
2-Sedat AYDOĞAN (DETAY)
TÜRK OCAĞININ KONFERANSI, BÜYÜKERŞEN'E ELEŞTİRİ PLATFORMUNA DÖNDÜ!
Türk Ocağının konferanslarını her hafta yakından takip edenlerdeniz.
Mesleğimiz icabı konferanslara haber almak için gitsekte;
Gözümüz ve kulağımız sahnede sunulan etkinliktedir.
Çünkü;
Türk Ocağı gerçekten de hayli dikkat çekici konuları sunar izleyicilerine.
Çoğu da yerele dönüktür.
Yani içerisinde 'Eskişehir' vardır.
Belki de bu yüzden çok ilgi duyarız Türk Ocağının konferanslarına...
Bilemiyoruz...
Türk Ocağının bu etkinliklerinin hem kente, hem de kent insanına çok şey kattığı taraftarıyız.
Bu bir gerçek!
Ancak tüm etkinlikler amacı doğrultusunda yapılırsa...
Bunu neden söyledik!
Çünkü, dünkü konferans sanki biraz amacından uzaktı.
Daha ilk dakikasından, son anına kadar belirli bir kesimi hedef alan bir etkinlik yapılmıştı.
Ve o amaç doğrultusunda da herkes bir şeyler söyledi.
Kısaca;
Büyükşehir Belediyesi ve O'nun Başkanı Yılmaz Büyükerşen tam anlamıyla topa tutuluyordu...
Toplantının açılış konuşmasını Türk Ocağı Başkanı Nedim Ünal yaptı.
Ünal, konferansın adının 'şehir ve medeniyet' olduğunu çok çabuk unutup;
Kendi kişisel duyguları ile konuşmaya başladı.
Konferansı izlemeye gelenlere, şikâyet etmediği ne trafik kaldı, ne de Porsuk'taki gondollar...
Hemen ardından konuklar söz aldılar.
Ali Baş üzeri kapalı geçiştirse de yine de yükleniyordu Büyükerşen'e...
Çok katlı kule inşa etmek istemesine hayli kızgındı.
Vedat Alp Büyükşehir Belediyesi yönetimine verdi veriştirdi.
Bir tek Murat Taşkın tarafsız ve konferansın amacına uygun hareket ediyordu.
Yaşananları çok güzel bir örnekle tarif ediyordu.
"Güzel bir tabloya küçük bir çocuk bir sakız yapıştırmış, şimdi bilim adamları tabloya zarar vermeden o sakızı çıkarmanın hesaplarını yapıyorlar. Şehrimiz de böylesine güzel bir tabloya büründü. Şehir merkezini gezmek için turistlerin geldiği başka bir kent yok! O yüzden bir sakızda bu tabloya biz yapıştırmayalım. Kentimizi kötülemeyelim. Bu yaşadığımız şehre zarar veriyor" dedi.
Bizce konferansı toparlayan ve salondaki gerginliği alan cümlelerdi.
Kısaca;
Türk Ocağı'nın böylesine güzel ve anlamlı etkinlikleri içerisinde amacına pek uymayan bir toplantı yaşadık, izledik.
Bu bizde biraz olsun üzüntü yaratsa da;
Her şeye rağmen iyi niyetle hazırlanmış olması ve kent için bir şeyler yapma gayreti de takdire değer doğrusu...
Şunu biliyoruz ki, Türk Ocağı'nın kente ve kentliye katacağı daha çok değer var.
Ancak bu tip toplantılara kişisel duyguları fazla da katmamak gerek diye düşünüyoruz.
Çünkü;
Murat Taşkın'ın da dediği gibi yaşadığımız tek bir şehir var, Eskişehir.
O da hepimizin ortak paydası.
Onu kötülemek yerine hoşgörü içerisinde sevelim.
Eminiz ki ortaya o zaman daha çok güzel şeyler çıkacak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.