
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)
Yönetenler...Yönetilenler...
Yöneten insan; Seçilen, sorumluluğu alan, kendini feda eden, risk alan, koruyan kollayan kişidir…
En azından yapılabilecek en basit tanımı budur.
Yönetilenler ise; Seçen, mesuliyeti veren, korunan ve gözetilenlerdir.
Yöneten olmadan yönetilenler olmaz…
Yönetilenler yoksa yöneticiye de gerek yoktur.
O halde şöyle bir gerçek çıkıyor karşımıza…
-“Yöneten ile yönetilenler birbirini tamamlayan unsurlardır.”
Yani…
Bilinen bir tanımlamayla, her ikisi de elmanın birer yarısıdır.
Bu durum, her ikisinin de, yani yöneten ve yönetilenlerin birbirlerine muhtaç olduğu gerçeğini ortaya çıkartır.
“İnsanlar layık olduğu şekilde yönetilir” sözü işte o yüzden söylenir.
“siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz” sözü de öyle.
Huzurlu bir toplum, yöneten ile yönetilenlerin aynı amaç doğrultusunda çalışmasıyla mümkün olur.
Huzursuz bir toplumun oluşmasındaki en büyük faktör de, yöneten ile yönetilenlerin farklı amaçlarının olmasıdır.
Tüm bunlardan sonra şöyle bir gerçek çıkıyor ortaya…
Eğer orta yerde kötü bir yönetici varsa, bu kötü yöneticinin kabahati aynı oranda yönetilenlerdedir.
Bu yazı ile bir mesaj verme niyetinde falan değiliz.
Sadece…
Yöneten ve yönetilenler üzerine şöylesine bir beyin jimnastiği yapalım istedik.
O kadar…
.....
Ne de olsa
kurumsallık işte…
Zaman zaman şehir merkezindeki aksaklıkları görüp, bu aksaklıkların giderilmesi adına haberler yapıyoruz…
Bazen de…
Benzeri aksaklıklarla ilgili okurlarımızdan gelen yakınmaları gazetemiz aracılığıyla aktarıyoruz.
Bu aksaklıklardan biri de şehir merkezinde bulunan Elektrik Trafoların durumu ile ilgiliydi.
Trafoların pek çoğunun kötü durumda olduğu ve çevreye de çirkin bir görüntü oluşturduğu yönündeydi.
Yazının çıkmasının hemen ertesi günü bir bilgilendirme aldık OEDAŞ’den…
“24 Temmuz Pazartesi günü gazetenizde yayınlanan “Trafolar çok Kötü Görüntü” başlıklı haberle ilgili olarak sizi bilgilendirmek istedik.” diye başlayan…
“öncelikle gösterdiğiniz hassasiyet için teşekkürlerimizi sunarız. Trafo binalarının boya, badana ve inşaat tamir ve bakımı konusunda yapılması gerekenlerin tespit edilmesi durumunda ekiplerimizin iş programları dahilinde bakım onarımları yapılmaktadır. Ayrıca, yatırım planı dahilinde eski tip trafo binalarının yeni model beton köşkler ile değişimi devam etmektedir.” diye devam eden ve:
“Bildiğiniz üzere Zorlu Enerji Grubu olarak OEDAŞ’ı bir süre önce satın almış bulunuyoruz. OEDAŞ’ı satın alırken dağıtım bölgesi içerisindeki tüm noktalardaki sorunları detaylı bir şekilde ele aldık. Devralma işlemlerini kısa bir süre önce tamamlayıp yeni yapılanmamızı oluşturmaya başladık. İnanıyoruz ki yapacağımız yeni yatırımlarla dağıtım bölgemizdeki sorunları çözüp daha kaliteli hizmet sunar hale geleceğiz.
Bu süreçte sizlerin eleştiri ve yorumlarının bizler için çok değerli olacağını bilmenizi ister, her türlü fikrinizi bizimle paylaşmanızı rica eder, çalışmalarınızda başarılar dileriz.” diye sona eren, son derece hassasiyet içerikli bir bilgilendirme.
-“Ne de olsa kurumsal firma işte!” dedik kendi kendimize…
Yakınmayı görmezden gelmeyen, eleştiriyi kıymetli bulan, her satırında sorumluluk duygusu içinde olunduğunu hissettiren bir davranış gördük bu bir sayfalık bilgilendirme yazısında…
Ne diyelim?
İyi ki bu kadar önemli bir kurumu, bu kadar kurumsal sorumluluğa önem veren bir firma satın almış…
.....
Sosyal medya
hesabından teşekkür…
Murat Mercan Eskişehirlilerin yakından tanıdığı bir isim.
Eskişehir’de iki dönem Milletvekilliği görevinde bulundu.
Bu süre içinde TBMM Dış İşleri komisyon başkanlığı ve AK parti Genel Başkan yardımcılığı görevlerinde de oldu.
Milletvekilliği görevi bittikten sonra Enerji Bakan yardımcılığı yaptı.
Son kararname ile Türkiye’nin Tokyo Büyükelçiliği görevine getirildi.
Mercan Tokyo Büyükelçisi olmasının ardından çok sayıda tebrik almış.
Aldığı tebrik mesajlarına da sosyal medya hesabı üzerinden teşekkür etmiş.
İşte Mercan’ın tebrik mesajlarına vermiş olduğu teşekkür mesajı:
-“ Tokyo Büyükelçiliğine atanmam münasebetiyle tebrik eden tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Allah'ın lütfu ve keremi ile bu göreve getirildik.
Bizi bu göreve layık gören Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Başbakanımıza ve Dış İşleri Bakanımıza çok teşekkür ederim.
ümit ederim ki, bir gün bu görevi bıraktığımda sizlerden daha fazla tebrik ve teşekkür alırım. Alnımızın akıyla bu görevi tamamladığıma şahitlik edersiniz. Bilmenizi isterim ki, o gün alacağım tebrik bugünkünden daha fazla beni mutlu edecektir.
Ama en mutlu olmayı istediğim an Huzura çıktığımda hayırla ve güzelliklerle anılmaktır. Mevki ve makamlar ancak buna vesile olursa kıymetli olur.
Hepinizi Baki olan Allah'ın selamı ile selamlarım.”
.....
çok anlamlı değil mi?
Bir röportaj sırasında Demirel'e gazeteci soruyor :
- İsmet İnönü ile aranızda bir sıkıntı mı var?
Demirel'in cevabı:
- O arkasına koskoca Kurtuluş Savaşını almış bir kahraman. Ben kimim ki onunla bir sıkıntım olabilsin?
Demirel'in ilk başbakanlık dönemi, Anıtkabir ziyaret ediliyor.
Demirel protokol gereği önde yürüyor. Bu durumdan rahatsız. Adımlarını yavaşlatarak İsmet Paşa'nın yanına gelmesini bekliyor.
Bunu fark eden Paşa hızlıca Demirel'e yanaşıyor ve:
- Yürü, yürü rahat ol, sen başbakansın. Protokol kimsenin değerini düşürmez, diyor.
Siyaset ve zarafet iç içe geçmiş.
Ne güzel bir görüntü.
Nezaket, tavır, birleştiricilik, hoş görü...