
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TSK VE KÖSTEBEKLER
Taraf gazetesinde yayımlanan, "İrtica İle Mücadele Eylem Planı" başlıklı belgenin doğru olup olmadığı yönünde soruşturma yürüten Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın, benzer bir operasyona imza attığı ortaya çıktı. Askeri savcılığın, geçtiğimiz ocak ayında hazırlanan ve şubat ayında medyada yer alan terör örgütü PKK ile ilgili gizli bir belgeyi sızdırdığı iddia edilen subaylar hakkında "gözaltı" kararı aldırdığı öğrenildi. Karar doğrultusunda, Erzincan'da bir üsteğmenle bir teğmen tutuklanırken, bir subayın arandığı öğrenildi.
Ayrıca Şanlıurfa' da `Vasat' adlı terör örgütü, gizlilik derecesi bulunan güvenlikle ilgili Türk Silahlı Kuvvetleri ile Emniyet teşkilatına ait bilgi ve belgeleri temin edip örgüte aktardıkları söyleniyor.
İrtica İle Mücadele Eylem Planı" sonrası gelişmeler, TSK içindeki köstebeklerin varlığını daha da belirgin hale getirdi.
TSK içindeki bu köstebekler, malum basına da bilgi sızdırıyor. Ancak basın yasası gereği, bunları tespit etmek çok zor. Nitekim İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık tarafından, Taraf Gazetesi muhabiri Baransu' ya, Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek'in imzası bulunduğu iddia edilen, "Belgeyi nereden bulduğu" soruldu. Baransu' nun, Basın Kanunu'nun 12. maddesine göre, haber kaynağını gizli tutma hakkını kullandığı öğrenildi. .
Hülasa son yıllarda, Türk Silahlı Kuvvetleri, bölgede etkisiz hale getirilmek için içte ve dışta hedef tahtası oldu. Özellikle de Ümraniye davasından sonda, ortaya konan senaryolar, sahte belgeler, ayrıca da Türk Silahlı Kuvveleri çerisinde, karşı tarafa çalışan ajanların olması, aklıselim her insanımızı kaygılandırdı. Aslında TSK üzerinde, bu tür senaryolar, dün vardı. Bu gün de var. Gelecekte de olacaktır. Ancak esas tehlike, TSK, içindeki köstebeklerdir.
İnsanlarımızı kahreden ve TSK' ya da itibar kaybettiren ise, yıllarda TSK' ya hizmet etmiş insanların, TSK' yı güç durumda bırakacak söz, tavır ve davranış içinde olmalarıdır. Bu insanlar, hem TSK' ya, hem de ülkeye ihanet içindedirler.
Diğer yandan Sabah Gazetesinin haberine göre de, Baransu," Haberimin arkasındayım. Bu belge bana ulaşınca, hemen yazmadım. Doğrulattıktan sonra yazdım. Genelkurmay'da, çok yakın diyalogum olan insanlar var. Görüşmemiz yaklaşık, 45 dakika sürdü. İlk 15 dakikamız, Taraf'ın, yaptığı haberler ve karargâhta tanıdığımız 'ortak' birkaç isim üzerindeydi" diye aktarıyor. Bu ifadeler, aynı zamanda ordu içinde köstebeklerin olduğunun da bir tescildir.
Ayrıca bazı emekli subayların, TSK hakkındaki hiçte hoş olmayan açıklamaları karşısında insan, ister istemez. TSK içinde, ayrı ayrı gurupların, faaliyetleri mi var? Veya rütbe savaşlarında, istedikleri hedeflere ulaşamayan insanların, bazı intikam projelerine soyunanlar mı var? Sorularını da sormadan geçemiyor.
Elbette emekli TSK mensupları içinde, mert ve örnek insanlarda var. Bu insanlardan biri de Sarı Zeybek' tir. Ümraniye Davası nedeniyle bilgisine başvurulduğunda, bir savcının kendisine, "Sizi general yapmamışlar, harcadılar" sözleri karşısında, "Bu savcılar Ergenekon soruşturmasını yapamaz, çünkü soruşturmaya fesat karıştırılmıştır, gölge düşürülmüştür. Beni ihbarcı durumuna düşüreceklerdi. Zekeriya Öz tarafsızlığını yitirmiştir. Hedef olarak kendisine, TSK' yı seçmiştir." Diyerek, TSK mensubu olmanın gereğini yapmış, bunu da açık yüreklilikle kamuoyu ile paylaşmıştı.
Genelkurmay Başkanı ve Askeri savcılık, belgenin kendileri ile ilişkisi olmadığını açıkladı. Ancak yayımlanan belge sahte, Türk Silahlı Kuvvetleri için de komplo hazırlanmışsa, bu bir hesaplaşma haline gelmiş demektir. Çünkü TSK, az veya çok bu gelişmelerden, itibar ve güven kaybetmiştir. Bu durumun düzeltilmesi için de TSK, ciddi bir değerlendirme yapmak ve soruşturma açmak, en önemlisi de, varsa kurumsal yapısına zarar verecek içindeki gruplaşmaları önlenmek ve köstebekleri bulunarak, gereken cezalar da vermek zorundadır. Söz konusu olan ülke güvenliği, TSK' nın, varlığıdır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, son dönemde bazı belge ve evrakların sızması, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, yeni arayış ve önlemlere yöneltti. Bu çerçevede, belge ve evrakların, elektronik ortamda güvenlikli olarak dağıtımını yapacak, yeni bir sistem için start verildiği söyleniyor. Yeni sistemde, yazılı evrak ve belgeden vazgeçilirken, bunun elektronik ortamda güvenlikli olarak dağıtımının yapılması hedefleniyor.
Belge ile ilgili gelişmeler, doğru veya yanlış, sonuç ne olursa olsun, ordu yıpratılmış, art niyetli kesimlerde, hedeflerine azda olsa ulaşmışlardır. Ancak "Türk" ve "ordu" kelimeleri, taşıdıkları manayla, halkımızın gözünde, zihninde ve kalbinde kutsallığını sürdürüyor. Yeter ki dış ve iç şer odaklara, özellikle de ordu içindeki köstebeklere karşı, etkin mücadele edilsin.