
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TSK'YI ETKİSİZLEŞTİRMEK ÜLKEYE İHANETTİR
Perşembe günü, " ...tehlikeli inatlaşma, tüm hızı ile sürüyor. Oysa asker, geçmiş dönemde söyleyeceğini söyledi. Bu dönemde de sözlerinin, arkasında olduğu vurguladı. TSK' nın, bugünkü sessizliği karşısında, daha da azıtan, bazı köşe yazarları ve çevreler, bilsinler ki sessizlik, hiçte hayra alamet değildir" demiştik.
Ve nihayet!
Sessizlik bozuldu. 2. Ordu Komutanı Sayın Orgeneral Iğsız, " Bunların cumhuriyetin temel değerleriyle sorunları vardır. Atatürkçü düşünceyi, en büyük engel olarak görmektedir. Ne yazık ki bu konuda yalnız değillerdir. Gerek yurt içi, gerekse yurt dışında rejimle cumhuriyetin temel değerleriyle sorunlu olanlar, farklı amaçlarla, ayrılıkçı unsurlarla, fazla görünür olmayan iş birliğine girmektedir. Hedeflerine ulaşmak için el birliğiyle Atatürk'ü ve bize vasiyeti olan düşünce sistemini yüreklerden silmek ve böylelikle, cumhuriyetin temel değerlerini korumasız hale getirmek istiyorlar. Huzurunuzda ifade ediyorum, beyhude bir çabadır."diyerek, uyarıda bulundu.
Sayın Tümgeneral Naci Beştepe ise, "Devleti temsil sorumluluğunu unutup rüzgar nereden esiyorsa o yönde hareket edenler, iktidar ve güç kimdeyse ona hizmet edenler, daha üst düzeyde makamlara getirilebilir.
Ancak o makamları da dolduramaz, kendilerini oralara getirenlerin maşası olmaya devam ederler. Asıl hizmet edilmesi gereken halk da her şeyi görür ve herkese değerini biçer. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, köklü gelenekleri, yazılı olmayan kuralları olan bir devlettir. Devleti temsil edenler bunları içine iyi sindirmelidir." dedi.
Bu açıklamalar, yine bazı kesimlerce eleştirilecektir. Ancak TSK mensuplarını, bu tür açıklamalara mecbur kılanlar da, bu eleştirileri yapanlardır. Çünkü 22 Temmuz seçim sonuçları, askere muhtıra gibi gösterildi. Oysa yapılan tüm anketlerde, TSK, en güvenilir kurum, siyaset ise en güvensiz kurum olarak yerin aldı.
Ayrıca bu sözler, bazı köşe yazarları ve kesimlerin, aklını başına getirir mi bilinmez ama son yıllarda, dış ve iç şer odakları, özellikle de Avrupa Birliği ve siyasi otorite, Türk Silahlı Kuvvetlerini, etkisizleştirmek için, büyük gayret ve çaba gösteriyor. AB kurmayları ise, Asker'le ilgili her gün, ilginç olduğu kadar, dikkat çeken açıklamalarda bulunuyorlar.
Türkiye' de bulunan veya ziyaret eden, AB kurmayları ise sömürge valisi gibi hareket ediyor. Siyasi otorite ise adeta, bu gelişmeleri seyrediyor. Bu durum ise Avrupa Birliği kurmaylarını, daha da cesaretlendiriyor.
Avrupa Birliği ve Türkiye'deki, bazı şer odakları tarafından, TCK' nın 301'inci maddesi, Kıbrıs ve askerin siyasetteki etkisi tartışılıyor ve sürekli de gündemde tutuluyor. Hiç şüphesiz ki, her İlerleme Raporunun, önemli bölümlerinden biri de askerin rolü olacaktır.
Nitekim Kretschmer, 'Hükümet bazı adımlar atmak istese bile hepimiz biliyoruz ki ülkenin farklı kesimlerinde, devlet bürokrasisinde, orduda bir mukavemet var. Bir tarafta belli bir dönem için gelen siyasiler, hükümet var. Diğer yanda özellikle çok net ideolojik duruşu olan ordunun temsil ettiği güçlü devlet kurumları var' görüşünün arkasında, ülkemiz açısında hiçte hayra alamet olmayan düşünce ve senaryolar var.
Türkiye' de, asker etkisiz hale getirilirse, ülkemizin bağımsızlığı ve ülke bütünlüğü tehlikeye girer. Bu gerçeği çok iyi bilen, Avrupa ülkeleri, dış ve iç şer odakları, askeri etkisiz hale getirmek için her yolu kullanıyor. Avrupa Birliği, ABD, dış ve iç şer odakları, Türkiye'deki senaryoları ve hedefleri önünde, Türk Silahlı Kuvvetleri' ni engel olarak düşünüyor, Bu engellin kalkmasını da, TSK' yı etkisizleştirmek de görüyorlar.
Türkiye' de, siyasi otorite ve bazı sivil toplum örgüleri de, TSK' yı etkisizleştirmek için örtülü olarak, gayret ve caba gösteriyor. Hatta bunun, AB üyeliği ile sağlayabileceğini düşünerek, AB' nin ülke zararına da olsa direktiflerine olumlu bakıyor, destek de veriyorlar.
Şu bir geçek ki AB, bölgedeki çıkarları için, güçlü bir Türkiye' yi üye yapmak istemiyor. Türkiye' yi bölerek, tam üyeliği gerçekleştirmek düşüncesinde. Bunu sağlamak içinde, Türkiye' de, "DİNSEL" ve ETNİK" önyargı ve nefreti körüklüyor. Türkiye' nin, bütünlüğünün teminatı olan TSK' yı da etkisiz hale getirmek istiyor.
Her türlü senaryo ve Bizans oyununa rağmen, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik ve laik düşünceye gönülden inanan ve her türlü siyasi düşüncenin dışında, üstün bir disiplin anlayışına sahip, Türk Silahlı kuvvetleri oldukça, Cumhuriyetin temel değerleri, ülke bütünlüğü korunacak ve Türk milleti hep güvende olacaktır. Bundan da kimsenin, şüphesi olması...