4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TÜRK OLMAK

en buhranlı döneminde, 25 Mart 1912 tarihinde kurulan, Türk Ocakları, 101. kuruluş yıldönümü kutlandı. Bugünde, zor günler yaşanıyor. Vatansever insanlarımızı ürkütmek için, dış ve iç şer odakları, Türklüğe, Türkçülüğe, Milliyetçiliğe karşı, adeta savaş açtıkları gibi, "TÜRK" kavramının, anayasa da yer almamasını istiyorlar.
Oysa azınlıklar bile, aynı kanıda değildir. Nitekim Patrik Bartholomeos bile, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda vatandaşlık tanımı yaparken, "TÜRK DEVLETİNE VATANDAŞLIK BAĞIYLA BAĞLI OLAN HERKES, DİN, MEZHEP, DİL VE ETNİK KÖKEN GÖZETMEKSİZİN TÜRK'TÜR, TÜRKLÜK, BÜTÜN TÜRK VATANDAŞLARININ BERABERCE VARLIĞININ VE DAYANIŞMASININ İFADESİDİR." diye konuştu.
Ayrıca mevcut Anayasamıza göre, resmi dil, Türkçedir. Bu sadece bizde değil, dünyanın hiçbir anayasasında, resmi dili, iki ya da daha fazla olan ülke yok. Ama her ülkede, farklı diller konuşulabilir. Türkiye'de, resmi dil Türkçe olunca, elbette öğretim dili de Türkçe olacaktır. Ancak Ana dille eğitim ve kamu kurum/kuruluşlarında, Kürtçenin konuşulması, dış ve iç şer odakları yanında, PKK ve yandaşlarının da gündemindedir.
TÜSİAD' da, "iki kurucu millet, iki kurucu devlet" esasına yönelik, olarak "Türkler ve Kürtler" diye ayıran bir anayasa istemişti. Oysa TÜİSAD' ın önerdiği anayasa modeli, Tito dönemi Yugoslav' yasında uygulandı. Hazırlanan Anayasa, milli hassasiyetleri yok etti ve etnik milliyetçilik körüklendi. Sonuçta Yugoslavya parçalandı.
Ayrıca Türkiye' de, "ERMENİYİZ" ve "KÜRDÜZ" gibi etnik kavramları söylemek mubah ama "TÜRKÜM" demek, adeta suç oldu. Türküm dediğinde ırkçı, "KÜRDÜM" ve "ERMENİYİM" dediğinde ise haklarını savunan manzum oluyorlar.
Türkiye' de, bir kesim, "TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ" ne, "ULUS" ve "ÜNİTER" devlete karşıdır. Onlar için, Türklüğü aşağılamak, ülkedeki bütün yanlışların, sıkıntıların kötülüklerin gerekçesi olarak göstermek, moda oldu.
Oysa Türkiye'de, Kürt'ü, Türk' ü, Laz'ı Çerkez'i, Ermeni'si yıllarca birlikte yaşadı. Hep "Türk'üz" diye haykırdı. Ama son yıllarda, dış şer odakları ve içimizdeki hainler, ülkeyi bölüp parçalamak için, ellerinden geleni yapıyor, en küçük fırsatı bile değerlendirmek için, pusuda bekliyor, cenaze üzerinden bile, çıkar elde etmeye çalışıyorlar.
Halbuki ulus devlet içinde, pek çok unsur yer almıştır. Çerkezler, Lazlar, Türkmenler, Gürcüler, Yörükler, Boşnaklar, Arnavutlar, Makedonlar, Kürtler, Bunların hepsi Türkiye Cumhuriyetine oluşturmuşlardır. Hepsi de birinci sınıf vatandaştır. Devlet hiçbirini diğerinde yeğ tutmamıştır. Herkese de eşit davranmıştır. Ortak bir kültür ve orta değerler yaratmak için çalışmışlardır.
Öte yandan Türk Milliyetçiliği, Sosyolojik ve psikolojik esaslara dayanır. Kan değil ruh ve eşit değerler arar. Eşitlik prensibine dayanır. Irkçılık, kozmopolitizm, mukaddesatçılık, şovenizim, totaliter milliyetçilik gibi akımlara karşıdır. Çünkü bu unsurları içeren veya hedefleyen milliyetçilik, antidemokratiktir.
Türk milliyetçiliği, başka milletlerin haklarına riayet eder. Emperyalizm ve sömürgeciliğe karşıdır. Hümanist bir nitelik taşır. Irkçı değildir. Yapıcı ve yaratıcıdır. sağduyu ve adalete dayanır. Beşeri dayanışmaya değer verir.
Büyük Önder ATATÜRK, " Bugünkü Türk Milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş, vatandaşlarımız ve milletdaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış tevsinler (adlandırmalar) birkaç düşman aleti, mürteci beyinsizden maada hiçbir millet ferdi üzerinde teellümden (Kaderleme, esefleme) başka bir tesir hasıl etmemiştir. Çünkü bu millet efradı da umum, Türk Camiası gibi, aynı müşterek maziye, ahlaka, hukuka sahip bulunuyor" demiştir.
Bugün, etnik kimliği, bir sorun olarak ortaya atanlar, çözümü, "alt kimlik-üst kimlik" de görenler; Türkiye' yi bölmeye çalışanlar, ülkemizi bir kaosa sürüklediği gibi, Türk ve Kürtlere de ihanet içindedirler. Oysa birlikte, huzur ve refah içinde yaşamak isteniyorsa, George TENET' in söylediği gibi, insanımızı, tek yönlü nefret ve ön yargıda kurtarmak ve bu ortamı yaratacak tavır, davranış ve söylemlerden de uzak durmak gerekir.
Elbette bu topraklar, tarihte Türk'tü, bugünde öyle ve kıyamete kadar da öyle kalacaktır. Ancak Türkiye'de, Türk olarak yaşamanın, her geçen gün daha da zorlaştığını ortadadır. Bunun ortaya koyacağı, nefret ve biriktirdiği öfke ile ayağa kalktığında, olacakları düşünmek bile istemiyoruz. O nedenle de zihnî genetik bozukluğu olan bir kesim Türk milletinin sabrını denemesin. Tarih, Türk Milletinin gücüne, her dönem tanıklık etti. Gelecekte de tanıklık edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi