
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
YOKSULLUK KADER DEĞİL
Bakanlar Kurulu, 2011 Yılı Programı'nda yer alan Fert Başına Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya ilişkin, bazı rakamlarda düzeltme yaparak, 2010 yılında kişi başına geliri, 2 bin 354 yükseltmiş, Fert başına GSYH 13.038 dolar yerine 15.392 dolar olarak açıklamıştı. . 2011 yılı için de 1,211 olan SGP (ABD Doları/TL) 1,025, 13.653 dolar olan SGP 'ye göre fert başına GSYH, 16.126 dolar olarak açıklanmıştı.
Fert başına düşen milli gelir 16.126 dolar olan Türkiye' de, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2010 sonuçlarına göre, yoksulluk sınırına göre, nüfusun % 16,9'u yoksulluk riski altında olduğu belirtildi. Araştırmanın 2009 yılı dört yıllık panel sonuçlarından, hesaplanan sürekli yoksulluk oranı ise % 18 olduğu olarak açıklandı.
İstanbul Bölgesi, 13 382 TL ile ortalama yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri en yüksek olan bölge durumundadır. Bunu, 11 116 TL ortalama gelir ile Batı Anadolu Bölgesi izlemektedir. En düşük ortalamaya sahip bölge ise 5 144 TL ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'dir.
Hanehalkı kullanılabilir gelirlere göre oluşturulan, yüzde 20'lik gruplarda, en yüksek gelire sahip son gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay % 46,4 iken, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay % 5,8'dir. Buna göre, son yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay, ilk yüzde 20'lik gruba göre (P80/P20 göstergesi) 8 kattır. P80/P20 göstergesi kentsel yerler için 7,3, kırsal yerler için ise 7,1'dir.
Maaş-ücret gelirleri, % 43,7'lik oranla toplam gelir içerisinde en fazla paya sahiptir. Bunu % 20,5 ile sosyal transferler ve % 20,2 ile müteşebbis gelirleri izlemektedir. Sosyal transferlerin % 91,1'ini emekli ve dul-yetim aylıkları oluşturmaktadır. Emekli ve dul-yetim aylıkları toplam gelir içinde, % 18,6'lık paya sahip iken, diğer sosyal transferlerin payı % 1,8'dir. Müteşebbis gelirlerinin ise % 68,5'i tarım-dışı sektörden oluşmaktadır.
Türkiye' de, GSYH, 16.126 dolar olarak açıklansa da yoksulluk, siyasi iktidarlar sayesinde, artık geçici değil, tam tersine, nesiller arasında aktarılan, kalıcı ve yapısal bir kurum haline getirildi. Oysa yoksulluğun, iki önemli nedeni var İlki, ülkemizde, üretim kapasitesi düşüktür ve toplumun çok büyük çoğunluğu yoksuldur. Bu tür yoksulluk, ülkemizin genel karakterinden kaynaklanmaktadır. Çünkü ÜRETMEDEN TÜKETEN TOPLUMLAR, NİHAYETİN DE YOKSULLUĞA MAHKÛMDUR. Yine Başkent Üniversitesi Rektörlerinden, Sayın Prof. Dr. HABERAL' ın söylediği gibi, " ÜRETMEZSEK, BAŞKALARINA MUHTAÇ OLURUZ."
İkincisi ise, yoksulluk, sistemin insan merkezli olmayışından kaynaklanmakta ve tamamen gelir dağılımı bozukluğunun sonucudur. Hangi sebepten olursa olsun, "YOKSULLUK KADER DEĞİLDİR." Mutlaka bir kurtuluş ve çözün yolu vardır. Yeter ki bu çare/çareler düşünülsün...
Aslında yoksulluğu kabullenmek, ne kadar zor olsa bile, gerçek açık; bugünkü eğilimler devam ettiği sürece, gelir dağılımı bozulacak, talep daralacak, işsizlik ve yoksullukla beraber istikrarsızlık da artacaktır. Türkiye, özellikle de siyasi otorite, yoksulluğu gündeme taşımıyor, tartışmıyor. Çünkü yoksulluk, siyasi prim olarak düşünülüyor. Siyasi otoritelerin, öne sürdüğü ekonomik büyüme ve istihdam artışı sağlama gibi çözümler, artık yoksulluğa çare olamıyor. Çünkü yıllardır, yoksul insanların, üretici olması için caba harcanmadı. Bilakis yoksula verilen yardımlarla, adeta teşvik edildi. Hâlbuki Leo Tolstoy, " NE KADAR ÇOK YARDIM EDİLİRSE, İNSANLAR, KENDİLERİNİ İÇİN O KADAR AZ ÇALIŞACAKLARDIR. VE NE KADAR AZ ÇALIŞIRLARSA, FAKİRLİK O ÖLÇÜDE ARTACAKTIR." demiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı, açılamalarında, diğer yaşam şartları da iyi ,değildir. Kendi evi olan yüzde 60, Yüzde 43' nün, evinin çatısı sızdırıyor, duvarlar nemli, yüzde 43.3, ısınma sorunu yaşıyor. Yüzde 61.4: Borç içinde kıvranıyor. Yüzde 65.7: Beklenmedik harcamaları karşılayamıyor Yüzde 81.7: Eski mobilyasını yenileyemiyor.
AB'nin, borç krizlerinin damgasını vurduğu 2011 yılı için, geri sayım sürüyor. Ancak sıkıntılar bitmeyecek. 2012 ise daha da kötü bir yıl olacak. Ünlü kâhin iktisatçı Prof. Dr. Roubini, yeni yılda Türk ekonomisinin de zorlanacağını öngördü. Beklenti bu yönde olunca 2012 yılında yoksulluk daha da artacaktır.
Türkiye, üretmediği müddetçe, yoksulluğa çare bulamadığı gibi, her alanda güç durumda kalacaktır. Nitekim Büyük Önder Atatürk, " Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan, rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getiren milletler, evvela haysiyetini, sonra hürriyetlerini ve daha sonrada "İSTİKLLLERİNİ" kaybetmeye mahkûmdurlar" demiştir.