
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
YARIN GEÇ OLACAK
Yayınlanma:
İstanbul, hatta Eskişehir' de, bir gurup, Hrank Dink'in ölüm yıldönümü dolayısıyla, "HEPİMİZ ERMENİYİZ " diyerek, yürüyüş yaptı. Oysa bazı siyasetçiler, geçmişin hazımsızlığını yaşayan azınlıklar, Avrupa Birliği ülkeleri ve bazı etnik gruplar, "TÜRKLERİ" ve " ULUSAL MİLLİYETÇİLİĞİ" hedef aldı.
Bu çevreler, "HEPİMİZ TÜRKÜZ" sözünü, etnik, kafatasçı, ırkçı olarak tanımlarken "hepimiz Ermeni'yiz", sözünü ise göz ardı ettiler.
Londra' da yaşayan Şair Yazar Roni Margulies ise, Hrank Dink cinayetinden sonra, "Yüz binlerce Türk'ün "Ben Ermeni'yim" diyen pankartlar taşıması, resmi ideolojiye, milliyetçiliğe vurulan ölümcül bir darbe. Herkes, "Yeniniz artık, biz de varız!" dedi. Devletin ve medyanın, "Hepimiz Ermeni değiliz" diye karşı saldırıya geçmesi çok doğal. Teslim olacak değiller ya! Bize düşen, cenazedeki havayı sürdürmek, yaymak, örgütlemek, "301 kaldırılsın", "Cemil Çiçek istifa" gibi, kampanyaları genişletmek, yenilerini yapmak. Milliyetçilik yükseliyorsa, biz de yükseliyoruz." tespiti, aslında zekâ yoksulu, insanlarımızın bile, aklını başına getirebilecek sözlerdir.
Türkiye Barışı Arıyor" başlıklı toplantının sonuç bildirgesinde de, "kamusal alanda, Kürtçenin serbestçe kullanılabilmesi için, yasal ve hukuki düzenlemeler yapılmalı, 'çok dilli resmi hizmet ve siyasi faaliyet' serbestliği sağlanmalıdır. Kürt dili ve edebiyatının araştırılması ve geliştirilmesi ve eğitimi önündeki engeller kaldırılmalıdır." denilmiş, bu kesimler gerçek niyetleri de ortaya çıkmıştı.
TÜSİAD ise "iki kurucu millet, iki kurucu devlet" esasına yönelik, olarak "Türkler ve Kürtler" diye ayıran bir anayasa istemişti. Oysa TÜİSAD' ın önerdiği, anayasa modeli, Tito dönemi Yugoslav' yasında uygulandı. Hazırlanan Anayasa, milli hassasiyetleri yok etti ve etnik milliyetçilik körüklendi. Sonuçta da binlerce insan, hayatını kaybetti ve Yugoslavya parçalandı.
Yugoslavya, örneği önümüzde iken, Anadille savunma, TBMM' de kabul edildi. Oysa Prof. Sibel ÖZEL' in söylediği gibi, Anadilde savunma yapma hakkı, demokratik bir hak değildir. Ne Uluslararası hukukta, ne de bizim hukukumuzda böyle bir demokratik hak yok. Ancak Sayın Gül, onaylarsa, Türkiye, dünyada bir ilki başaracak.
Türk Halkı, artık gerçekleri görmelidir. Ulus devlet içinde, pek çok unsur yer almıştır. Çerkezler, Lazlar, Türkmenler, Gürcüler, Yörükler, Boşnaklar, Arnavutlar, Makedonlar, Kürtler, Bunların hepsi Türkiye Cumhuriyetine oluşturmuşlardır. Hepsi de birinci sınıf vatandaştır. Devlet hiçbirini diğerinde yeğ tutmamıştır. Herkese de eşit davranmıştır. Ortak bir kültür ve orta değerler yaratmak için çalışmışlardır.
Elbette etnik kökeni ne olursa olsun hepsinin, sorunu vardır. Bu sorunları bahane ederek, teröre zemin yaratmak veya terör örgütü PKK'yı siyasallaştırmak, muhatap almak, anadille eğitim gibi, istekler, hiç kimseye yarar getirmez. Bilakis, etnik kin ve nefreti artırır.
Ayrıca her gelişme sonrası yapılan gösteriler, gelecek düşündükleri kalkışmaların, bir provasıdır. Toplumda, oluşacak tepkilere ve siyasi otoritenin, bu provalara karşı tavrına göre de, ya artacak, ya da zamana bırakılacaktır. Ancak geçmişte, bu tür kalkışmaların sonuçları ortadadır.
Türkiye'de, siyasilerin, özellikle de liderlerin başlattığı, "ETNİK KİMLİK" tartışmaları, anadille savunma ve eğitim gibi isekler, maalesef Türkiye'yi, karanlık bir tünele doğru hızla sürüklemeye başladı. Ülkemizde, etnik kin ve nefreti de artırdı. Nitekim CİA eski başkanlarından George J. Tenet, " NEREDE KAOS VARSA BİL Kİ ARKASINDA DİNSEL VE ETNİK BİR NEFRET VE ÖNYARGI VARDIR. "demiştir.
Bugün, etnik kimliği, bir sorun olarak ortaya atanlar, çözümü, "alt kimlik-üst kimlik" de görenler; Anadille savunma ve eğitimi, hayata geçirmek isteyenler, ülkemizi bir kaosa sürüklediği gibi, Türk ve Kürtlere yarar değil, zarar verir. Oysa birlikte, huzur ve refah içinde yaşamak isteniyorsa, George TENET' in söylediği gibi, insanımızı, tek yönlü nefret ve ön yargıda kurtarmak ve bu ortamı yaratacak, icraat ve söylemlerden de uzak durmak gerekir.
ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'nde, "barış" ve "demokrasi" kavramları, kalkan yapılarak, Ortadoğu'yu, yeniden şekillendirmek, istiyor. Türkiye' nin de bu senaryo içinde, yer aldığı söyleniyor. Türkiye'de anadille savunma ve eğitim gibi, etnik imtiyazlar, bu projenin gerçeklemesine, zemin oluşturacak niteliktedir.
Bu tehlikeli süreç içinde, çözüm, olaylar karşısında duygusal tepki, öfke, hissi patlama, kutuplaşma ve çatışma değildir. Aksine etnik gelişmelerden, uzak kalarak, halkımızı ve genç kuşakları, kin ve nefretten kurtarmak gerekir. Ayrıca ne yapılması gerekiyorsa, bir an önce yapılmalı, etnik hatalara da meydan verilmemelidir. Aksi halde, "YARIN ÇOK GEÇ OLUR." Fatura da etnik köken gözetmeden, Türk halkına kesilir.