4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

UYUMSUZLUKLAR ÇOCUKLARI SUÇA SÜRÜKLÜYOR

Okullar açıldı. Ancak Türkiye'de çocuklara ilişkin, birçok rakam ve istatistikler hiçte hayra alamet değildir. Sokakta çalışan çocukların, büyük çoğunluğu ekonomik nedenlerle % 56 'sı veya istemedikleri için % 28'i, okulu bırakmışlar. Annelerinin büyük çoğunluğu % 92'si çalışmaktadır. Babalarının ise % 21 oranında çalışmamakta, % 74 oranın da ise sosyal güvencesi bulunmamaktadır. Çalışan çocukların % 37 oranı okula gitmektedir. Okulu bırakıp çalışanların oranı % 71 dir. Okul da çalışmayı engelleyici bir faktör olarak görülmektedir. Çalışan çocukların % 61'i kazancının tamamını, % 25'i ise bir kısmını ailesine vermektedir. Tahminlere göre 9 milyon çocuğumuz, yoksulluk sınırının altındadır. DİE verilerine göre, 2 milyon 250 bin çocuğun gecekondularda yaşamakta, Beş yüz bin kadar sokak çocuğumuz var Her gün, üç bin çocuk veya genç, sigaraya başlıyor. Uyuşturucu kullananların sayısı ise küçümsenmeyecek sayıdadır.
Nitekim Sokak çocuklarının problemleri ve çözüm yollarını tespit amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'nun Başkanı, AK Parti Siirt Milletvekili Öner Ergenç, Türkiye'deki "uyuşturucu" sefaletini ile ilgili çarpıcı bir rapor hazırladı. Rapora göre, uyuşturucu bağımlılığı 11 yaşın altına inerken, bebek denecek yaşta uyuşturucu müptelası olan çocuklar ortaya çıktı. Eskişehir'de de, suç işleyen çocuklarla ilgili olarak, ilgili makamlarca sürekli bir çalışma var. Ancak suç oranı, ülke genelinde özelliklede büyük metropollerde olduğu gibi, Eskişehir' de de sürekli artıyor. Son yıllarda, bilhassa da İstanbul gibi, büyük kentlerde, çocuklar arsında suç işleme oranı arttı. Tinerci çocuklar tarafından öldürülen insanlarımız hala hafızalarımızda.
Ancak günümüzde çocuklar, her dakikasında dört ciddi suçun işlendiği bir dünyaya gözlerini açmaktadırlar. Dünya da kayıtlara geçmeyen gizli suçlar ve anti sosyal davranışlar, daha geniş bir suç tablosu ortaya çıkarmaktadır.
Hukuki açıdan 14 yaş, Avrupa'da ve Türkiye'de en çok suç işlenen yaştır. Yani ergenlik çağı çocuklarda, suç eğiliminin arttığı bir dönemdir. Ergenlik çağı, çocuklarımızın hızlı bir bedeni ve ruhi gelişim dönemedir. Bu hızlı gelişmenin, yarattığı dengesizlik, bilgi, eğitim ve tecrübe eksikliği, gencin sosyal normlara uyum göstermesini zorlaştırmaktadır.14-15 yaşlarında ergen, suça yönelme, aileye, otoriteye, karşı koyma eğilimindedir. İşte bu dönemlerde çocuklara, rehberlik ekmek, hava ve su kadar önemlidir.
Elbette çocukları suça iten, başka kaynaklar ve sebep/sebepler de var.
Zekâ ve gelişim geriliği, suç işlemede önemli bir neden durumundadır. Sosyal eğilimleri zayıf olan çocuklar, çevreye uyum yapamamakta, suça çabuk yönelim göstermektedirler. Bu durumun ortaya çıkmasında ailenin yanlış tutum ve eğitim anlayışları, hayli fazladır. İngiliz C.Burt, suçlu çocuklar grubundaki vakaların,%60'nın, ailelerin yetersiz eğitici olduklarını ve yanlış eğilim yolları, tuttuklarını tespit etmiştir.
Cinsel suçlar, özellikle 14-18 yaşları arasında yoğunlaşmaktadır. Bedensel kusur ve eksiklikler de, suç işlemede önemli bir rol oynamaktadır. Okullarında suç ve uyumsuzlukta, önemli rolü bulunmaktadır. Ekonomik bunalımın arttığı toplumlarda, çocuklar suç işleyebilmektedirler.
Çocuk suçları arasında, en az anlaşılan, psikopatik suçlu çocuklardır. Ahlaki düşüklük, zayıflık, eşcinsellik ve çalma hastalığı bu gruba girebilir. Aslında çocukları suçlu olarak görmek yerine, toplum olarak, nedenleri üzerinde durmak ve tespit edilen nedenlerin kalkması için de uğraş vermek gerekir. Günümüzde çocuk suçluluğunun azalmasında aile, okulda ve toplumda alınacak eğitici tedbirlerin, önemli rolü bulunmaktadır. Öte yandan, hukuki ve cezai caydırıcılıkta, suçluluk oranını azaltmada önemli rol oynamaktadır. Şayet caydırıcı önlemler azaltıp, suçluyu değil, mağduru caydırıcı ve bıktırıcı tablolara, meydan veren yasal düzenlemeler yapılsa, bunda zarar görecek toplum olacaktır. Suça özendirici bir durum, suç işlemeye cesaret verecektir.
Çocuk suçluluğunun, pek çok nedeni vardır. Bunları, toplumsal, ekonomik, kültürel, psikolojik, biyolojik olmak üzere gruplamak mümkündür. Ayrıca bu nedenlerden dolayı meydana gelecek suçları, önlemek gayesi ile verilen cezalandırma, her zaman caydırıcı olmaz. Hatta kimi zaman özendirici olabilir. Çocukların arzu edilmeyen, her tavır ve davranışı da suç değildir. Çünkü çocuk suçluluğu, bir çocuktaki anti sosyal eğilimlerin, yasa müdahalesi gerektirecek bir duruma düşmesi sonunda, ortaya çıkan durumdur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi