İzmir'e giden tayfanın içindeydik.
Yani İzmir'e giden on binden fazla kişiden birisi olduk.
Maçın heyecanıyla stada kendimizi attık.
Ancak gördüklerimiz içimizi kaplayan duyguların tam tersi şekliyle değişmesine neden oldu...
***
Ersun Yanal'ın yanlışlarla dolu çıkardığı takım, daha ilk 15 dakikada olacakları haber veriyordu.
Ancak sahadaki mesajı Ersun Hoca alamadı.
Millet tribünde saç baş yolarken, Yanal sahadaki tabloya sabır gösterebiliyordu.
Yanlışların ikinci yarıya başlarken düzelmesini bekliyorduk ama oda olmadı.
Hoca ısrarla 'hatalarına devam edeceğini' söylüyordu.
Böyle olunca da goller ardı ardına geldi.
Sonrasında rakip futbolcular, 'daha fazla sıkmaya gerek olmadığı düşünerek' sahalarına doğru çekildi!
Taraftarları ise ezeli rakipleri önünde sahada yaşananların tadını doyasıya çıkarıyordu.
***
Maça giderken kötü sonucun yaşanacağı ihtimali içinde hazırdık.
Ancak bu şekline değil!
Sezonun 'saçmalığını' yapan bir hoca...
Sezonun en duygusuz futbolunu oynayan bir takım...
Ve onca yolu tepen taraftarını böylesine rezil eden futbolcular...
***
Ve yönetime...
Sahada olup bitenlerden sonra 'Avrupa'ya hala gidilmek istenmiyor! Bunun için takımın ne tesisi, nede bütçesi hazır!' dedikodularına da son vermeliler...
Bunu nasıl başarırlar bilemiyoruz ama bir planları mutlaka olmalı.
İzmir macerası ile ilgili son olarakta şunu söyleyip geçelim;
'Allah Eskişehirspor camiasına bir daha böylesi yenilgiler yaşatmasın...'
Umarız bu cümleden anlam ve görev çıkaracak kişiler bu camianın içerisinde vardır...
Bakalım onlar 'İzmir faciası' için ne diyecekler, neler yapacaklar?
İnanın çok merak ediyoruz...