
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Yemin eden vekillerden tek beklentimiz...
Yayınlanma:
7 Haziran seçimlerinde Eskişehir'den seçilen 6 Milletvekili önceki gün TBMM de yemin ederek göreve başladı.
Eskişehirlilerin yeni Milletvekillerinden beklentileri konuşuluyor şu günlerde.
Aynı soru zaman zaman bize de soruluyor.
Aslına bakacak olursanız, yeni vekilliden bir tek istek dışında başka hiçbir isteğimiz yok.
Zaten, isteklerimizin pek bir kıymeti de yok.
Çünkü...
Her ne kadar bizlerin oylarıyla Milletvekili olacaklarsa da, aday listelerine genel başkanları tarafından konuldukları için önemli olan bizim isteklerimizden ziyade, genel başkanların istekleri ağır basıyor.
O yüzden...
Bu şehirden seçilen Milletvekilleri bu şehrin istekleri ile pek ilgilenmiyor.
Bu şehrin isteklerinin gerçekleşmesi için Ankara'da çaba falan harcamıyor.
Bunu yapmadığı gibi...
Bir de üstüne üstlük Ankara'nın isteklerini gelip bu şehirde yaşayanlara dayatmaya, yapılmak istenenin aslında ne denli doğru bir karar olduğu yönünde şehir halkını ikna etme görevi üstleniyor.
Bir kere olsun:
-"Benim şehrim bunu istiyor" demiyor.
-"Beni seçenler bu işin böyle olması konusunda ısrarcı. Ben de bunun sözcülüğünü yapmalıyım" da demiyor.
-"Şehrimin halkı bunu isterken benim partim bunun aksine bir kararı nasıl alır?" diye de düşünmüyor.
Çünkü işin ucunda yeniden seçilememek var.
Nasıl olsa şehir halkı önüne hazır gelen aday listesine mecburen oy veriyor.
-"O halde ben şehir halkıyla değil, genel merkezimle barışık olmalı ve yineden listede yer almayı garantilemeliyim" siyaseti güdüyor.
İşte o yüzden...
Bu şehrin oylarıyla Milletvekili olanlar, bu şehrin isteklerinin Ankara'daki sözcülüğünü ve savunuculuğunu yapma yerine, Ankara'nın bu şehir için öngördüğü kararların sözcü ve savunuculuğunu yapıyor yıllardır.
Yukarıda da söyledik.
Zaman zaman Milletvekili seçileceklerden beklentilerimizin ne olduğunu soruyorlar ya...
Bizim tek bir beklentimiz var milletvekillerinden.
O beklentimiz de, bu şehrin isteklerini Ankara'da savunmaları.
Bu şehirde yaşayanların önüne düşüp, Ankara'ya baskı yapmaları tek isteğimiz.
Bu güne kadar yaptıkları gibi Ankara'nın baskı ve kararlarını gelip bu şehirde ve bu şehirde yaşayanlara karşı dikte ettirmemeleri isteğimiz...
Tek isteğimiz bu yeni seçilecek Milletvekillerinden.
.......
Bu tanım tuttu...
-"Eskişehir, modern ve büyük bir kent olmasının yanında, küçük bir kentin huzuru ve rahatlığını da içinde barındıran bir kent"
Bu, bizzat Eskişehir'i gezip görmek için gelenler tarafından yapılmış bir tespit.
Gerçekten önemli ve üzerinde durulması gereken de bir tespit bu Eskişehir için...
Hem "Modern ve Büyükşehir", hem de "Küçük bir kentin rahat ve huzuruna sahip"
İçinde yaşamalarına rağmen birileri hala bu kenti beğenmese de, Eskişehir bugün için Türkiye'de en çok konuşulan kenti konumunda.
En çok konuşulan bir kent olma unvanını da, son yıllarda gerçekleştirdiği değişime borçlu.
Dahası...
Değişimi yaşarken, kent ruhunu kaybetmemesi de bu kentin en belirgin özelliği olsa gerek.
İşte bu nedenle her gün insanlar geliyor Eskişehir'e...
İşte bu nedenle, özellikle hafta sonları çeşitli kentlerden gelen otobüsler dolaşıyor kentin çeşitli mekânlarında.
Bu yüzden akşam olduğunda kentin eğlence mekânları tıka basa doluyor.
Bu yüzden cadde ve sokaklarda artık Ankara, İzmir, İstanbul ve diğer illerden gelen kafileler yadırganmıyor...
Şu bir gerçek ki...
Eskişehir'e gelip, gezip gidenler...
Eskişehir'de yaşayanlardan daha iyi Eskişehir tahlili yapıyor.
Yani...
Bizim içinde yaşarken görmediklerimizi, ya da bazılarımızın yaptığı gibi kasıtlı olarak görmek istemediklerimizi, dışarıdan gelenler daha iyi görüp, yorumluyor.
Tıpkı bu tahlilde olduğu gibi...
Ne diyorlardı tahlili yapanlar;
-"Eskişehir'de Büyükşehir olmanın modernliği, küçük şehir olmanın rahatlık ve huzuru var"
Var mı başka bir kent için böyle yapılmış bir tarif?
Varsa eğer, biz de orayı gezmeye gidelim...
........
5 gün müsaade ne olur!
Her gün yazı yazmak gerçekten zor bir iş.
Her gün en az üç yazı yazmak daha da zor.
-"Hadi şu Cumhurbaşkanlığı seçimi bir geçsin"
-"Hadi şu milletvekili genel seçiminin aday adaylık sürecini bitirelim"
-"Hadi şu seçimi de kazasız belasız atlatalım" derken, hem sürekli ertelediğimiz işleri, hem de küçük bir dinlenme ihtiyacını erteleyip durduk.
Bir-iki günlüğüne, başka bir şehirde olduğumuz günlerde bile, yazılarımızı kesmemek adına, internet aracılığıyla da olsa sizin okumanıza sunduk.
Ancak...
Bu defa, erteleyemeyeceğimiz bir yurtdışı seyahati nedeniyle sizlerden 5 günlük kısa bir izin istemek durumundayız.
5 günlüğüne de olsa, yurtdışında okuyan oğlumla hasret giderme imkanı bulacağımdan, beni anlayışla karşılayacağınızı umuyor, "döndüğümde yine bu köşede buluşmak dileğiyle" diyorum...
Yeniden bu köşede buluşuncaya kadar hoşça kalın...
.........
BİRAZ DA GÜLMEK LAZIM
Köylü oğlan ve babası büyük şehre ilk defa gelmişler. Alışveriş merkezinde zemin......
Kattaki iki gümüş... Renkli parlak duvarın ağır ağır açılıp kapanması ilgilerini çekmiş. "Bu ne baba?" diye sormuş oğlan. Hayatında hiç asansör görmemiş.
Baba "Bilemiyorum oğul.." demiş.
Onlar bu ilginç şeyi nefeslerini tutup izlerken tekerlekli sandalyeli yaşlı bir kadın sağa sola kayan gümüş renkli duvarlara doğru gitmiş ve bir düğmeye basmış. Duvarlar açılmış, yaşlı kadın yoğun ışıklı küçük bir odaya girmiş, duvarlar kapanmış.
Oğlan ve babası kapının üzerindeki küçükten büyüğe doğru yanıp sönen ışıklı rakamları izlemişler. Son rakamdan sonra aynı sırayla bu sefer geriye doğru ışıklar teker teker yanmış. Sonunda duvar iki yana kayarak açılmış, dışarı 24 yaşlarında incecik muhteşem bir fıstık çıkmış.
"Oğlum" demiş adam kızdan gözlerini ayıramayarak,
"Koş.. Koş ananı getir!