamuoyunun beklentisi de bu yöndedir. Ne zaman rejim ve ülke bütünlüğü tehlikeye düşse, halkımızı ilk aklına gelen TSK' dır. Ancak rejimi ve ülke bütünlüğü' nü korumasından, TSK kadar, diğer kurum/kuruluşlar ve halkımızda sorumludur.
Dış ve iç şer odakları, sürekli bir şekilde, ülke genelindeki her olumsuz olayı çarpıtarak, TSK' ya mal etmek istiyor. Nitekim terörle ilgili mücadeledeki pek çok olay çarpıtılmış, hatta siyasilerin başarısızlıklarından dolayı bile, TSK 'yı sorumlu tutanlar oldu. Ordu karşıtlığını, siyasi ve ekonomik rant aracı yapan veya hedeflerinin önünde engel olarak gören bazı çevreler, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, seviyesiz, bir şekilde saldırmak için, olayları saptırmışlar, kendi amaçları doğrultusunda kullanmayı da adeta alışkanlık haline getirmişlerdir. Önyargı ve kinle üretilmiş iddialar ise her dönem gündemde olmuştur. Oysa Türkler, doğuştan askerdir. Türk askeri cesur, fedakâr ve itaatkârdır. Tarih boyunca kurulan Türk devletlerinin, temeli düzenli bir askeri teşkilata dayanmıştır. Askerlik, Türk insanı için kutsal ve milli bir görev olmuştur.
Türk toplumunu da, bugünlere iki unsur taşımıştır. Biri "ASKER", diğeri ise "ÇİFTÇİ" dir. Nitekim Büyük Önder Atatürk, " İyi çiftçi yetiştirdik; çünkü topraklarımız çoktu. İyi asker yetiştirdik; çünkü o topraklara göz diken düşmanlar fazladır." demiştir.
TSK' nın, vazifesi Anayasa ve yasalarla belirlenmiş olup, Türk Silahlı Kuvvetleri, he türlü tehlike ve belirsizliklere karşı her zaman hazırdır. İç ve dış tehdit ve risklere karşı her türlü şartlarda, ülkenin güvenliğini sağlayacak güç ve kudrettedir. Son terör operasyonları, buna en güzel örnektir. Ayrıca TSK, terörle mücadelede olduğu gibi, rejimi ve ülkemizin bağımsızlığını ve bütünlüğünü koruma ve kollamada sarsılmaz bir kararlılığa sahiptir. TSK'nin, beklentisi ise bu tehlikeler karşı, Türk milletinin de, kitlesel karşı koyma refleksini göstermesidir...
Diğer yandan kimse Türk Silahlı Kuvvetleri, üzerinden siyaset yapmamalı, Yeni Anayasanın gündemde olduğu şu günlerde, bugünkü yapısını da değiştirmeye teşebbüs etmemelidir. Bilakis, TSK' nın, bugünkü yapısı korunmalıdır. Hele siyasetçilerin etki alanı içinde hiç düşünülmemelidir. Çünkü siyasetin, girdiği devlet kurumlarının hali ortada...
Öte yandan TSK, bir eğitim kurumudur. TSK, kendi insanını eğitmekle kalmıyor, eğitim ve bilgi birikimini, dost ve müttefik ülkelerin silahlı kuvvetleriyle de paylaşıyor.
TSK, hukuka da saygılıdır. Özellikle de hiyerarşisi ile bu alanda örnek bir kurumdur. TSK, hukuk dışı her türlü eylemi, yargıya havale etmekte asla tereddüt etmez. TSK' da, kimseye ayrıcalık yapılması da söz konusu değildir. Personelin değerlendirilmesinde esas olan, rütbe ya da ilişkileri değil, kişisel nitelikleri ve icraatları ile eşdeğerdir.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, kurumsal tavrı kişiden kişiye, komutandan komutana da değişmez. Onun için de örnek bir kurumsal yapıya sahiptir. İnandırıcılığı ve güvenilirliğinin dayanaklarından biri de budur. Komutanlar değişebilir, ancak TSK' nın tavır asla değişmez.
TSK, Türk Milletinin en güvendiği kurumdur. Geçmişte böyle idi bugünde öyle, gelecekte de öyle olacaktır. Her türlü tehlikenin, üstesinden de gelecek güç ve kudrettedir. Yeter ki halkın güveni devam etsin, siyasiler de gölge etmesin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi