4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

YOKSULLUK!

Aralık ayında, yoksulluk sınırı, TÜRK-İŞ, Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların, toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 3.208,48 lira, olarak tespit edildi. Yoksulluk sınırı bu olunca, ülkemizde çalışanları tamamına yakını, yoksulluk sınırının altındadır.
Maalesef ülkemizde, yoksulluk istismar ediliyor. Özelikler siyasetçiler, tarafından, en çok istismar edilen konuların başında geliyor. Türkiye, özellikle de siyasi otorite, yoksulluğu tartışmıyor. Kalıcı çözümler bulmuyor. Çünkü yoksulluk, "SİYASİ PRİM" olarak düşünülüyor.
Nitekim genel seçimlerde, Sayın KILIÇDAROĞLU, Türkiye'de önce bir yoksulluk envanteri çıkarılıp, yoksulların belirleneceğini, ondan sonra da o ailelere düzenli yardımlara başlayacaklarını vurgulayarak, devletin, ya da belediyenin işçi alımı sırasında yoksul ailelerin bireylerine, öncelik tanınacağını her vesile vurguladı.
MHP Genel Başkanı, Hilal Kart projesinden bahsederek,"Verdiğimiz Hilal Kart ile nereye gitseniz istediğinizi alacaksınız, paket gözlemeye gerek yok. Kaynaklar sizin helalinizdir ve AKP'nin değildir" diyerek yoksulları umutlandırdı.
AKP Parti Genel Başkanı Sayın ERDOĞAN ise CHP ve MHP' nin yoksullarla ilgili vaatlerini, hayali görüyor. Hala yoksullar, uygulanan yöntemde ısrarlı olduğunu sıkça vurguladı.
Oysa Türkiye'de, yoksullara uygulanan bugünkü stratejiler, çözüm olmadığı gibi, yoksulların sayısı, her yıl artacaktır. Nitekim Leo Tolstoy, " NE KADAR ÇOK YARDIM EDİLİRSE, İNSANLAR, KENDİLERİNİ İÇİN, O KADAR AZ ÇALIŞACAKLARDIR. VE NE KADAR AZ ÇALIŞIRLARSA, FAKİRLİK O ÖLÇÜDE ARTACAKTIR." demiştir.
Yoksulluğun, iki önemli nedeni var. İlki, ülkemizde, üretim kapasitesi düşüktür ve toplumun çok büyük çoğunluğu yoksuldur. Bu tür yoksulluk, ülkemizin genel karakterinden kaynaklanmaktadır. İkincisi ise, yoksulluk, sistemin, insan merkezli olmayışından kaynaklanmaktadır ve tamamen gelir dağılımı bozukluğunun sonucudur
Ülkemizde, Fakir Fukara Fonu (Fak-Fuk-Fon) olarak bilinen Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu, üreten değil, tüketen bir toplum haline getiriliyor. Fa-Fu- Fonu siyasi malzeme olduğu sürece de, Türkiye'de yoksulluğa çözüm bulunamaz.
Sosyolog Pınar Selek'in, " Sosyal yardım politikaları, bir yoksul kimliği yaratıyor ve yoksulluğu, hep kalıcı durumuna getiriyor. Bir süre sonra, artık yoksulluk kader oluyor. Karşı taraf için de fitre ve zekât vermekle, bu iş dengeleniyor; dolayısıyla yoksulluğu sorgulamak, yoksulluk koşullarını değiştirmek de mümkün olmuyor. Bu yardımlar, aslında ağızlara çalınan bir parmak bal. Değil yarını, bugünü bile kurtarmıyor, sadece rahatlatıyor." görüşlerine katılmamak mümkün mü?
Elbette ülkemizde, yoksulluğu en önemli nedenlerinin başında, işsizlik en başta yer almaktadır. Yoksullukla ilgili siyasi vaatler ise yoksulluğun, tuzu biberidir. Ayrıca tarıma yapılan düşük destek, sanayinin çarpıklaşması, yoksulluğu baltalamaktadır. Eğitime verilen desteğin, çok az olması, yoksul bir nesil yetişmesine neden olmaktadır.
Şu bir gerçek ki yıllardır, yoksullara yardım yapmanın dışında, çözüm aranmadı. İşin hep kolay kısmı tercih edildi. Bu stratejiler sonunda, yoksulların sayısı her yıl arttı. Nitekim Türkiye'de yoksulluk oranı 0.97 puan artışla yüzde 18.8'e çıktı. 12 milyon 751 bin kişi, aylık 825 lira olan gıda ve gıda dışı harcamalarını içeren yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 3 milyon kişi, günde 4.3 dolardan daha azla geçiniyor.
TÜİK araştırmasına göre, hane halkı büyüklüğü 3 veya 4 kişi olan hanelerde bulunan fertlerin yoksulluk oranı yüzde 9.65 olurken, 7 ve daha fazla olan hanelerde fertlerin yoksulluk oranı yüzde 40.05 olarak hesaplandı. 7 ve daha fazla kişiden oluşan hanelerden kentsel yerlerde oturanlar için yoksulluk riski yüzde 25.21 iken, kırsal yerlerde bu oran yüzde 54.06 oldu. Okur-yazar olmayan veya bir okul bitirmeyenlerde yoksulluk oranı yüzde 29.84 seviyesindeyken, ilkokul mezunlarında bu oran yüzde 15.34, lise ve dengi meslek okulları mezunlarında yüzde 5.34, yüksekokul, fakülte ve üstü mezuniyete sahip fertlerde yüzde 0.71 olarak gerçekleşti.
Elbette yoksulluğun, pek çok sebebi var. Ancak yoksulluk sorunu ile işsizlik arasında, çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. İşsizlik, yoksulluğun ana sebeplerinden birisidir. İşsizliğin, mevcut olduğu bir yerde yoksulluğun olması kaçınılmazdır. O nedenle de Türkiye işsizliği önlemek için, mutlaka üretmek zorundadır. Çünkü NE KADAR ÇOK YARDIM EDİLİRSE, EDİLSİN", yoksulluğa çözüm değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi