
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Ya aday bulamıyorlar, ya da buldukları adayın arkasında duramıyorlar
-2004 mahalli seçimleri.
İki yıl önce kurulmasına rağmen, kuruluşunun hemen sonrasında büyük bir çoğunlukla iktidara gelen AK Parti bu mahalli seçimlere de iddialı giriyor.
Eskişehir'de ise mücadele edeceği isim, yüzde 23'lerden yüzde 2'lere düşmüş, oyları resmen yerlerde sürünmeye başlamış DSP'nin adayı Yılmaz Büyükerşen.
AK Parti, bazı sahil kentleri ve Güneydoğu illeri haricinde, neredeyse tüm Türkiye'de Belediyelerin tamamını kazanıyor.
Eskişehir'de ise 10 bin civarında oy ile kaybediyor Büyükşehir Belediyesini.
Odunpazarı ve Tepebaşı ilçelerini kazanmanın tesellisiyle avunuyor.
Seçimin kaybedilmesinin en büyük nedeni ise, gösterilen adayın Eskişehir'de tam anlamıyla karşılık bulamaması.
Kendi alanında başarılı ve iyi bir kişi olmasına rağmen, tanınırlığının yeterince olmaması büyük handikap oluşturuyor.
Yani...
"Ortada parti var aday yok" gibi bir durum hasıl oluyor.
Aradan 5 koca yıl geçiyor.
-2009 mahalli seçimleri.
İktidarda bulunan AK Parti bu 5 yılda gücüne güç katmış.
Mahalli seçimlere de 5 yıl öncekinden daha güçlü giriyor.
Eskişehir'de ise mücadele edeceği isim, oyu yüzde 1'lerin de altına düşmüş DSP'nin adayı Yılmaz Büyükerşen.
Seçimler yapılıyor, AK Parti yine Büyükşehir Belediyesini kaybediyor.
Büyükerşen oylarını da arttırıyor bu seçimde oy farkını da.
AK Parti, Türkiye'nin çoğu ilinde Belediyeleri kaybetmesine rağmen, Eskişehir'de Büyükşehir'i ve elindeki Tepebaşı Belediyesini kaybediyor.
Kazandığı tek ilçe olan Odunpazarı ile teselli buluyor.
Seçimin kaybedilmesinin en büyük nedeni ise, gösterilen adayın Eskişehir'de tam anlamıyla karşılık bulamaması.
Kendi alanında başarılı ve iyi bir kişi olmasına rağmen,tanınırlığının yeterince olmaması büyük handikap oluşturuyor.
Yani...
"Ortada parti var aday yok" gibi bir durum hasıl oluyor.
Aradan 5 koca yıl geçiyor.
-2014 mahalli seçimleri.
İktidardaki AK Parti gücünü muhafaza ederek giriyor seçimlere.
Eskişehir'de ise mücadele edeceği rakibi, bu kez CHP'den seçime giren yine Yılmaz Büyükerşen.
Türkiye'nin çoğu ilini kazanmasına rağmen, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve iki büyük ilçe olan Odunpazarı ve Tepebaşı'nı kaybediyor AK Parti.
Teselli bulacağı tek şey, yasa değişikliği ile Büyükşehir sınırlarına dahil edilen ilçeleri kazanmak ve bu sayede de mecliste çoğunluğu elde edebilmek oluyor.
Seçimin kaybedilmesinin en büyük nedeni bu kez aday değil, bizzat parti içindeki dinamiklerin seçimde parti aleyhine çalışması.
Zira, AK Parti ilk kez Eskişehir'de, kentte karşılığı olan ve tanınırlığı yüksek bir ismi aday gösteriyor.
Ama, parti içinde büyük bir direnç yaşanıyor bu isme karşı.
Yani...
"Ortada aday var parti yok" gibi bir durum hasıl oluyor.
Sonuç itibarıyla, Eskişehir'de üç dönem, yani 15 yıldır AK Partinin Türkiye genelinde var olan gücünü kullanamayan bir teşkilat ve bu teşkilatı yönettiğini zanneden isimler var.
Ya seçim kazanabilecek aday ismi bulmuyorlar, ya da seçim kazanacak adayın arkasında durmuyorlar.
Kısacası..
2002 den bu yana bu şehirde, AK Partinin belirleyici konumunda olanlar, seçim kaybetmek için ne gerekiyorsa yaptılar, galiba bundan sonra aynı kafayla yapmaya devam edecekler.
.....
Erdoğan'ın Eskişehir konuşmasını eleştirmiş
MHP lideri Bahçeli, partisinin düzenlediği bayramlaşmada Başbakan Erdoğan'ı Eskişehir'de söylemiş olduğu sözlerle vurmuş.
Hızlı Tren seferlerini başlatmak için Bayram öncesi Eskişehir'e gelen Erdoğan'ın Tren garı önünde kurulan platformda Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu için yaptığı eleştirilere tepki gösteren Bahçeli,Erdoğan'ın Eskişehir konuşmasını üstüne basa basa söyleyerek:
"Eskişehir'de; Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun bu toprakların evladı olmadığını yüzü kızarmadan iddia etmiş ve aynen şöyle demiştir: 'Kahire'de doğmuş, 30 yaşında Türkiye'ye gelmiş. Kimi aldatıyorsunuz? Bu toprakların evladı biziz, burada doğduk, burada büyüdük, burada çalışıyoruz.' Aday Erdoğan devleti bölmüş, milleti bölmüş, askeri bölmüş, polisi bölmüş; doymamış bir de doğum yerlerine göre insanlarımızı bölmüştür." Demiş.
.....
Burada duramazsın Bakan gelecek...
Tren Gar'ının önünde park etmek yasak.
Ancak...
Flaşörleri yakarak 5 dakika durmak mümkün.
Zaten herkes de öyle yapıyor.
Ya yolcu bindirmesi, ya da yolcu karşılaması topu topu 5 dakika sürüyor.
Bazen buna bile müsaade etmiyor Trafik polisleri.
Tıpkı önceki akşam olduğu gibi.
Tren gelmiş, beklediğimiz yolcu Trenden inip Gar önüne gelecek ve biz de onu oracımızla alıp gideceğiz.
Topu topu 5 dakika.
Yakmışız flaşörleri bekliyoruz.
Bizimle birlikte bekleyen diğer araçlar da var.
Trafik polisi "Hadi kardeşim yürü" diyor.
-"Yolcu bekliyorum" diyoruz.
-"Olmaz" diye cevap veriyor.
-"Her zaman oluyordu, şimdi niye olmuyor. Öyle ya topu topu 5 dakika" diyoruz..
Kızıyor polis.
-"Kardeşim hem Bakan hem de vali geliyor. Burada duramazsınız" diyerek zorla gönderiyor bizi Gar önünden.
Neymiş efendim!
Bakan ile Vali bey Gar'da açılan sergiyi gezecekmiş önce, ardından da Bakan bey Hızlı Trene binip Ankara'ya gidecekmiş...
Yolcusunu geçirenler kimin umurunda.
Yolcusunu bekleyenler kimin umurunda.
5 dakika bekleme süresinin olması kimin umurunda.
Koskoca Bakan gar'a gelmiş.
Trenleri bile perona sokmasanız yeri yani!
.......
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Kapı vurulur ve kapıyı açan adam karşısında bir kadını görür
Kadın: 'İyi günler az önce camınız kırıldı ve bunu yapan benim çocuğum, lütfen özrümü kabul edin ne kadar masrafı varsa ödemek istiyorum' der.
Adam: 'Hiç sorun değil çocuğunuz camı kırdı ve içeri giren top değerli bir vazoya çarptı ve o da kırıldı'.
Kadın daha fazla üzülür ve içeri girdiğinde gerçekten bir vazoyu kırılmış görür.
'Çok üzgünüm bunun da masrafını ödemek istiyorum' der.
Adam: 'Hiç önemli değil, aslında çok büyük bir iyilik yaptınız bana'.
Kadın: Merakla: 'ama camınız ve değerli bir vazonuz kırıldı nasıl olur' der.
Adam: 'hanımefendi ben bir cinim ve 100 bin yıldır o vazoda hapis kalmıştım, çocuğunuz sayesinde özgürlüğüme kavuştum, dileyin benden ne dilerseniz,
Kadın: önceleri şaşırsa da, biraz düşündükten sonra; 'Çok güzel ve büyük bir malikane istiyorum' der.
Adam: 'Bir dakika' der ve kısa bir telefon görüşmesinden sonra; 'tamam hanımefendi, malikaneniz hazır' der, 'İkinci dileğiniz nedir?' diye sorar.
Kadın: sevinç çığlıkları ile; 'En güzel kıyafetleri istiyorum' der.
Adam: yine kısa bir telefon görüşmesinden sonra; 'Tamam, hanımefendi, Versace ve D&G'ya gidip en güzel kıyafetlerden istediğiniz kadar alabilirsiniz' der,
Adam: 'Son dileğinizi de alabilir miyim' diye sormasıyla
Kadın: çıldırmış bir halde; 'Dünyanın en güzel mücevherlerini istiyorum' der.
Adam: yine kısa bir telefon görüşmesinden sonra; 'Tamamdır, yarin tüm mücevherleriniz teslim edilecek' der.
Kadın: artık sevinçten çıldırmıştır.
Adam:
kadına sessizce; 'Ee şey hanımefendi, benim de sizden küçük bir ricam olacak' der, 'Malum,100 yıldır bir vazodayım, bu sürede hiç kadın yüzü görmedim, benimle bir gece birlikte olabilir misiniz acaba?' diye sorar.
Kadın: biraz düşündükten sonra, O'na bu kadar güzel şeyler veren birinin, isteğini geri çevirmemesi gerektiğini düşünür ve 'Tamam olabilir' der, Sabah'a kadar birlikte olurlar... Adam bir ara sigarasını yakar ve kadına sorar; 'Kaç yaşındasın?'
Kadın: '32' der,
Adam: 'Hadi yaa.. Çok enteresan, bu yaştasın ve hala cinlere inanıyor musun?'