1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yazdığımız yazının altından yılların mağduriyeti çıktı...

Geçtiğimiz günlerde bu köşede bir yazı kaleme aldık.
Yazmış olduğumuz yazı, Vişnelik Kızılyer mevkiinde ki 40 hektarlık alan ile ilgiliydi.
Daha doğrusu...
Bu alanın bir bölümünün, Tarım arazisi olmaktan çıkartılmasına yönelik çalışmaları konu etmiştik.
Bu arada...
Söz konusu yer ile ilgili kulağımıza da gelen ve hiç de hoş olmayan bazı bilgiler olduğu için, bir hayli şüpheli yaklaşmıştık konuya.
Zira...
Siyaseten bir araya gelmesi imkansız insanların, söz konusu bu alan üzerine bazı planları olduğu, bu yüzden bu bölgenin Tarım arazisi olmaktan çıkartıldığını düşünmüştük.
O ilk yazımızda "Atatürk Bulvarı üzerinde ki Migros'un karşısına gelen alan" diye tanımlama yaptığımız için, büyük bir çoğunluk, Bulvar üzerinde ki ilk Migros'un karşısına denk gelen ve planlarda "Yeşil Alan" olarak işaretlenen üçgen alanı söylüyoruz zannetti.
Halbuki biz, Bulvarın devamında ki, Akaryakıt istasyonunun hemen arkasında bulunan ve Migros'un karşısına denk gelen alanı kastetmiştik.
Aslına bakarsanız, İlk Migros'un karşısında ki üçgen alan da ayrı bir mağduriyet konusu ama...
Bizim asıl işaret ettiğimiz 40 hektarlık alanın altından da yılların mağduriyeti çıktı.
Şöyle ki;
Sözünü ettiğimiz 480 hektarlık bölgenin 440 hektarlık bölümü, 1994 yılında yerleşim birimi haline getiriliyor.
Sadece ortada 40 hektarlık bir bölüm, 2. sınıf sulu tarım arazisi olarak bırakılıyor.
Çevrede arsası bulunanlar, bu arsaların üzerine yapılan yapılar nedeniyle mülkleri para ederken, 40 Hektarlık alan içinde ki arsa sahipleri, kendi topraklarında tarım dahi yapamıyor.
Çünkü...
Burada hem su problemi yaşanıyor, hem yerleşim yerinin ortasında kalan bir alan olduğu için gübre kullanamıyor.
Dahası...
Kurdukları sulama tesisleri her gün zarar görürken, yetiştirdikleri ürünler çalınıyor, arazilerin üzeri moloz dökme yeri haline geliyor.
En önemlisi de...
Şehir merkezinin ortasında kalan bu arazilere traktör ve kamyon girme izni verilmediği gibi, yine yerleşim yerinin ortasında ki bir bölge olduğu için hayvan yetiştirme izni de verilmiyor bu insanlara.
Çaresiz kalan arsa sahipleri, geliri gideri karşılamadığı için ya bu arsaları yok pahasına satıyor, satmayanlar ise varis olarak önemli miktarda veraset vergisi ödemek durumunda kalıyor.
İşte; böylesine bir mağduriyeti yıllardır yaşayan tapu sahibi vatandaşlar "Artık çektiğimiz mağduriyet yeter. Bize 16 yıl önce yapılan haksızlığı ortadan kaldırın" diyerek yola çıkmış.
Dertlerini anlatmadıkları hiç kimse kalmamış.
Değim yerinde ise kapı kapı gezmişler.
Neticede, Belediyeler haklı bulmuş kendilerini.
Sorun kurula intikal ettirilmiş.
Kurul da, mal sahiplerini haklı bularak, yerleşim yerlerinin ortasında kalan bu bölgeyi, 2. sınıf Mutlak tarım arazisi olmaktan çıkartmış.
Şimdi sıra, Büyükşehir ve Odunpazarı meclislerinde ki planlamalara gelmiş.
Arsa sahipleri;
-"Bizim içimizde tapu sahibi olan ne Belediye Başkanları ne de Meclis üyeleri var. Bizim içimizde sadece yıllardır mağdur olmuş insanlar var. Atalarımızın birikimlerinin mağduriyetini yıllardır yaşıyoruz" diyorlar.
Çabalarının karşılığında gelinen noktada da umutlanıyorlar.
Netice olarak...
Konuştuğumuz arsa sahiplerine inandık.
Yazımızın arkasından da, yılların mağduriyetinin çıktığını bizzat gördük.
Eğer bu ülkede "Mülkiyet hakkı" diye bir hak varsa, bu hak yıllardır mağduriyete uğrayan bu insanlara verilmeli.
Bu hak sahiplerinin mağduriyetlerini kullanıp, bu bölgede hesap yapmak isteyenler var ise de, bu işten biran önce vaz geçmeli.
Son söz olarak...
Bölgede yıllardır mağduriyet yaşamış insanların hakkının verilmesi, bu şehri yönetenlerin görevidir ve bu görev en kısa sürede yerine getirilmelidir.
Eğer bunun dışında hesabı olanlar varsa da, biz bunları bu köşeden yazmaya devam edeceğiz.
Zira...
Hiç kimse insanların mağduriyetini ranta dönüştüremez...

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi