
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Velev ki akıllar başa yeni geldi. Bu "Doğru"yu yanlış yapar mı?
Yayınlanma:
-"Atatürk Stadyumunun olduğu yer, beton yığınına dönüşmesin" diyoruz...
Birileri çıkıyor;
-"Erden Şekerleme alanı beton yığınına dönüşürken neredeydiniz?" diyor.
-"Vilayet fidanlığına bina falan yapmayın. Hatta orayı daha da ağaçlandırın ki, gelecek nesillere aktarabileceğiniz en güzel kalıcı eser olsun" diyoruz...
Birileri yine çıkıp;
-"Bademliğe otel yapılırken aklın neredeydi" diye soruyor.
-"Adalet sarayını bulunduğu yere yapmak çok büyük hataydı. Keşke şehir trafiğinin daha ez etkileyecek yere yapılsaydı" diyoruz.
Aynı birileri çıkıp;
-"karşısına kültür merkezi yapıldı ama" diyor.
-"Anadolu Üniversitesinin ilk kurulduğu iş-kur binasını yıkmayın. Orada kentin hafızası var" dediğimizde ise...
O birileri yine çıkıp;
-"İyi de Porsuk üzerinde karafatma heykeli vardı. O hafıza değil miydi?" diye tepki gösteriyor.
Daha bunun gibi pek çok eski ile kıyaslama var.
Genelde de bu kıyaslama siyaseten yapılıyor.
Yani; "Söyleyene göre cevap" misali...
Şimdi...
Öncelikle şunda anlaşalım...
Her "Yapmayın" dediğimizde, daha önce yapılan yanlışları göstermek, yeni yanlışlar yapılmasını haklı çıkarmıyor.
Ne yazık ki "Yanlış" Yanlış ile de düzeltilmiyor...
Ne söylersek, işe siyaseten bakmayı alışkanlık haline getirenler çıkıp "Eskiden de bu oldu. O zaman neredeydin?" demekten biran önce vaz geçmeli.
Tamam... Söylenenler doğru doğru olmasına ama, o söylenen "Doğru" bugün "Yanlış" yapılmasına sebep değil ki...
Velev ki; geçmişte olan ve bugünün yanlışlarıyla kıyasladığınız o olaylara aynı tepki verilmedi.
Velev ki; o olaylara zamanında tepki göstermeyenler resmen bu şehrin kaderiyle oynadı.
Velev ki; o zaman siyaseten ve kasten ses çıkartılmadı.
Velev ki; büyük bir yanlış yapıldı. O söylenilen ve haklı olan konuların üzerine kasıtlı olarak gidilmedi.
Velev ki;o zaman tepki göstermeyip, bu gün "yanlış" diye ortaya çıkanlar büyük bir günah işledi.
Velev ki; Birilerinin aklı şimdi başına geldi.
Ne fark eder ki...
Önemli olan bu gün söylenenlerin doğru olup olmadığı değil mi?
Biz, geçmişin yanlışlarını emsal gösterip yeni yanlışlar kurmak zorunda mıyız?
Eğer meseleye böyle bakacaksak ve "Geçmişte yapılmış kardeşim. Ben niye benzeri yanlışı yapmayacakmışım ki?" diyorsak, gelecekte de, bugünkü yanlışlarımızın üzerine yeni yanlışlar inşa edilecektir.
Hiç şüpheniz olmasın...
----------------------------
İşin geldiği noktaya bakın işte!
-Batıkent'ten sonra başlayan ve imarsız olan milyonlarca metrekarelik alan üzerinde birileri yıllardır arsa topluyor.
-İmarsız olan alan üzerinde arsalar para etmediği için ucuz ucuz kapatılıyor.
-Arsaları toplayanlar arasında CHP li ve AKP li Meclis üyelerinin de olduğu kulaktan kulağa yayılıyor.
-Hatta bu meclis üyelerinin, imar komisyonlarında yer aldıkları da söyleniyor.
-Sonra ortaya bir planlama çıkıyor.
-Ortaya çıkan imar planı 5 Bin ölçekli bir plan.
-Normalde Büyükşehir belediyesinin yapması gereken ve yetkisinde olan bir plan bu.
-Ama bu 5 binlik plan Tepebaşı Belediyesinin kadrosunda bulunanlarla bazı meclis üyeleri tarafından kapalı kapılar arkasında yapılıyor.
-Sanki Büyükşehir Belediyesi yapmış gibi, Büyükşehir belediyesine gönderiliyor.
-5 Binlik plan daha Büyükşehir Belediyesi yolundayken, Emlakçıların eline düşüyor.
-O kadar hızla yayılıyor ki yapılan planlar, her emlakçının bilgisayarında ve arabasının bagajında bir tane muhakkak bulunur şekilde çoğalıveriyor.
-Sadece emlakçılar mı?, vatandaşın da eline geçiyor planlar.
-O bölgede eskiden yeri olan insanlar, plan üzerinde arsalarının üzerine Mavi, kırmızı ve Yeşil renkleri görünce telaşa kapılıyor.
-Ortalık bu söylentiler nedeniyle adeta yıkılıyor.
-Söz konusu planlama, büyükşehir Belediyesinin imar komisyonuna geliyor.
-İmar komisyonu 2 AKP li, 3 CHP liden oluşuyor.
-Yani, nasıl olsa oy çokluğu ile kabul edilecek ve milyonlarca metrekarelik alan böylece imara kavuşacak, metrekaresi 1 tl den alınan arsaların fiyatı 100 hatta 1000 tl ye çıkıverecek.
-Ama evdeki hesap çarşıya uymuyor.
-Ak Partililer "Nasıl olsa CHP liler bunu çıkartır. Biz karşıymış gibi ret oyu kullanalım" diyerek, imar planına ret oyu kullanacağını açıklıyor.
-CHP li iki üyeden biri de Ret, diğeri de çekimser oy vereceğini belirtiyor.
-Her iki taraf da kendi grupları ile görüş alışverişi yapmak için ayrılıyorlar.
-Tepebaşında yapılan plan, Büyükşehir İmar komisyonuna bir daha getirilmiyor.
-Getirilmediği için imar komisyonunda karar da alınamıyor.
-Karar alınamadığı için de İmar komisyonunda rapor yazılamıyor. Çünkü ret edileceği ayan beyan ortaya çıkıyor
-Meclise de gelemiyor konu, çünkü komisyonda karara red ve çekimser vereceğini belirten CHP li iki üye, aynı tavrı mecliste de sürdürdüğünde plan ret edilecek.
-Olay ve niyet ortaya tamamen çıkıyor.
-Halktan, bu tür olaylara engel olunması için görev alanların, bu tür olayları bizzat kendilerinin sahneye koyduğu konuşulmaya başlanıyor.
-Kısacası mesele kilitleniyor, kapalı kapılar ardında, kendilerini hem hukukçu, hem plancı, hem halkın temsilcisi olarak görenlerin yaptığı plan bozuluyor.
-Hatta, aynı konunun seçimlere kadar bir daha gündeme gelmemesi gerçekleşiyor.
-Tüm bunlar oluyor olmasına da....
-Hala emlakçıların bagajlarında ki plan üzerinden arsa satışlarının yapılması, orada babadan kalma yeri olanların endişeli bekleyişleri devam ediyor.
Yazık ne diyelim?
-------------------------
CHP de Belediye Başkanlarının istifa etmelerine gerek yokmuş iyi mi?
Cumhuriyet Halk Partisi'nde, önümüzde ki mahalli seçimlerde aday olacak parti yöneticileri 15 Temmuz gününe kadar istifa edecek.
Bunu bir genelge ile duyurmuş parti genel merkezi.
Aynı genelgede başka bir uyarı daha var.
-"Önümüzde ki mahalli seçimlerde aday olmayı düşünen ve halen Belediye Başkanlığı görevini yürütenlerin görevlerinden istifa etmeleri gerekmiyor" demiş.
Gülmemek elde değil.
Galiba CHP genel merkezi "şimdi bu genelgeyi okuyan Belediye Başkanları da yanlış anlar ve kalkıp 15 Haziran'da görevlerinden istifa eder" endişesi taşımış olsa gerek, bu uyarıyı özellikle genelge içine koyma ihtiyacı duymuş olsa gerek...
Biz gülüyoruz ama adamlar haklı aslında.
Düşünsenize...
Bu uyarıyı koymasalar, daha seçimlerin olmasına 8 ay kala yeniden adaylık için Belediye Başkanlığından istifa eden biri çıkıverse...
Olmaz demeyin. Burası Türkiye ve burada her şey olur.
O yüzden...
CHP Genel merkezi her ne kadar bizi güldürse de bu uyarıyı genelgeye koymakla aslında fena da etmemiş.
---------------------------
Bu da ilk kez olmuş...
İl Genel meclisinde Vilayet fidanlığının devredilmesi konusu var.
CHP bu konuda hassas olduğunu daha önce defalarca açıklamış.
Fidanlığın, Türk dünyası Kültür başkenti projesi kapsamında kalıcı eser yapılmasına karşı.
Fidanlığın fidanlık olarak kalmasını istiyor kısaca.
İşte o meclis toplantısında Fidanlık Ak partinin oylarıyla devrediliyor.
Söz konusu toplantıyı İl başkanı Erman Gölet ile Belediye Meclis üyesi Erdal Caferoğlu da izliyor.
Toplantı sonrasında CHP grubu açıklama yapacak.
Açıklamayı, parti meclis gurup başkanı olan ve orada bulunan il başkanının yapması lazım.
Olmadı...
İl Genel Meclis üyelerinden birinin yapması gerekiyor.
Ama...
Belediye meclis üyesi Erdal Caferoğlu yapıyor açıklamayı.
Herkes bozuluyor tabii.
-"Sana ne oluyor ki?" diyor ve CHP karışıyor.
Hemen ardından CHP İl Genel meclis üyeleri, Erdal Caferoğlu'nun bu davranışını kınayan bir açıklama yapıyor.
Tüm bunlar olurken, dikkat etmemiştik okurlar uyandırdı.
Olaylara neden olan Erdal Caferoğlu, il Genel meclisi toplantısını izlemişti ya.
İşte o mecliste izleyici olarak bulunan Caferoğlu konu oylanırken oy da kullanmış.
Nereden mi biliyoruz...
İşte oy kullanma anı, yani Caferoğlu'nun İl Genel meclisinde CHP li üyelerle birlikte el kaldırmak suretiyle oy kullandığı fotoğraflara da böyle yansıyor.
Yani... İlk kez bir Belediye Meclis üyesi, üyesi olmadığı il genel meclisinde böylece oy da kullanmış oluyor.