4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TÜRKİYE DEĞİŞEMEMENİN KRİZİNİ YAŞIYOR

Cumhurbaşkanı adaylığı için başvuru süresi, 19 Ağustos Pazar günü saat 24.00'te sona erdi. Cumhurbaşkanı seçiminin, ilk turu, bugün yapılacak.
TBMM Genel Kurulunda, Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda, bir sonuç alınamaması durumunda, 2. tur 24 Ağustos Cuma günü gerçekleştirilecek. Bu turda da cumhurbaşkanı seçilemezse, 3. tur 28 Ağustos Salı, 3. turdan da sonuç alınamaması durumunda, cumhurbaşkanı seçiminin son turu, 1 Eylül Cumartesi günü yapılacak.
Şu bir gerçek ki Cumhurbaşkanlığı seçimi, gergin bir ortamda gerçekleşecek. Bütün eleştiri yorum ve arzulara rağmen, Sayın Gül, adaylıkta ısrar etti. Neden bilinmez insanlar, düşüncede sağlandıkları kalıplaşmadan çok zor kurtuluyorlar. Çünkü düşüncenin insan yaşayışında, hemen uygulanarak sonuç vermesi beklenemez. İnsan yaradılışı nedeniyle şüpheci olduğundan, deney ve gözlemle, bir sonuca varmak ister. Yani uygulamada alacağı sonuçla, düşüncenin doğruluğuna ve yanlışlığına inanabilir.
Bu gelişmeleri, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, hem Sayın Gül' de, hem de halkımızın da yaşadık ve yaşıyoruz.
Sayın Gül, Dışişleri Bakanı'dır. Elbette cumhurbaşkanı olması hususunda, söylenecek söz yok. Ancak adaylığı, işin başından beri tartışma konusu yapıldı. Hatta 22 Temmuz seçimlerinin de nedeni oldu. Gelişmeler, bu yönde iken, tekrar aday olması, tartışmaları tekrar gündeme getirdi. Hatta Cumhurbaşkanı olursa, geçmişte hakkındaki davalar nedeniyle, yargılanabileceği de söyleniyor.
Nitekim Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Kanadoğlu, "Cumhurbaşkanları, geçmişteki kişisel suçlarından dolayı yargılanabilir" dedi.
Öte yandan Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, 'Hakkında açılmış bir kamu davası bulunan ve devam eden kişilerin, devletin itibarı yönünden, Cumhurbaşkanı adayı olmaması beklenilen bir davranıştır. Kuşkusuz, hakkındaki mahkümiyet kararı kesinleşmedikçe herkesin masum sayılacağı evrensel bir ilkedir. Ancak kişisel suçtan dolayı, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra yargılanma, Cumhurbaşkanı'nın, Anayasa'nın 104 üncü maddesi uyarınca, devletin başı olması da gözetildiğinde, yaşanması arzulanmayan bir durumdur' dedi.
Yine YARSAV Başkanı Sayın Ömer Faruk Eminağaoğlu' na göre, yazılı kurallara göre, Cumhurbaşkanı'nın, devletin başı olduğunu ve devleti temsil ettiğine dikkat çekerek, 'Yazılı olmayan kurallara göre ise Cumhurbaşkanı eşi de kamusal sorumluluk ve misyon yüklenmiştir ve de davranışları, Türkiye Cumhuriyetini ilgilendirir. Türkiye'yi bağladığı tartışmasız olan İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarında, yine Anayasa Mahkemesi kararlarında türbanın, temel bir insan hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceğinin ve hukuksal bir korumadan yararlanamayacağının gerekçeleri açıkça ortaya konulmuştur' dedi. Başkan, 'Cumhurbaşkanının, bir dine ait ve de artık siyasal boyut kazanan türbanı eşi nedeniyle vitrinde yansıtması, türbanın yaygınlaşmasına destek olduğu anlamındadır' dedi.
Elbette türbanla ilgili bu görüş, doğru veya yanlıştır; tartışılabilir. Ancak, İHAM ve Anayasa mahkemesi'nin kararları orta iken, Sayın Gül' ün, eşinin türbanı, önümüzdeki günlerde, sürekli tartışma konusu yapılacak, gerilimi artacak, hiçte hoş olmayan gelişmeler yaşanırken, Cumhurbaşkanlığı makamı, kendisi ve Ak Parti de yıpratılacaktır.
Diğer yandan Yargıçlar ve Savcılar Birliği'nin tezleri hayata geçerek, Sayın Gül, yargılanır mı, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak Sayın Gül, Köşk'e çıkar, yargılanırsa, bu, kendisi ve devletin itibarı açısından, hiç hoş olmayacaktır. .
Bütün bu gerçekleri, Sayın Gül' de biliyor. Ancak nedendir bilinmez, ülkede gerilim yaratma, partisi ve ailesini de yıpranma pahasına, kararında ısrarcı oldu.
Keşke! Abdullah Gül de, uzlaşma kültürünün kökleşmesi için fedakârlıkta bulunup, "makamları hiç önemsemeyen" biri olarak, milletin gönlündeki ve tarihteki yerini alsa idi. Ancak olmadı.
Hiç şüphesiz ki bunca hercümerci bir tek anlamı var.
Türkiye, dolayısıyla da Türk insanı, "değişememe" nin, krizini yaşıyor.
Ne değişebiliyor, ne de eskisi gibi yaşayabiliyor. O yüzden de arzu edilen standartlarda yönetilemiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi