Yeni eğitim-öğretim yılı başlarken oluşan endişe

2025-2026 Eğitim-Öğretim Yılı başladı.

Başlamasına başladı da nasıl?

‘’Sorunsuz’’ yanıtını vermek olanaksız…

Geçmiş yıllardan devrolan sorunlar var.

Onlar çözüme kavuşturulmadığı gibi üzerlerine yeni sorunlar eklendi.

Fiziki koşullar son derece yetersiz…

Eğitimin en önemli unsuru olan öğretmenlerin hali ortada…

Dertleri sıralansa uzunca bir liste oluşur.

Kısaca mutsuzlar ve endişeliler.

Öğrenci velilerinin hali de malum…

‘’Hali vakti yerinde’’ olanların sayısı çok az…

Büyük bölümü ‘’ayın sonunu getiremez’’ durumda…

Öğrencilerin gereksinimlerini karşılamakta zorlanıyorlar. Karşılayamayanlar da var.

Veliler bu halde olunca öğrencilerin hali nasıl olur?

Velileri sıkıntı çekerken onların mutlu olması düşünülemez.

Öğretmenler, veliler ve öğrenciler ‘’mutsuz’’ iken verimli bir eğitim-öğretim yılından söz edilemez.

Yeni eğitim-öğretim yılı başlangıcında karamsarlık hakim…

Onun yanı sıra bir de salgın endişesi var.

Aslında oluşmaması gerekir.

Ancak oluşmuş durumda…

Nedeni ne olabilir?

Tabip Odası Başkanı Nazan Aksaray’ın yönelttiği benzeri bir soru ve sorusuna verdiği yanıtlar var.

Başkan Aksaray ‘’Neden bizim ülkemizde basit bir enfeksiyon hemen salgın haline dönüyor’’ sorusunu soruyor.

Sonra da ‘’ Bunun çok derinlikli cevabı var’’ sözleriyle yanıtına başlıyor.

‘’Bir kere çocuklarımız gerçekten sağlıklı değiller. Öyle değil mi? Sağlıklı beslenemiyorlar. Zor ve kötü koşullarda yaşıyorlar. Dolayısıyla enfeksiyona açıklar.

Okullardaki koşulları zaten biliyoruz. Hijyen açısından sıkıntılar ortada.

Sağlıklı gıdaya, suya ulaşamıyorlar. Dolayısıyla çocuklar zaten stres altında.

Ebeveynler de çok büyük sıkıntı içerisinde. Bu ev ortamında çocuklara da yansıyor. Ekonomik, sosyal nedenlerin yanında sınav endişeleri de var. Yani çocukların çok ciddi ruhsal sorunları var. Ruhsal sorunlar, sağlıklı beslenememe, sağlıklı gıdaya ve suya ulaşamama, sağlıklı ortamlarda yaşayamama ve okulların da bu açıdan sorgulanır birçok yanı olması nedeniyle enfeksiyonlar artıyor.”

Yanıtında itiraz edilebilecek bir söz yok.

Baştan sona hepsi doğru…

‘’Önlem’’ denildiğinde top ailelerin üzerine atılıveriyor.

‘’İşin kolayına kaçılıyor’’ dense de olur.

Çözüm de olmuyor zaten…

Başkan Nazan Aksaray’ın bu konuda da itirazları var.

“Hasta olan çocuk okula gitmesin, gittiğinde maske taksın” deniliyor.

Ama bunlar çok gerçekçi öneriler değil. Yine de basit bir önlem açısından söyleyeyim. Bir çocuk hastaysa, öksürüyorsa, ateşi varsa gitmemeli. Tabii bunun ikinci sorunu da şu: Anne-baba çalışıyor. Bu çocuk okula gitmediğinde nereye gidecek? Ona kim bakacak? Yani aslında “basit bir solunum enfeksiyonu neden salgına dönüşüyor” diye sorduğunuz sorunun cevabı, bir sosyal devlet yoksunluğu sorunudur.

Bunun için gerçekten okullarda sağlıklı ortamların sağlanması, çocukların hastalanmaması için gereken her şeyin yapılması şart. Onun dışında da tabii mevcut vakalar için maske takılması, ellerin güzel yıkanması, mendil kullanılması gibi en temel tıbbi önerileri sunmak lazım. Hijyen dışında, çocukların sağlıklı beslenmesi de önemlidir. O zaman daha az hastalanıyorlar ya da hastalık çok kısa sürede geçiyor. Bu gerçekten çok önemli.’’

Nazan Aksaray’ın söyledikleri böyle…

Aralarında altı çizilecek bir cümle var.

‘’Basit bir enfeksiyon hemen salgın haline dönüşüyor’’ sorusunun cevabı bir sosyal devlet yoksunluğu sorunudur.’’

İşin özeti bu…

Türkiye’de ‘’sosyal devlet’’ kavramı çoktan kağıt üzerinde kaldı.

Hangi alana bakılırsa bakılsın sosyal devletin varlığını görmek olanaksız.

Bir öğrenciye bir öğün yemek bile verilemiyorsa nerede kaldı o devletin sosyalliği…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Vedat Alp Arşivi