
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Tuzu kuruların partisi...
Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin oy verme eğilimleri birbirinin aynısı ya da benzeridir.
ülkenin kırsal kesiminde yaşayan ve gelirleri olmayan insanların oluşturduğu sırıf sol partilere oy verir.
Gelir durumu iyi, orta sınıf ve üzeri ise sağ ve liberal partilerden yana kullanır oy tercihini.
ülkemizde ise tam tersi bir durum yaşanıyor yıllardır.
Sol parti olan CHP kent merkezinde bulunan durumu iyi, orta ve üzeri zenginlikte olan insanların oyunu alıyor.
Sağ parti olan AK parti ise kırsalda yaşayan, gelir durumu iyi olmayan hatta yoksul insanların oy verdiği bir parti oluyor.
Bir diğer paradoks da başka ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarının seçimlerdeki oy tercihleri.
Dış ülkelerde çalışan ve çifte vatndaş olan Türkler, çalıştıkları ülkelerin Sol partilerine oy veriyor.
Aynı insanlar Türkiye’deki seçimlerde oy kullandıklarında ise Sağ partileri tercih ediyor…
Bu durum “Türkiye’deki zenginlerin içine fakirlik, fakirlerin içine zenginlik kaçmış” gibi bir espri ile açıklanamayacak kadar ilginç ve önemli bir durum.
Türkiye’de niçin dar gelirli ve yoksul insanlar AK Partiye oy veriyor?
Dar gelirli ve yoksul insanların partisi olması gereken CHP nasıl oluyor da kent merkezinde yaşayan ve deyim yerinde ise “Tuzu kuruların” partisi olabiliyor?
Bunun nedenleri:
-Siyasal ve genel kültür bilinçsizliği mi?
-Dini etkilerden mi?
-Partilerin gösterdiği başarısızlıktan mı?
-Türkiye’nin kendisine has bir durumu olmasından mı?
-Halkın her zaman güçlüden yana olmasından mı?
Yoksa başka bir nedeni mi var?
Bu sorunun cevabını bulmak CHP için önemli.
Zira yıllardır iktidar olmak isteyen ve bir türlü olamayan parti CHP.
Zira…
AK Parti bu durumdan fazlasıyla memnun zaten.
Peki CHP bu sorunun cevabını arıyor mu?
Arıyor olsaydı mutlaka kendince bir cevap bulurdu.
Aramadığı için hatırlatalım istedik…
Eğer CHP’liler aylardır bitiremediği ve birbirlerini de bitirmeyi başaramadığı il, ilçe, kadın, gençlik kongrelerinin etkilerinden kurtulup da bu meseleye bir bakabilirse, belki bir cevap bulur.
bu cevap da belki kendisini iktidara götürür diye düşündük…
Biz üzerimize vazife olmamasına rağmen bunu düşünüyoruz da, bunu düşünmesi gereken CHP’lilerin niye düşünmediğini ayrıca düşüneceğiz ve yazacağız galiba…
.....
Vergide kantarın topuzu…
önceki gün akaryakıt fiyatlarına bir zam daha geldi.
benzinin litre fiyatı 12 kuruş zamlandı.
Dolar düşüyor, petrol fiyatlarında herhangi bir hareketlenme yok.
Ama bizim ülkemizde benzin önceki gece yeniden zamlandı.
birisi üşünmemiş oturmuş ve hesap yapmış.
45 litrelik bir otomobil deposu için ödediğimiz 262 liranın 115.30 lirasının benzine gittiğini, geriye kalan 146.70 liranın ise öTV ve KDV’ye gittiğini bulmuş.
Ne dersiniz?
Şu vergi meselesinde kantarın topuzu sürekli kaçıyor değil mi?
.....
İyilik yaparsan ancak kötülük görürsün
Adamın yanına gelmiş bir arkadaşı…
Camiden çıkmakta olan bir başka adamı işaret parmağıyla göstererek “Bak şu cami merdivenlerinden inen adam var ya, işte o adam sana büyük bir kötülük yapma peşinde” diye uyarıda bulunmuş.
Uyarı karşısında şaşkına dönen adam “mümkün değil” demiş önce…
Devamla da…
-“Ben o adama hiç iyilik yapmadım ki! Şimdi o niye kalkıp bana durup dururken kötülük yapsın!”
Böyledir aslında…
Kime iyilik yaparsanız kötülüğü en fazla ondan görürsünüz.
Eskişehirspor’da Erkan Zengin meselesi böyle bir şeydir aslında.
İsveç’i ve İsveç milli takımını bırakıp gelirsin.
Para alamayacağını bile bile basarsın imzayı.
Yönetim para bulamaz, primlerini cebinden dağıtırsın.
Kulübe gelir olsun diye loca alırsın.
Yönetime verdiğin borçla transfer yasağını kapatmaya çalışırsın.
Alt yapının doğalgazını cebinden verdiğin para ile açtırırsın.
Kısacası…
Yapabileceğin her türlü iyiliği yaparsın.
Sonra sıra iyilik yaptığın insanların sana yapacakları kötülüğe gelir.
Yönetim gitmeni ister. Yöneticiler yüzüne bakmaz. O kadar fedakarlık yaptığın kulübün kapısından tek başına çıkar gidersin.
Arkandan bir bardak su döken bile olmaz…
.....
Bunun anlamı “yırtınsanız da bu santrali kuracağız” demektir.
Termik santral Alpu’daki tarım arazileri üzerine yapılacak.
Söz konusu tarım arazileri yasa ile korunmuş vaziyette.
Korunmuş bu arazilerin tarım dışı kullanılması, Tarım koruma kurulunun kararı ile mümkün oluyor.
Tarım koruma kurulunda 10 üye var.
Mesele kurulun önüne geliyor.
“Bu arazi tarım dışı kullanılsın mı?”diye oylama yapılıyor.
Kurulun 6 kamu kurum temsilcisi “Evet kullanılsın” diyor.
Kurulun 4 Oda temsilcisi ise “Hayır. Burası tarım arazisi. Böyle kalsın” diyor.
Karar için gereken üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için arazinin tarım dışı kullanılması kararı çıkmıyor.
İşte tam da o sırada Tarım bakanlığı ilgili yönetmeliği değiştiriyor.
“Elektrik ve ulaşım yatırımlarında Tarım kurulunda çoğunluk oy geçerli olacaktır. üçte iki çoğunluk aranmaz” maddesi yönetmeliğe giriyor.
Bu yönetmelik değişikliği kararı resmi gazetede yayınlanıyor.
Böylece termik santralin yapılması için gerekli bir sıkıntı aşılıyor.
Tüm bu anlattıklarımızın özeti şudur:
Termik santrali Eskişehir’in Alpu bölgesine kurmak isteyenler, bu yönetmelik değişikliği ile “Yırtınsanız da, kendinizi parçalasanız da biz bu santrali buraya yapacağız” demektir.