9...Hüseyin BÜDÜŞ (DİYALEKTİK BAKIŞ) Huseyinbudu

9...Hüseyin BÜDÜŞ (DİYALEKTİK BAKIŞ) Huseyinbudu

TÜRKİYE'NİN TRAKTÖR SERÜVENİ

Ülkemiz tarım ülkesi olması hasebiyle, başta traktör ve tarım ekipmanları olmak üzere; gübre, tarım kimyasalları ve diğer bir çok farklı ürün üreten yerli ve yabancı firmaların gözünü diktiği önemli bir pazar konumunda. Dünya traktör pazarında ilk dört ülke arasında yer alan Türkiye’de, bugün yıllık ortalama 80 bin traktör üretiliyor. Bugün Türkiye’de 1 milyonun üzerinde traktör olduğu biliniyor. Türkiye’de tarımsal üretimin yoğunlaştığı 1950’li yıllarda hissedilen traktör ihtiyacı, Marshall yardımları kapsamında hibe verilen traktörlerle kısmen karşılansa da, o tarihlerde her geçen yıl genişleyen üretim alanı sebebiyle ihtiyaç giderek artıyor. İşte bu noktada Türkiye’nin traktör hikayesi başlıyor.
***
Türkiye’de ilk traktör 1954’te üretildi, ilk milli traktör ise 1963’te geliştirildi. İlk Türk yapımı traktör 1963 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri Bölümü’nde yani o zamanki adıyla Zirai Kuvvet Makineleri Kürsüsü’nde Prof. Dr. Hamit Demirtaş önderliğinde, Doç. Dr. Süleyman Kadayıfçılar ve Asistan Dr. Gazanfer Hazardın tarafından yapılıyor. Üç başarılı Türk mühendisin kendi olanakları ile finanse ettiği HSG traktörleri uzun uğraşlar sonucunda tamamlansa da, yapımını üstlenen mühendislerin isimlerinin baş harfini taşıyan HSG traktöründen yalnızca iki adet üretilebilmiş. ‘Devrim’ arabaları ile aynı kaderi paylaşan HSG traktörleri seri üretimleri yapılamadığı için tıpkı ‘Devrim’ gibi Türk sanayine kazandırılamadan yapıldığı yerde yıllarca bekletilerek gündeme alınmıyor.
Kamu önderliğinde yabancı lisanlı ilk traktör fabrikası kuruluyor
2. Dünya savaşı dönemine denk gelen yıllarda, Türkiye kendi sanayisini oluşturmak için bir kısım çalışmalara girişiyor ancak ‘’sanayi üreten sanayi’’ mantığı yerleşmediğinden, yani fabrikayı kurmak için gereken makinaların yerli üretimi ile ilgili projeler geliştirilip, makina üretilemediği için, fabrika kurabilmek için makine ithalatına mecbur oluyor. Türk Hava Kurumu tarafından 1941’de Etimesgut’ta "uçak fabrikası" kuruluyor. Bu esnada Atatürk Orman Çiftliği’nde de, 1945’te "uçak motoru fabrikası projesi" üzerinde çalışmalar başlatılıyor. Sonunda çalışmalar sonuç veriyor ve 1948’de "uçak motoru fabrikası" resmen kuruluyor. "Lisans sahibi firma" İngiliz-De Havilland şirketi. Fabrikada çalışacak mühendisler ise Polanya’dan getiriliyor. Sanayi makinalarının yüzde 76’sı İngiltere’den, diğer kısmı ise Amerika ve İsviçre’den ithal ediliyor. Polonyalı mühendislerden biri de, daha sonra İTÜ’de akademisyen olarak çalışmalar yürüten Prof. Dr. Jerzy Belkowski. Bu fabrika bir süre hem yurt içinde kullanılmak üzere, hem de ihraç edilmek üzere motor üretiyor. Ancak 1945’te bu fabrikanın traktör fabrikasına çevrilmesi kararlaştırılıyor ve 1955’te traktör üretimi başlıyor. Bu fabrikanın da lisans sahibi yine ABD’li ‘’Minneapolis-Moline’’firması. Daha sonra devreye İtalyan "Fiat" şirketi giriyor ve bir süre ‘’Türk Fiat’’ markasıyla traktör üretiliyor, sonraki senelerde ise NewHolland lisansıyla Koç Holding sürece müdahil oluyor. Zaman içerisinde fabrikanın kamuya ait hisseleri özelleştirme kapsamında bir bir satılıyor. Şimdi şirketin sahibi büyük ortak Koç grubu ve İtalyan CNH Industrial Şirketi.
Türkiye’de TürkTraktör adıyla şirketleşen ancak esas itibariyle Amerikan/İtalyan ortaklı NewHolland marka traktör ve tarım aletleri üreten Koç Holding ile dünyanın en büyük tarımsal ekipman üreticilerinden CNH Industrial şirketlerinin ortaklığında faaliyet gösteren TürkTraktör şirketi, geçen hafta 1 milyonuncu traktörü banttan indirdiğini duyurdu.
TürkTraktör Genel Müdürü Ayku Özüner yaptığı açıklamada;
‘’Bugün traktör pazarında tüm dünyada yıllık üretim adetlerinin 1,6 milyon seviyesinde ve Türkiye’de halihazırda kullanılan traktör parkının da 1,3 milyon civarında. ’Bu göstergeler, TürkTraktör olarak 1 milyoncu üretim adedine ulaşmanın ne kadar önemli bir kilometre taşı olduğunu daha iyi ifade etmektedir. 1 milyonuncu traktörü üretmiş olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyuyoruz. ’Dünyanın 4. büyük traktör pazarı olan Türkiye’de, TürkTraktör olarak liderliğimizi 2021 yılında da sürdürdük. Son 35 yılda toplamda 23 kez pazar lideri olduk, son 15 yıldır ise bu liderliğimiz kesintisiz olarak devam ediyor. New Holland markamız pazardaki liderliğini sürdürürken, Case IH markamız pazarda 2. sıraya yükselme başarısını gösterdi. Traktör üretimimizi 2021’de yüzde 41 artırarak tarihimizdeki en yüksek üretim adedi olan 48 bin 560’a ulaştık. Ayrıca ihracatımızı 2021’de yüzde 29 artırarak 16 bin 176 adede çıkarttık ve böylece yeni bir rekora daha imza atmış olduk. Toplam satış adedimizi yüzde 40 artırırken, ciromuzu da 11 milyar 644 milyon TL’ye yükselttik. Faaliyet kar marjı ve FAVÖK marjı ise sırası ile yüzde 13,5 ve yüzde 14,9 oldu. Tüm bu sonuçlarla birlikte, 2021’i 1 milyar 322 milyon TL net karla tamamladık.’
ABD/İTALYA merkezli NewHolland şirketinin, TürkTraktör ismiyle yerleştiği Türkiye pazarındaki hakim rolünü ve pazar payını şirketin yetkililerinin açıklamalarından öğreniyoruz. Motor ve şanzuman gibi en temel parçalarının ithal edildiği bir üretim organizasyonunun ne kadar yerli olduğu konusunu sizlerin takdirine bırakıyorum. Nitekim Türkiye’de izlenen ithal ikameci politikalar sonucu, yerli ve milli üretimin ötelendiğini, bunun yerine Emperyalist şirketlerin önce kamu ortaklığı aracılığıyla, sonrasında ise Türk özel ortaklar aracılığıyla Türkiye’nin üretimini ve pazarını nasıl ele geçirdiğini tarihsel süreciyle birlikte üzülerek okuyor ve öğreniyoruz. Türkiye pazarının küresel şirketlere açıldığı yıllarda bu gelişmelere rağmen halen yerli ve milli sanayi kurabilmek için çaba sarfedildiği gerçeği de yadsınamaz. İşte tam da bu noktada karşımıza Tümosan örneği çıkıyor.
Türkiye’nin ilk ve tek yerli traktör markası TÜMOSAN (Türk Motor Sanayisi)
TÜMOSAN, motor tahrik ve aktarma organları ve benzeri teçhizatı imal etmek amacıyla, Ecevit Hükümeti döneminde Bakanlar Kurulu’nun 1975 tarih ve 75/10905 sayılı kararı ile merkezi Ankara olarak belirlenen, Türkiye’nin ilk ve tek yerli motor ve traktör üreten firmasıdır. Firma Makine ve Kimya Endüstri Kurumu (MKEK), Türkiye Zirai Donatım Kurumu (TZDK), Şekerbank, Türkiye Denizcilik Bankası, Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankasının iştirakiyle, 23 Haziran 1976 tarihinde 100 Milyon TL sermaye ile Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuştur. Kurulan şirket Kamu İktisadi Teşebbüsü(KİT)niteliğindedir. Şirketin merkezi kuruluşta Ankara’da iken, Ekonomik İşler Yüksek Koordinasyon Kurulunun 12 Eylül 1984 tarih ve 157 sayılı Kararı ile şirketin merkezinin Konya olacağı belirtilmiş ve şirket merkezi fiilen 19 Eylül 1985 tarihinde Konya’ya nakledilmiştir.
Şirket kuruluşundan itibaren Alman, İtalyan ve Japon birçok uluslararası otomotiv kuruluşuna motor parçaları üretmek üzere anlaşmalar imzalamış, bir kısmını sonuçlandırmış ancak önemli bir kısmı ise proje aşamasında kalmış. Tüm bu projelerle o dönemde yılda 100 bin adet motor, 60 bin adet traktör üretilmesi planlanıyor fakat yapılan bu projelerden rahatsız olan Amerika başta olma üzere, Batılı Egemenler, Türkiye’ye ambargolar ve engellemeler uygulamaya başlıyor. Uygulanan ambargolar ile anlaşması yapılan projelerin finans akışı kesiliyor. TÜMOSAN bu sürecin sonunda üretim ve yatırımlarını durdurma noktasına geliyor.. TÜMOSAN A.Ş’nin ilk Genel Müdürü Prof. Dr. Sedat Çelikdoğan kuruluş ve devamında yaşanan süreci şöyle ifade ediyor;
‘’Ecevit Hükümeti 1974’te kuruldu. Ardından Demirel Hükümeti geldi. 1976 yılında Ağır Sanayi Koordinatörü olarak göreve başladım. Beş tane şirket kurduk. Ben de o şirketlerin koordinatörü idim. Sanayi Bakanlığı’nda kadrom müsteşar yardımcısı olsa da asıl görevim Ağır Sanayi Koordinatörlüğü idi. TÜMOSAN’ı ve TAKSAN’ı kurduk. Sırasıyla TESTAŞ ve TEMSAN’ın kuruluşlarında da görev aldım. Benim uzmanlık alanım motor olduğu için, otomotiv sanayine dönük yatırımların yönetimi bana verildi. TÜMOSAN A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olarak 1976 yılında yeni görevime başladım. TÜMOSAN’ın açılımı Türk Motor Sanayiidir. Asıl görevi ise Türkiye’nin bütün motor ihtiyacına yönelikti. Bunun içinde öncelikte traktör vardı. Nitekim o dönemde Türkiye’de 120 bin kişi traktör sırasında bekliyordu.’’
Şirketin kuruluş amacı her ne kadar motor parçaları geliştirmek ve dizel motor üretmek üzerine olsa da, zaman içerisinde yerli traktör üretimine ağırlık vererek seri biçimde ilk yerli traktörü tamamen yerli imkanlarla kendi bünyesinde üretmeyi başarıyor. Ancak bürokratik engellemeler başarıyla yükselen kamu kuruluşunun yakasını bir türlü bırakmıyor. Şirket Genel Müdürü Çelikdoğan’ın ifadesiyle;
Türkiye’de sanayi hamlesi başlayınca birden bire hava değişti. Temelleri atmamız 2 sene sürmedi. Bizi engellemek için her türlü ayak oyunu denendi. Sonunda erken seçime gidildi. Ecevit Hükümeti fabrikaları açmak için adeta çırpınıyordu. Zaten fabrika üretime başlasa üretilen tüm ürünlerin pazarı hazırdı. Biz o zamanda çılgın bir planla, kamyon motorunu ayrı, tır motorunu ayrı, hafif dizel dediğimiz kamyonet motorunu ayrı, traktör motorunu ayrı ayrı planlayıp yatırımlarını yaptık. Bugün Konya ve Aksaray dizel motorların üssü olduysa bu yatırımlar sayesindedir.
TÜMOSAN gözden çıkarılıyor
Tüm baskılara ve iç/dış engellemelere rağmen yerli dizel motoru ve ilk yerli traktörü üreten kamu kuruluşu TÜMOSAN’ın başarı hikayesini artık biliyoruz. Ülkemizin gurur kaynağı, ağır sanayi hamlesinin belki de ilk meyvesi Tümosan, bu nadide sanayi kuruluşu maalesef 18 ağustos 1998 tarihinde özelleştirme kapsam ve programına alınıyor.
Şirketin 24 Nisan 2000 tarihinde yapılan ihalesine 4 firma katıldı. İhale sonucunda Anadolu Ortak Girişim Grubu birinci sırada ve Konya Selçuklu Ortak Girişim Grubu ikinci sırada yer aldı. İhale sonucunda alıcı olarak belirlenen girişimcilere sırası ile yöneltilen satış sözleşmesinin belirlenen sürelerde imzalanmaması nedeniyle teminatları irat olarak kaydedildi ve ihale sonuçlandırılamadı. İhale sonrasında faaliyetlerine kısıtlı olarak devam eden TÜMOSAN, 7 Şubat 2003 tarihinde Sümer Holding’e bağlandı.
Özelleştirilmesi amacıyla ikinci kez 2004 yılında tekrar ihaleye çıkıldı ve TÜMOSAN varlık satışı ile ALÇELİK Çelik Yapı İnşaat San ve Tic. A.Ş. tarafından satın alınarak 1 Temmuz 2004 tarihi itibarıyla devir teslim işlemi tamamlandı. TÜMOSAN Motor ve Traktör Sanayi A.Ş. 2004 yılında özelleştirilerek Albayrak Grup bünyesine katıldıktan sonra Albayrak Grubu bünyesinde faaliyetlerini sürdürüyor.
Kamu kaynaklarıyla kurulan, bugün 45 yıllık tecrübesi ve bilgisiyle varlığını ispatlayan ve ihracat rakamlarıyla her geçen yıl karını artırarak büyüyen Tümosan’ın, haraç/mezat özelleştirilerek kamunun elinden çıkarılmış olması kabul edilemez.
***
Sistemin bütüncül varlığının, dışa bağımlılığı ve emperyalist tekellerin pazarı olmasının bir sonucu olarak, birçok alanda olduğu gibi sanayi üretiminde de geri kaldığımız bir gerçek. Devletin, bizzat ARGE çalışmaları ile ülkenin geleceğini planlama ve sanayi gelişimiyle birlikte önünün açılması ve geliştirilmesi iç ve dış odaklarca sürekli engellenmiş. Lokal bir takım girişimlerde, devrim arabaları ve uçak sanayii örneklerinde olduğu gibi yok edilmiş. Traktör üretimi de emperyalist tekellerin işbirlikçilerine şu anda görüldüğü biçimiyle peşkeş çekilmiş vaziyette. Teknolojik gelişmeyi ilerletip uluslararası marka değeri yüksek olan ürün üretmek yerine, daha düşük kalitede yan sanayii veya fason üretimle yüksek kar hedeflenmiştir. Traktör sanayisinde görüldüğü üzere yukarıda bahsettiğimiz bu tablo üreticileri ve üretim maliyetlerini de olumsuz etkilemektedir. Zira traktör üretimi tarım ağırlıklı bir ülke olmamız nedeniyle bizim için ayrı bir öneme sahiptir. Ülkemizin sanayi üretimi, bu alanda uluslararası tekeller vasıtasıyla ve milli özelliği özelleştirilerek ortadan kaldırılmıştır. Traktör ve tüm ekipmanların kamu eliyle üretim ve kontrolü sağlanmalı, bu alanda ARGE çalışmaları için gerekli kaynak ayrılarak uluslararası marka değeri olan ve üreticilerimizin de ekonomik olarak daha kolay ulaşabileceği bir üretim organizasyonu oluşturulmalıdır. Şu hâliyle ülke tarımı ve üretici, özel sektörün ve uluslararası tekellerin azgın sömürüsü altında ezilmektedir. Bu durum değişebilir ve değişmelidir. Ülkemiz kendi dinamikleri üzerinde yükseleceği, gelişeceği ve halkın tamamının refah içinde yaşayacağı özelliklere sahiptir. Yeter ki kaynaklar doğru yatırımlara ve üretime aktarılsın. Çünkü ülkemiz bu potansiyele sahiptir. Bilim, teknoloji, sanayi ve üretim temelleri üzerinde yükselen bir Türkiye hepimizin ortak hayali.

Önceki ve Sonraki Yazılar
9...Hüseyin BÜDÜŞ (DİYALEKTİK BAKIŞ) Huseyinbudu Arşivi