4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

YAŞAYAN HERKEZİN SONU TOPRAK

Makamı ve şöhreti, ne olursa olsun, tüm insanlar, yalnızca tıbbi ölümü bilirler; hayati fonksiyonları sona ermek üzere olan bir beden görürler. Bu görüntü ve hislerle, yalnızca ölen kişinin ruhu muhatap olur. Oysa gerçek ölüm, dışarıda insanların göremeyeceği bir boyutta, ölen kişi tarafından bütün yönleriyle "tadılmakta" dır.
Doğmak, yaşmak ve ölüm yaşamın gerçekleridir. Çünkü tüm canlılar, doğar, yaşar ve ölürler. Hülasa ölüm, kaçınılmaz bir sondur.
Ayrıca ölüm, mümin için büyük bir mutluluk ve neşenin başlangıcıdır. Müminin ruhu, "yumuşacık çekip alanlar" tarafından (Naziat Suresi, 2), "güzellikle" ve "selamla" (Nahl Suresi, 32), adeta uykuda ruhun acısızca bedenden ayrılıp, farklı bir boyuta geçmesi gibi alınır. Ölümün gerçeği işte budur.
Yeter ki insanlar, yaşamda, birbirini sevsinler. Yunus Emre, bu durumu ne güzel ifade etmiş,
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
Öte yandan, cenaze törenleri, toplumsal dayanışmanın en güzel örneğidir. Aslında insan, doğası gereği toplumsal bir varlıktır. Yalnız yaşaması, mümkün değildir. Birlikte yaşamanın gereği olan dayanışma ile insanlar yardımlaşmayı, birlikte iş yapmayı en zor günlerinde birlikte olmayı hep arzularlar. Dayanışma sayesinde insanlar daha çabuk ve daha çok iş yapabilir ve acıları paylaşabilirler. Atalarımız bu konuda, "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" diyerek, birlik, beraberlik ve dayanışmanın önemini vurgulamışlardır.
Öte yandan ölünün yakınları, komşuları, akrabaları tarafından ziyaret edilerek "Allah size sabır ve ecir versin, hüküm Allah'ındır, Allah cennete kavuştursun" denilerek teselli edilirler.
Kabirde, hem ruha, hem de bedene nimet ve azap vardır. Peygamberler, veliler ve şehitler mezarlarında da diridirler. Kabirde, bulunan ölülere selam vermek sünnettir. Kabir ziyaretleri, peygamber tarafından yasaklanmışken, daha sonra ibret olması maksadıyla yasağa son verilmiştir.
Hatırlıyorum da Medine' deki, Cennetül Baki Kabristanlığı' nın girişinde, Allah ve Peygamberimizin, kabristanlıklar ve ölülerle ilgili buyrukları, panolarda, hemen her dilde, hacıların bilgisine sunulmuştur.
" Kabirleri ibret ve öğüt almak için ziyaret etmek, Allah Resulü Salahla hu Aleyhi ve sellem buyurdu ki " KABİRLERİ ZİYARET ETMEK, ŞÜPHESİZ SİZLERE AHİRETİ HATIRLATIR"
Allah'ın Resulü kabristana girdiği zaman, kabir ehline selam verir, derdi ki " BU DİYARIN MÜSLÜMAN VE MÜMİN SAKİNLERİ, SELAM SİZİN ÜZERİNİZE OLSUN BİZDE ALLAH'IN İZNİYLE, SİZLERE KAVUŞACAĞIZ, ALLAH, BİZDEN ÖNCE GİDENLERE VE SONRA KALANLARA, RAHMET ETSİN. ALLAH, ALLAH'TAN BİZİM VE SİZİN İÇİN AFİYET DİLERİZ. ALLAH' IM, ONLARIN ECRİNDEN BİZLERİ MAHRUM ETME VE BİZLERİ ONLARDAN SONRA FİDNEYE DÜŞÜRME."
Allah' ın Resulü, kabirlere doğru namaz kılmayı ve üzerlerine oturmayı yasakladı ve dedi ki : "KABİRLERİN ÜZERİNE OTURMAYIN VE ONLARA DOĞRU NAMAZ KILMAYIN. "
Allah' ın Resulü, ölülerden yardım etmeyi yasaklamıştır. Allah Resulü buyuruyor ki " "İSTEDİĞİN ZAMAN ALLAH'TAN İSTE, YARDIM DİLEDİĞİN DE ONDA DİLE."
Allah' u Tela buyurdu ki " ALLAH'I BIRAKIPTA DUA ETTİKLERİNİZ, SİZE YARDIM ETMEYE MUHTEDİR OLAMAZLAR. ONLAR KENDİLERİNE BİLE YARDIM EDEMEZLER."
Müslümanlar, ölüler ve mezarlıklarla ilgili Allah' u Tela ve Allah' ın Resulü' nün buyruklarını harfiyen yerine getirmek zorundadır. Aksi her hareket ALLAH' A ORTAK KOŞMAK OLUR."
Öte yandan İslâm dini, kabristanın düzenli ve tertipli yapılmasını, temiz tutulmasını ve yeşillendirilmesini, hayatta bulunan insanların ölülere karşı bir vefa borcu olarak görür. Kabristan son derece sade, tabiî ve mütevâzi olmalı; mezar yapımında da basit ve ucuz malzeme kullanılmalıdır.
Üç şey ölümün ardından kabre gider: Ailesi, malı ve ameli Bunlardan ikisi döner, birisi kalır Dönenler: ailesi ve malı, kalan da: amelidir – Hadis-i Şerif

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi