1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yapılanlar-Yapılamayanlar...Ve geldiğimiz son nokta...

-Bazıları için, Denizi olmayan bir şehirde yapay sahil'in olması ve bunun Türkiye'de ilk örnek oluşturması önemlidir.
Bazları için ise, yapay sahil içinde ki suyun mikroplu oluşu.
-Bazıları için, Denizi olmayan bir şehirde Su altı dünyasının (Akvaryum) olması önemlidir.
Bazıları için ise, yanında bulunan otoparkın çamur içinde olması.
-Bazıları için, Türkiye'nin ilk Balmumu Heykeller Müzesi'nin Eskişehir'de olması önemlidir...
Bazıları için ise, Müze önündeki cadde üzerinde bulunan trafik keşmekeşi.
-Bazıları için, Ulaşımın Tramvaylar ile yapılıyor olması önemlidir...
Bazıları için ise, Tramvay'ın yarattığı Trafik ve Ulaşım sorununun yarattı sıkıntı.
-Bazıları için, Türkiye'de bir benzeri olmayan Masal Şatosu ve Korsan Gemisi'nin Eskişehir'de oluşu ve her ikisinin de, özellikle çocukların büyük ilgi çekiyor olması önemlidir...
Bazıları için ise, Masal'a ve Hayal'e harcanan paralar.
-Bazıları için, Senfoni, Tiyatro ve Operalar önemlidir ve tüm bunlar çağdaşlığın göstergesidir...
Bazıları için ise, Paralar bunlara harcandığı için yapılamadığına inandığı diğer hizmetler.
-Bazıları için, Eskişehir'in simgesi haline gelen Porsuk'un düzenlenip, güzel bir görünüm kazanması önemlidir...
Bazıları için ise, bu işe harcanan paraların yüksek oluşu.
-Bazıları için, Porsuk içinde Bot'ların, Gondolların yüzmesi önemlidir...
Bazıları için ise, eskiden olan Sandalların niçin olmadığı...
-Bazıları için, Gece yaşamı da bir modernlik göstergesidir...
Bazıları için ise, "Olmaz olsun böyle modernlik" dir.
-Bazıları için "Eskişehir'de olanlar hiçbir Şehirde yok" algısı ve gururu önemlidir.
Bazıları için ise, "Diğer şehirlerde olan niye bizim şehirde yok?" düşüncesi.
-Bazıları için, "Eskişehir diğer şehirlerden farklı" yorumunun yapılması önemlidir.
Bazıları için ise, "Eskişehir niçin diğer şehirler gibi değil?" sorusu.
Netice olarak...
Eskişehir'de birileri ,"yapılanlarla" övünürken, başka birileri "yapılmayanlarla" eleştiriyor.
Yapılan ne olursa olsun, birileri yapılamayanlara odaklanıyor.
Daha doğrusu...
Eskişehir'de yaşayanlar öyle bir hale geldi ki, yapılanlardan ziyade, kimin yaptığına bakar hale geldi.
Herkeste şu önyargı oluştu:
-"O yaparsa en iyisini yapar" ya da "O yaptıysa mutlaka bir başka taraf eksik kalmıştır"
Halbuki...
Yapılanlarla övünüp, yapılmayanları istemek hiç aklımıza ve işimize gelmiyor.
Çünkü...
Yapan kişi ya da kişileri savunmak ya da karşı olmak gibi gereksiz bir misyon üstlenmişiz kendimize...
.....

İbrahim Öztetik aradı...
Geçenlerde, AK Parti Tepebaşı belediye başkan adayı olan Orhan Soydaş'ın, eski siyaset yaptığı arkadaşlarını toparlamaya çalıştığına ilişkin bir yazı kaleme almıştık bu köşede.
Yazıyı da, Soydaş'ın yıllar önce DYP de siyaset yaptığı arkadaşlarıyla birlikte çekilmiş bir fotoğrafı ile süslemiştik.
İşte bu fotoğraf içinde yer alan İbrahim Öztetik aradı.
-"Vallahi kardeşim sen yazdıktan sonra telefonlarım susmadı" dedi.
Bir hayli sıkıntıya sokmuş bu durum kendisini.
-"Ben artık bu işlerin içinde falan yokum" dedi önce.
Ardından da...
-"Ne yap ne et beni bu sıkıntılı durumdan kurtar." Diye sonlandırdı telefonu...
Yazacağımıza söz verdik.
Sözümüzü de tutuyoruz.
Eski DYP'lilerin yakından tanıdığı İbrahim Öztetik, ne Orhan Soydaş'ın ne de AK partinin ekibinde falan yer almıyor.
.....

Kimlerin neleri çıkacak?
Küçük yaşta yetim kalan bir çocuk bir akrabasının alıp götürmesiyle İrlanda'ya gider.
Orada okumaya başlar. Okul hayatı sonrasında da iş hayatına atılır.
Çok da başarılı olur ve kısa süre içinde çok paralar kazanmaya başlar.
Bu arada evlenip aile yaşamını da kurar.
Sonrasında, doğduğu topraklar gelir aklına.
-"Acaba Türkiye'de akrabalarım var mı? Varsa kimler ve şimdi ne yapıyorlar?" diye düşünür.
Maddi bir problemi de olmadığı için, Türkiye'deki akrabalarını araştırmaya karar verir.
Hemen bir dedefliklik bürosunun kapısını çalar.
Durumu anlatıp, "Ben akrabalarım kimler bunu öğrenmek istiyorum" der.
Bunun üzerine dedefliklik bürosu yetkilileri;-"Biz senin bu istediğini yerine getiririz. Senin soy ağacını çıkartırız. Ama bu kolay bir iş değil. Hem zamana hem de paraya ihtiyaç var. Senin bu istediğini şu kadar paraya yaparız" demişler.
Bizimki bakmış, karşısına çıkartılan fiyat öyle bir anda verilebilecek bir rakam değil.
-"Biraz düşüneyim" diyerek ayrılmış Dedefliklik bürosundan. Doğruca başka bir büronun yolunu tutmuş.
Ancak, orda da aynı fiyat söyleniyor kendisine.
Bu kadar parayı aile soyunun ortaya çıkmasına veremeyeceği için boynu bükük ayrılıyor bürodan bizimki.
Dalgın ve biraz da morali bozuk yürürken, Türkiye'den bir arkadaşı ile karşılaşıyor...
Arkadaşının;
-"Hayrola çok dalgınsın?" demesi üzerine başlıyor anlatmaya;
-"Aile soy kütüğümü ortaya çıkartmak istedim. Sülalemde kimler var? Nerede yaşıyorlar? Öğrenmekti niyetim. Ancak bunun olabilmesi için benden şu kadar para istediler. İşte bu parayı versem de aile soyumu ortaya çıkartsam mı onu düşünüyordum" deyince Türk olan arkadaşı dayanamayıp;
-"Yahu düşündüğün şeye bak. Ne diye vereceksin o kadar parayı. Ben sen in bu işini cebinden 5 kuruş bile çıkmadan hallederim" diyor.
Buna çok şaşıran bizimki "Bu nasıl olacak peki?" deyince Türk arkadaşı;
-"Sen şimdi git Türkiye'ye. Herhangi bir partiden aday ol. Bak o zaman senin soyunu sopunu, sülaleni nasıl ortaya çıkartıveriyorlar."diye yapıştırıyor cevabı.
Önümüzde seçim var.
Bu seçimde de adaylar.
Tahmin edeceğiniz gibi, adayların şecereleri ortalığa dökülmeye başlayacak.
Hem de tek tek...
.......

Hangi Belediye hizmeti tam ki?
DSP Odunpazarı Belediye Başkan adayı Murat Özgül.
Mülkiye mezunu.
Kaymakam adayı olarak başlamış işe.
Bakmış Bankacılık revaçta, bürokrasiyi o anda noktalamış.
Birçok bankanın şube müdürlüğünü yapmış.
Bir ara, Büyükşehir Belediyesi'nde başlamış çalışmaya.
Çeşitli birimlerin daire Başkanlıklarını yapmış.
Sonrasında, tekrar bankacılık dönemi ve emeklilik.
Önceki gün Es TV de konuştuk Murat Özgül ile.
CHP kökenli olduğunu fakat, DSP'ye gönül veren arkadaşlarının ısrarlarına dayanamayarak Odunpazarı adaylığını kabul ettiğini söylüyor Murat Özgül.
Partisinin, söylenenlerin aksine mahalli seçimlerde iddialı olduğunu da söyleyerek;
-"Eskişehir'de DSP her zaman vardı. Bu olgu Büyükerşen ile birlikte olmuş bir durum da değil. Büyükerşen daha siyasetin içinde yokken 94 seçimlerinde DSP Sadi Nebrekli ile Belediye başkanlığını az bir oy farkıyla, hatta son anda dönen dolaplarla kaybetti" diyor.
Eskişehir ile ilgili yapılan tanımlarda "Çağdaş Şehir" ve "Avrupa Kenti" benzetmelerine son derece tepkili Murat Özgül.
-"Ben Eskişehir doğumluyum ve kendimi bildim bileli Eskişehir çağdaş bir kenttir. Bu birileri tarafından sonradan yapılmış bir şey değil. Yıllar öncesinin Eskişehir'in de de aynı çağdaşlık ve modernlik vardı."derken, "Avrupa Kenti" benzetmesine de şu sözlerle karşı çıkıyor:
-"Siz, Belediyeciliğin gerektirdiği basit hizmetleri bile yeterince yerine getiremiyorsanız, isterse "Dünya Kenti" deyin hiçbir şey ifade etmez. Bakın bugün Eskişehir'in merkezinde ters dikilmiş duraklar var. Bunun nedeni, kaldırım üzerinde biriken suların otomobillerce durakta bekleyenlerin üzerine sıçramaması içindir. Demek ki su birikiyor orada. Sadece orada mı? Eskişehir merkezinin çoğu yerinde su birikintileri en küçük bir yağmurda oluşuyor. Eskişehir'e turist geliyor, turisti getiren otobüsler Köprübaşında ki Köprünün üzerinde. Biz daha bu araçlar için kent merkezinde bir yer bile oluşturamamışız. Bir tane meydan yok. Yolundan Kaldırımına, Suyundan Çöpüne kadar hiçbir Belediye hizmetini tam anlamıyla yapmıyorken, Avrupa Kenti söylemi biraz havada kalıyor"
........

BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Temel bir gün Dursun'a balık kılçığı yemenin insanın kafasını Çalıştırdığını söylemiş.
Bu habere sevinen Dursun yanına Temel'i de alarak hemen bir balık lokantasına gitmiş.
Az sonra gelen balıkların etini Temel, kılçıklarını Dursun yemiş.
Böylece üç porsiyon balık tükettikten sonra Dursun hesabı ödemiş ve dışarıya çıkmışlar.
Yolda bir ara Dursun:
- Baa bak Temel. Sen galiba kazuklayisun beni ? demiş.
Temel gülerek cevap vermiş:
- Bak, gördün mü ? yedun kılcığı Kafan çalışmaya başladı bile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi