
(ANALİZ) Behçet ALBAYRAK
YERLE BİR ETTİNİZ BİZİ...
Yayınlanma:
Sezon başından beri gerçeklerden kaçanlar, yakalandıkları bir oyunun içinde kaldı.
3 haftadır yenilgilere rağmen rötuşlanan mutlu aile fotoğrafının da ucu yandı.
Aslında ne güzelde başlamıştı her şey.
Daha hiç bir şey oynamadan; önce Nadir ardından Engin Bekdemir ile gelen iki şık golün ardından, bu sezon ilk kez rahat maç izleyeceğimizi düşündüm.
Nereden bilebilirdik ki aşk filmi gibi başlayan maçın korku filmine dönüşeceğini...
***
Golden sonra kabuğunu kırmasını beklerken, kendi gerçeklerine dönen bir takım çıktı sahneye. Kabuğuna alışmış yara gibi...
Bu sezonun yanlışlarını bu denli doğrulayan bir Eskişehirspor, ligin ikinci yarısında görmemiştim.
İki farklı geriye düşmesine rağmen Akhisar'ın kendi alanından çıkış zenginliğiyle, Eskişehirspor orta alanının seyretme biçimi arasında yakınlık vardı.
***
Yenilen ilk gol öncesi Akhisar'ın yarattığı tehlikeler modern resim galerisi gibiyi.
Nitekim bir, iki, üç derken Rodallega golünü attı. Eskişehirspor kulübesi sanırım bu amlarda biz 10 dakikada nasıl iki gol attık üzerine tartışma yapıyordu. İkinci yarıda korku duvarının arkasına gizlenen bir Eskişehirspor izledik. Skor 2-2'ye geldikten sonra tam oyun şuuru da kayboluyor derken, bir duran toptan bu haftanın büyük ikramiyesinin bizim olacağını sandık. Ancak bu kez ilginç bir gol izledik. Burada Akhisar'ın golü atmasından çok hakem Barış Şimşek'in topu oyuna neden o kadar çabuk sokmak istemesini hayretle takip ettik.
***
Dün aslında puan için çırpınanlarla, 3 puanın ayağına geldiğini zannedenleri izledik.
Samet Aybaba kendini tebrik etsin!
Bu maçın sebep-sonuç temasındaki başoyuncu oydu!
Rakibini çözmek bir yana, şifrelerini rakibine vermiş biri olarak hem de!
Sezgin'e orta sahada mahkum olan bir adama, Eskişehirspor'un mahkum olması, maçın sonucundan daha önemlidir.
Bu kadar çok kadro ile oynamasının açıklamasını beklemiyorum artık. Giden gitti çünkü.
***
Hep söylerim Hoşcan geldiği günden bu yana Eskişehirspor ruhuna darbe indirildi. Oynanan rakipler içler acısı... Sonuçlar rakiplerden daha zavallı. Görünen bir şey var ki... Mesut Hoşcan'ın yanlışları, Eskişehirspor takımına vurulan "altın kilittir!" Anahtarı, inat ve kibir denizine atılmış. Bir çuval parayla birlikte...
Eskişehirspor bu kötü ligde ne yazık ki kötünün kötüsü olarak en dipte.
***
Maçın uzatma dakikalarına gelince;
Kale önünde her türlü resimler vardı, gol resimleri yoktu. Pozisyonlara askıntılık edenler vardı, iş bitiren yoktu. Rakipten, direkten dönenler derken, galiba Hoşcan'ın ahı Eskişehirspor'u tuttu. Sen onca oyuncuyu hiç yere gönder. Personelin parasını ödeme. İşte bu noktaya gelirsin. Geçtiğimiz yıllar yankılanan Es-Es sesi... Dün maç sonu itibariyle yanık bir ses oldu. Bu hale getirenler utansın.
***
Eskişehirspor'u yönetenlerin acizliğini gösteren belge puan cetvelinin ta kendisidir. Avrupa'ya gitmek için çırpınan takım ligde kalmak için kötü takımlardan medet umar hale geldi. Peki niye bu hale geldi? Öncelikle baş suçlu Mesut Hoşcan! Takıma ve insanlara tepeden bakmakla, başkan olmak arasında dağ gibi fark var. Enkaz edebiyatının modası geçti. Şimdi alın teri mevsimi. Mücadele mevsimi. Şuanda eline düştüğü futbolcularına zamanında hain damgası vuranların, kapanan kapılara yaslanıp şikayet etmeye hakkı yoktur. Bugünler Hoşcan'ın eseridir.
***
Bu yüzden dün Eskişehirspor'da yalanlar sustu, gerçekler bütün heybetiyle sahanın ortasındaydı. Herhalde, sızlanmak ve ona bunu hedef göstermek yerine sorumluluğu üzerine alan birileri çıkacaktır. Futbolculara da, "Hep destek, tam destek" adına bir teşekkür ilanı vermek gerek. "Teşekkür ederiz çocuklar! Taraftarın, tüm düşlerini... Yerle bir ettiğiniz için."