
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
TÜRKİYE VE ARAP BAHARI!
Büyük Ortadoğu Projesi'nde, "barış" ve "demokrasi" kavramları, kalkan yapılarak, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Kafkaslar yeniden yapılandırarak, hayata geçirileceğini, ABD askeri-teknolojik gücüne dayanarak, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki, petrol ve doğal gaz kaynakları üzerinde denetim tutmak istediğini, Türkiye'nin de, bu senaryonun içinde yer aldığı, basında sürekli yer aldı.
Ve nihayet!
ARAP BAHARI denen hareketle, Büyük Ortadoğu Projesi, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde başlatıldı. Tamamen doğal kaynaklara yönelik Arap Baharı, Türkiye' de, siyasi irade, BOP' a hizmet eden "ARAP BAHARI" nı destekliyor Ancak Ak Parti, hatta Bakanlar Kurulu içinde, Arap Baharı' nın, arkasındaki gerçek nedenleri bilen üyeler var.
Nitekim Enerji Bakanı Bakan Yıldız; "Irak, Libya, Mısır, Suriye ve Tunus'a demokrasi getirmek bahane; Arap Baharı'nın aslında, enerji savaşları olduğunu, Enerji zaman zaman demokrasi yerleştirme bahanesi yapılarak, savaş kalemi olarak kullanılıyor." dedi.
BOP veya ARAP BAHARI dediğimiz proje ATATÜRK döneminde de vardı.
BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK, 27 Temmuz 1937 yılında, TBMM'de yaptığı bir konuşmada; "Kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslâmiyetin mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mâni olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki, buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsizlikle ve İslâmiyet'e lakayt olmakla ittiham edildik. Fakat bu ittihamlara rağmen Peygamberin son arzusu, yani mukaddes toprakların daima İslâm hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bu gün kanımızı dökmeye hazırız. Cedlerimizin, Selahattin'in idaresi altında, uğruna Hıristiyanlarla mücadele ettikleri kutsal toprakların yabancı hâkimiyet ve nüfuzu altında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün Allah'ın inayetiyle kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslâm âleminin ayaklanıp icraata geçeceğine şüphemiz yoktur." demişti.
ARAP BAHARI, Türkiye'yi, etkiler mi bilinmez ama Kürtlerin de Arap Baharı'ndan, derinden etkilenmeleri ve aldıkları, bu etkiyi yaşadıkları Irak, İran, Suriye ve Türkiye 'ye, bir biçimde yansıtmaları kaçınılmaz.
PKK'nın, gizli sivil kuruluşu ve şehir yapılanması, KCK nın, bu amaçla kurulmadığını kim söyleyebilir?
Son günlerde, MİT ile KCK/PKK terör örgütü arasında 'organik' ilişki olduğu yönündeki iddialar gündemi sarstı. Hakan Fidan ve selefi Emre Taner'le yardımcısı Afet Güneş'in KCK soruşturmaları kapsamında ifadeye çağrılması, büyük yankı uyandırdı. Özelliklede silahlı faaliyet yürütmesi öngörülen KCK 'nın yapılanması, MİT'in gözetiminde tamamlama iddiaları ise gündeme bomba gibi düştü.
Ayrıca PKK'nın, İmralı'daki lideri Öcalan'ın, terör örgütünün Avrupa ve kırsal kadrolarıyla iletişimini, MİT heyetinin kuryelik yaparak sağladığı öne sürülüyor. Ocak ayında Diyarbakır'da ele geçirilen el yazısı mektupların, PKK/KCK'ya ulaştırılmasında MİT rol aldı. Öcalan'ın 6 Temmuz 2011'de 'KCK Yürütme Konseyi Başkanlığına' başlıklı el yazısıyla kaleme aldığı mektup, MİT heyeti tarafından örgüte ulaştırıldı. iddiaları ise kabul edilecek nitelikte değildir.
Yeni anayasada, özerk Kürdistan'a imkân tanınması, Öcalan'ın, önce ev hapsine, ardından özgürlüğüne kavuşması konusunda, PKK/KCK ile mutabakata varıldı iddiaları ise şehitlerimizin kemiklerini sızlatır.
Şu bir gerçek ki PKK nın, şehir yapılanması KCK, ARAP BAHARI" nın, Türkiye' deki altyapısıdır. Böyle bir tehlikeyi engelleyen, KCK operasyonlarını yürüten İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün ve İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan'ı, Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, tarafından görevden alınmaları ise zihinlerde pek soru yarattı.
Ne dersiniz, PKK'nın, Türkiye'deki şehir yapılaması KCK, Cengiz Çandar'ın TESEV için yazdığı raporda da tanımladığı "Kürt İsyanı" veya "ARAP BAHARI" veya BOP' un ayak sesleri miydi?
VAN Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile kurumun üst düzey yöneticilerinin savcılık tarafından ifadeye çağırılmasını değerlendirirken, "Bunun zeminini de AKP kendisi yaratmıştır. Süreç, derin bir yaklaşım olup diyalog ve meseleyi çözmek istemeyen, İmralı'nın önünü kapatan bir yapı niteliği taşıyor. Uluslararası güçler, her zaman bu işin içinde yer almıştır. MİT ve PKK arasındaki görüşmelerin tıkanması halinde, iç savaş yaşanabilir. " sözleri, bu tespiti doğrular niteliktedir.