4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TÜRBAN!

Son günlerde ülkemizde onca çözüm bekleyen hayati sorunlar varken Türbanla ilgili tartışmalar aklıselim insanlarımızı rahatsız edecek boyutlara ulaştı. Çelişkili açıklamalar ise zihinleri karıştırdı. Nitekim CHP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay, " ...Türbanla başörtüsünü bütünleştirmek isteyen ve sanki başörtüsüne karşı bir duruşmuş gibi ötekileştirmek istenilen bir anlayış var. CHP'nin başörtüsü ile ilgili hiçbir sorunu yok. CHP'nin geçmişte de tartıştığı konu türbandı. Türban bir siyasi simgedir. Türbana şekil vermek değil, Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği isminde İslam Cumhuriyeti yazan Pakistan'da dahi saçın bir kısmının göründüğüdür. Bir tarif veya bir şekil önermesi değildir. Sadece bir tespitte değildir" sözleri ile CHP' nin Türbana bakışını ortaya koydu.
Bu açıklama, sorunun daha da kangren haline geleceğinin de işaretidir. Oysa siyaset sorun çözme aracıdır. Ancak Türkiye' de, sorun yaratma sanatı olarak gündemde. Bugün ülke gündeminde olan tüm sorunların yaratıcısı politikacılardır ama hiçbiri bu gerçeği kabul etmezler. Çünkü ülkemizde siyasetçiler, özellikle de liderler, düşüncede saplandıkları kalıplaşmalarda çok zor kurtulurlar.
Vatandaşlarımız da bunu farkındadır. Nitekim yurt içi gezimizde bir vatandaş, "Ülkenin hayati sorunları ortada, insanlar aç açık ve işsiz. Hal böyle iken, "Türban"la ülkede gündem belirlemek veya germek reva mı? " diyerek tepki göstermişti. Diğer bir vatandaşta," Yıllardır Anadolu kadını "başörtüsü" kullandı; ne zaman ki "Türban" ve " Sıkma Baş" çıktı, kadınların başını örtmesi de, ülkemizde problem oldu." diyerek bir gerçeği de ifade etmişti.
Her iki insanımızın tespitlerine, katılmamak mümkün mü?
Yıllardır Anadolu kadını allı, morlu, beyaz ve işlemeli yazmalarla başını örttü. Ne konuşuldu, ne de müdahale edildi. Ne zamanki kadınlarımızın başını örtmesi, "TÜRBAN" ve "Sıkma Baş" olarak gündeme geldi veya getirildi. Ve de siyasete alet edildi. Ülkemizin gündemine oturdu. İnancından dolayı başını örten onlarca kadını da mağdur etti.
Doğrudur. Müslüman olan kadınlardan isteyenler başını örtecektir. Nitekim de asırlardır öttü. Ancak bu örtmenin bir şekli yoktur. Hal böyle iken "Türban" ve "Sıkma Baş" da niçin ısrar ediliyor ve bir simge olarak takdim ediliyor, bunu da anlamak çok zor.
Elbette kişi/kişiler, kendi yaşamında başını istedikleri şekilde örtsün, Bu onların en doğal hakkıdır. Ancak kamusal alanlarda bu, bir amaç ve araç olarak veya resmi ideolojiye karşı kullanılıyorsa, bunun haklı bir mazereti de yoktur.
Nitekim bu yanlışlık, pek çok kadının okuma özgürlüğüne engel oldu. Hatta üniversitelerde okuyan öğrencilerin mürüvvetini görmek isteyen analar, törenlere alınmayarak, kapıdan çevrildi. Ülkede bu alandaki uygulamalar, ortamı da gerdi.
Şu bir gerçek ki, İktidar ve muhalefet bilerek veya bilmeyerek, dış ve iç şer odakları da kasıtlı olarak,"Türbanı" kullanıyor. Partiler ise karşı çıkarak veya taraf olarak, tabanlarına mesaj gönderiyorlar. Sorunun ortadan kalması için değil de, gündemde kalması içinde gayret ve çaba gösteriyorlar. Doğrudur bugün, kamusal alanda ve üniversitelerde türban yasağı, hem demokratik ve laik devlet anlayışına, hem de Anayasa Mahkemesi ve AIHM karalarına tamamen uygundur. Bu günkü gerçekler karşısında, denecek hiçbir şey yok. Ancak yorumlamada ve uygulamada yanlışlık var.
Çünkü çocuğunun mürüvvetini görmek için, mezuniyet törenine giden bir anne, başın örtülü diye kapıdan içeri sokulmazsa, o zaman şikayet için karakola giden veya mahkemeye çıkartılan kadınların, durumu ne olacak? Başını açmadan şikayette bulunması engellenecek mi? Veya mahkemelerde dinlenmeden hakkında hüküm mü verilecek?
Hastanelere giden kadınlara, "ya başını aç, ya da tedavi olma mı" denecek?
Bu tür bir uygulamalar da, demokratik ve laik devlet anlayışına ve insan hak ve özgürlüğüne uygun değildir. Başörtüsü ile ilgili, çözüm vardır. Olmalıdır da. Çünkü bu tablo, hem ülkeye, hem de kutsal dinimize zarar veriyor. Şayet bazı kişi/kişilerin söylediği gibi, "Türban" ve "Sıkma Baş" siyasi bir amaç ve araç olarak kullanılıyorsa, Nüfusunun yüzde 98'i Müslüman olan ülkemizde, İlgililer, kamusal alanlar için, bir "BAŞÖRTÜSÜ" belirlemek zorundadır.
Artık kişi/kişiler, özellikle de politikacılar, tartışmayı ve yorumları bir tarafa bırakmalı, karşılık hoşgörü ve diyalog içinde, bu sorunu çözmelidir. Çünkü başörtüsü üzerindeki siyasal ve dinsel sömürünün, yıllardır İslamiyet'e, ülkemize, özellikle de inancından dolayı başını örten kadınlarımıza, verdiği zarar ortada. Hal böyle olunca resmi ideolojinin görevi inancından dolayı başını örten kadınlarla değil, türbanı amaçları doğrultusunda veya simge olarak kullanan ve bu kesimlerle alet olan kadınlarla uğraşmak olmalıdır. İşin doğrusu da bu değil midir?

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi