4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

ÜRETİM, ADALET VE SİYASET

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, CHP iktidarındaki, dört aşamalı yönetim stratejisini ve projelerini açıkladı. Seçmen, CHP'nin, seçim vaatlerini, dikkate alır mı bekleyip göreceğiz. Ancak ""Önce üreteceğiz, sonra halkça bölüşeceğiz" ve " Sosyal Devleti güçlendireceğiz. " vaatleri seçmene olumlu mesajdı.
Ayrıca Sayın KILIÇDAROĞLU' nun," Rekabetçi bir ekonomi için, üretken yatırımlara, verimlilik artışına, nitelikli istihdam, bilgi toplumu, üniversitelerin, bilgi üretmesi üzerindeki görüşleri de umut vericidir.
CHP'nin, üretimle ilgili vaatleri, gerçekleşir mi iktidar olduğu zaman görülecektir. Ancak hangi iktidar, gelirse gelsin, "ÜRETİM" e, öncelik tanımalıdır.. Çünkü ülkemiz, son yıllarda, üreten değil, tüketen bir toplum olma yolunda hızla ilerliyor. Her geçen gün, ekonomik olarak, arzu etmediğimiz, bir noktaya doğru sürükleniyor. Ülkemizde, cari açık büyürken, iç ve dış borç artıyor. Esnaf ve sanatkârımız, çok zor şartlarda geçinmeye çalışıyor.
Ayrıca ÜRETMEDEN TÜKETEN TOPLUMLAR, NİHAYETİN DE YOKSULLUĞA MAHKÛMDUR. Yine Başkent Üniversitesi Rektörlerinden, Sayın Prof. Dr. HABERAL' ın söylediği gibi, " ÜRETMEZSEK, BAŞKALARINA MUHTAÇ OLURUZ."
Türkiye, üretmediği müddetçe, yoksulluğa çare bulamadığı gibi, her alanda güç durumda kalacaktır. Nitekim Büyük Önder Atatürk, " Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan, rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getiren milletler, evvela haysiyetini, sonra hürriyetlerini ve daha sonrada "İSTİKLALERİNİ" kaybetmeye mahkûmdurlar" demiştir.
İktidarlar, ekonomide, mal ve hizmetlerin üretilmesi, üretildikten sonra tüketim merkezlerine taşınması ve tüketilmesi için, kullanılan tüm alt ve üst yapı unsurları yanında, İktidarlar tarımsal üretime de önem vermek zorundadır. Çünkü insanların hayatlarını devam ettirebilmesi açısından, toprak çok fazla önem taşımaktadır. Toprak, insanın beslenmesini, nefes almasını ve barınmasında büyük rol oynar.
Çağımız, geleneksel düşünce kalıplarının kırıldığı ve köklü sosyo-ekonomik değişimlerin yaşandığı bir süreci temsil etmektedir. Bu dönemi tanımlayan, en önemli olgu ise küreselleşme sürecidir. Küreselleşme olgusu, yeni bir yüzyılın kıyısında, ekonomik ve sosyal değişkenler yanında politik aktörleri de köklü bir şekilde etkilemektedir.
Bu stratejik dönüşüm, ulusal rekabet stratejilerini değişime zorlamakta, Siyaset, bu değişime cevap verebilmek için, piyasa stratejisi olarak,üretimde, kalite, maliyet ve teknolojik avantajı ön planda tutmalıdır. Çünkü Yüksek kalite, üstün teknoloji ve düşük maliyetli ulusal ekonomiler, bu dönemin önemli ve güçlü oyuncuları olmakta, ulusal hükümetler, düşük tarifeler ve vergi teşvikleri ile global işletmelerin, ülkelerinde yatırım yapmaları için, çabalamaktadırlar.
Türkiye, her alanda üretmek zorundadır. Çünkü milli ve fert başına milli gelir, büyüme, istihdam hacmi, işsizlik oranı, sosyal güvenlik dengesi, transfer harcamaları, iç ve dış borçlar, borçların milli gelire oranları, ihracat, ithalat, ihracatın ithalatı karşılama oranı, üretimle orantılıdır.
Siyasi partiler, üretim alanında, uzun, orta ve kısa vadeli planlamalar yapmalıdır. Yapılan planlamalarda, iç ve dış pazarlardaki gelişmeleri, rekabet durumunu ve tüketici eğilimlerini dikkate alarak, mal ve hizmete olan talebin, ne yönde geliştiği de yer almalıdır.
CHP' nin, ikinci önemli stratejisi, "Hukukun Üstünlüğü" dür. CHP iktidarında, Siyasi Ahlak Yasasını çıkartılacak, 12 Eylül askeri darbe yasaları ve yüzde 10 seçim barajı kaldıracak Milletin vekillerini liderler değil, milletin kendisi seçecek. Lider sultasına son verilecektir. Adli kolluk getirilecek.
Ayrıca gizli tanık uygulamasına son verilecek, HSYK, savcılar ve hakimler olarak ayrılacak,. Adalet Bakanı ve bakanlık müsteşarının yüksek kurulları etkilemesi önlenecek. Avukatları ve savcıları iddia makamıyla savunmayı aynı düzlemde karşılıklı oturtulacak. Medya üzerindeki bütün baskıları kaldırılacak, en önemlisi de kuvveler ayrılığı ilkesi eksiksiz, yürürlüğe konacak
CHP İktidarında, bu vaatler hayata geçer mi bekleyip göreceğiz. Ancak bu tespitler tüm siyasi partiler tarafından benimsenmelidir. Çünkü Adalet bir toplum içinde, düzen ve haksızlığı önleyen sistemdir. Adalet olduğu sürece, toplumda yaşayan insanlar arasında birlik, beraberlik ve düzen olur. Devlet saydam ve hesap verebilir olur.
Şu bir gerçek ki adaleti güçlü ve bağımsız olmayan bir ulusun, bağımsız bir devlet olması da mümkün değildir. Toplum olarak, Atatürk'ün kurduğu, çağdaş, laik, demokratik, sosyal hukuk devletinin kıymetini yeterince bildiğimiz söylenemez.
Elbette siyasi iktidarlar yol ve TOKİ ev yapacaktır. Ancak her iktidar "ADALET" e, öncelik tanımak zorundadır. Çünkü hukuksal güvenliğin olmadığı yerde, hiç kimse güvende değildir. Hukukun olmadığı yerde, demokrasiden bahsedilemez. Adaletsiz, " BİLİM" "HALK", "DEVLET","MİLLET" "MEDENİYET" ve "ZENGİNLİK" olmaz. O nedenle de hukukun korumasında, halka, özellikle de seçmene, ciddi görevler düşmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi