
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TÜRBAN!
Yüksek Seçim Kurulu, türbanlıların sadık kurullarında görev alamayacağını açıkladı. Buna tepki gösteren Başbakan Sayın Erdoğan, "...Bunun içinde başı açık olan da var, başı örtülü olan da var. Sen onun nasıl olur da demokratik hakkını, siyasi partinin üyesi olarak orada müşahitlik, sandık kurulu üyeliği yapma hakkını engellersin." dedi.
Öte yandan Gaziantep'in, Islahiye ilçesinde ilginç bir seçim yarışı yaşandı. AKP'li Başkan Mehmet Uludağ aday gösterilmeyince, eşi DP'den aday oldu AK Parti parti, seçim öncesinde başörtülü diye Uludağ'ın eşi Malika Uludağ'a itiraz etti. Başı açık resim çektirdiği için itiraz kabul görmedi. AKP, seçimi kazanan Malika Uludağ' a yeniden itiraz etti Hem de türbanlı olduğu gerekçesiyle.
Peki, bu çifte standart değil de nedir?
Şu bir gerçek ki siyasi partiler, ülke genelindeki olumsuz gelişmelerden, sorumlusu olduklarını unutuyorlar. Çünkü siyaset, sorun çözme sanatıdır. Ancak Türkiye' de sorun yaratma sanatı olarak gündemde. Bugün ülke gündeminde olan, tüm sorunların yaratıcısı, politikacılardır ama hiçbiri, bu gerçeği kabul etmezler. Çünkü ülkemizde siyasetçiler, düşüncede saplandıkları kalıplaşmalarda çok zor kurtulurlar.
Vatandaşlarımız da bunu farkındadır. Nitekim yurt içi gezimizde bir vatandaş, "Ülkenin hayati sorunları ortada, insanlar aç açık ve işsiz. Hal böyle iken, "Türban"la ülkede gündem belirlemek veya germek reva mı? " diyerek tepki göstermişti. Diğer bir vatandaşta," Yıllardır Anadolu kadını "başörtüsü" kullandı; ne zaman ki "Türban" ve " Sıkma Baş" çıktı, kadınların başını örtmesi de, ülkemizde problem oldu." diyerek bir gerçeği de ifade etmişti.
Her iki insanımızın, tespitlerine katılmamak mümkün mü?
Yıllardır Anadolu kadını allı, morlu, beyaz ve işlemeli yazmalarla başını örttü. Ne konuşuldu, ne de müdahale edildi. Ne zamanki kadınlarımızın başını örtmesi, "TÜRBAN" ve "Sıkma Baş" olarak gündeme geldi veya getirildi. Ve de siyasete alet edildi. Ülkemizin gündemine oturdu. İnancından dolayı başını örten onlarca kadını da mağdur etti.
Doğrudur. Müslüman olan kadınlardan isteyenler başını örtecektir. Nitekim de asırlardır öttü. Ancak bu örtmenin bir şekli yoktur. Hal böyle iken "Türban" ve "Sıkma Baş" da niçin ısrar ediliyor ve bir simge olarak takdim ediliyor, bunu da anlamak çok zor.
Elbette kişi/kişiler, kendi yaşamında başını istedikleri şekilde örtsün, Bu onların en doğal hakkıdır. Ancak kamusal alanlarda bu, bir amaç ve araç olarak veya resmi ideolojiye karşı kullanılıyorsa, bunun haklı bir mazereti de yoktur.
Nitekim bu yanlışlık, pek çok kadının okuma özgürlüğüne engel oldu. Hatta üniversitelerde okuyan öğrencilerin, mürüvvetini görmek isteyen analar, törenlere alınmayarak, kapıdan çevrildi. Ülkede bu alandaki uygulamalar, ortamı da gerdi.
Şu bir gerçek ki, İktidar ve muhalefet bilerek veya bilmeyerek, dış ve iç şer odakları da kasıtlı olarak,"Türbanı" kullanıyor. Partiler ise karşı çıkarak veya taraf olarak, tabanlarına, mesaj gönderiyorlar. Sorunun ortadan kalması için değil de, gündemde kalması içinde gayret ve çaba gösteriyorlar.
Kamusal alan ve üniversitelerde türban yasağı ile ilgili demokratik ve laik devlet anlayışı, Anayasa Mahkemesi ve AIHM karaları ortada. Bu günkü gerçekler karşısında, denecek hiçbir şey yok. Ancak yorumlamada ve uygulamada yanlışlık var. Çünkü çocuğunun mürüvvetini görmek için, mezuniyet törenine giden bir anne, başın örtülü diye kapıdan içeri sokulmazsa, o zaman şikâyet için karakola giden veya mahkemeye çıkartılan kadınların, durumu ne olacak? Başını açmadan şikâyette bulunması engellenecek mi? Veya mahkemelerde dinlenmeden hakkında hüküm mü verilecek?
Hastanelere giden kadınlara, "ya başını aç, ya da tedavi olma mı" denecek?
Bu tür bir uygulamalar da, demokratik ve laik devlet anlayışına ve insan hak ve özgürlüğüne uygun değildir. Ayrıca başörtüsü ile ilgili problem, inancından dolayı başını örten kadınlar değildir. Esas problem, "Türban"ı, siyasi ve ideolojik amaç için kullananlardır. İktidarların görevi de bu kesimlerle uğraşmaktır. İnancından dolayı başını örtenlerle değil...
Başörtüsü ile ilgili, çözüm vardır. Olmalıdır da. Çünkü bu tablo, hem ülkeye, hem de kutsal dinimize zarar veriyor. Şayet bazı kişi/kişilerin söylediği gibi, "Türban" ve "Sıkma Baş" siyasi bir amaç ve araç olarak kullanılıyorsa, Nüfusunun yüzde 98'i Müslüman olan ülkemizde, İlgililer, kamusal alanlar için, bir "BAŞÖRTÜSÜ" belirlemek zorundadır. Artık kişi/kişiler, özellikle de politikacılar, tartışmayı ve yorumları bir tarafa bırakmalı, karşılık hoşgörü ve diyalog içinde, bu sorunu çözmelidir. Çünkü başörtüsü üzerindeki siyasal ve ideolojik sömürünün, yıllardır İslamiyet'e, ülkemize, özellikle de inancından dolayı başını örten kadınlarımıza, verdiği zarar ortada.