1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Yürüyüşün etkisi...

Cumhuriyet Halk Partisi’nde kongre süreci başladı.
Şu anda üye listeleri askıya çıkmış vaziyette.
19 Ağustos ile 17 Eylül tarihler arasında delege seçimler yapılacak.
23 Eylül ile 30 Ekim tarihleri arasında ilçe kongreleri gerçekleştirilecek.
6 Kasım ile 5 Aralık tarihleri arasında il kongreleri ve 2018 yılının ilk aylarında ise Büyük kurultay gerçekleştirilecek.
Aslında…
Kongre sürecinin başladığı şu günlerde CHP’yi büyük bir hareketliliğin beklemesi gerekiyordu.
Biz bile şu günlerde CHP’de kongre sürecinde yarışacak olan grupları takip ediyor olacaktık.
Hangi belediye başkanının hangi grubu desteklediğini, mahallelerde yapılan çalışmaları, belediye imkanlarının delege seçimlerinde nasıl kullanıldığını falan işleyecektik gazetelerde.
Parti içinde karşılıklı suçlamaları, bugüne kadar karşı karşıya olanların nasıl bir araya gelebildiklerini falan yazmamız lazımdı köşelerimizde.
Fakat…
Süreç tahmin ettiğimiz gibi çıkmadı…
Elbette başlayan süreçte CHP içindeki grupların delege seçimlerine yönelik çalışmaları var.
Elbette parti içindeki gruplar başlayan süreç içinde kongreye yönelik çalışmalarını mahallelerde sürdürmeye başladı.
Ve elbette, Belediye başkanları bu sürece dahil oluyorlar.
Ancak…
Yukarıda da söylediğimiz gibi bu kongre süreci, CHP’deki geçmiş kongre süreçlerinden, alışılagelmişin dışında çok farklı işliyor.
çalışmalar sessiz sedasız yürüyor.
Gruplar arasında, en azından bugün için suçlama yok, itham yok, eleştiri yok.
Belediye başkanları birbirine laf sokmuyor, yöneticiler alenen birilerini suçlamıyor.

Kısacası…
CHP’de başlayan bu kongre süreci, önceki kongre süreçlerine hiç benzemiyor.
Bunun en büyük nedeni, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet” yürüyüşü olsa gerek.
Muhtemelen…
CHP içindeki her kişi ve grup “Genel başkanınız 40 derece sıcağın altında yürür ve adalet ararken, siz kongre derdine m düştünüz?” denileceği düşüncesiyle, önceki kongre süreçlerindeki alışkanlıklarını sürdüremiyor.
Anlayacağınız…
Kılıçdaroğlu’nun başlattığı yürüyüş hiçbir işe yaramasa dahi(Ki biz böyle düşünmüyoruz) en azından partisindeki kongre süreci çalışmalarını makul ve seviyeli hale getirdi.
Yürüyüşün mitingle sonuçlanmasından sonra ne olur, kongre süreci eski alışkanlıkların yeniden ortaya çıkmasına neden olur mu bilemeyiz ama…
En azından bu gün için CHP’deki kongre süreci, olması gerektiği gibi ilerliyor sanki…


.....


Bizim insanımız
insan mı acaba?


Tamam, Suriyelileri sevmiyoruz…
Tamam, bu ülke vatandaşlarına tanınmayan imkânların onlara tanınmasına ifrit oluyoruz…
ülkelerini savunmak yerine bizim ülkemize kaçmış olmalarına bir anlam yükleyemiyoruz. Buna da tamam.
Dahası…
ülkeleri bir savaşın içindeyken, onların bizim ülkemizde keyif içinde olmalarını da hazmedemiyoruz…
Sığındıkları ülkemizde biraz mütevazi olmaları gerekirken, bu ülkenin sahibiymiş gibi çıkıntılıklar yapmalarına da kıl oluyoruz.
Nefes alır gibi çocuk yapmaları, bombalar atılırken, ülkeden kaçarken ve ülkemize sığınırken dahi bu işe ara vermemiş olmaları da deli ediyor bizi belki…
Fakat…
Tüm bu hissettiklerimiz bize, karşımızdakinin “insan” olduğunu asla unutturmamalı…
Kızsak da, ifrit olsak da, neticede onların da insan olduğunu aklımızdan çıkartmamamız gerekiyor.
Zira…
özellikle ülkemizde bulunan Suriyeliler ile ilgili olarak hissettiklerimiz, son derece vahim olayları tetikliyor.
Tıpkı önceki gün Sakarya’da yaşanan korkunç olayda olduğu gibi…
Tavuk şirketinde çalışan iki kişi, aynı yerde çalışan Sureyeli bir vatandaşla kavga ediyor.
Kavga eden iki kişi, kavga ettiği Suriyeli işteyken evine gidiyor. Zorla içeriye giriyor.
Kavga ettikleri adamın 9 aylık hamile eşi ile 10 aylık çocuğunu kaçırıyor.
9 aylık Suriyeli ve hamile kadına defalarca tecavüz ediyor iki vicdansız.
Sonra da başını taşla ezerek, vahşice öldürüyor.
Bu da yetmiyor!
Ardından…
10 aylık çocuğu da boğarak öldürüyorlar.
Böyle vahşet olur mu?
Nasıl bir gözü dönmüşlüktür bu?
Hangi insan böylesine bir davranışı hak eder?
Yukarıda da söyledik.
Bu vahim olayları tetikleyen aslında, ülkemizde bulunan Suriyeliler ve yabancılara karşı oluşan olumsuz hislerimiz…
İyi de…
İnsan gibi görmediğimiz o insanlara, bu tür vahşice davranış içinde bulunan bizim insanımız acaba insan mı?
Biraz da bunu mu sorgulasak?


.....


Anlayamadık…


Eskişehirspor’un kongresi ile ilgili süreçte, AK parti il başkanı Dündar ünlü’nün açıklamaları umut vericiydi…
Kulübün sahipsiz olmadığı vurgusu, hükümet olarak seçilecek her adaya destek verileceği saptaması ve “kongrede bir aday çıkacak” açıklaması umut oldu.
üstelik…
Bu sözleri, Eskişehirspor tesislerine gelerek, tesisler önünde bekleyen taraftara yapması önemliydi.
Kongreye bizzat katılacağını söylemesi, daha da önemliydi.
Ancak…
Ertesi gün yapılan Eskişehirspor kongresinde aday çıkmadı.
Aday çıkmadığı gibi 20 saat önce umut dolu konuşmayı yapan Dündar ünlü kongreye katılmadı.
Kongrede aday çıkmamış olabilir…
Fakat…
Dündar ünlü’nün şartlar ne olursa olsun “Geleceğim” dediği kongreye gelmesi gerekiyordu.
Bildiği ve duyduğu ne varsa açık açık anlatması gerekiyordu…
Keşke kongreye gelseydi…


.....


Biraz da gülmek lazım


Romantik davranışları, dillere düşmüş aşklarıyla geçmişte ilişkilerinden epey söz ettirmiş nine ile dede, bir gün oturup eski günlerini yad eder. Sohbetin sonralarında iyice coşan nine, sırf nostalji olsun diye:
- Hadi yine o eski günlerde olduğu gibi sinemanın önünde buluşup, felekten bir gün çalalım! Var mısın efendi?!!
öneriden etkilenen dede:
- Tamam hanım!!! der ve ertesi gün anlaştıkları gibi dede önceden sinemanın önüne gider ve başlar beklemeye… Ancak nine gözükmez. Beklemekten bir süre sonra sıkılan dede, sinirli bir şekilde söylenerek eve gelir. Bakar, hanım evde oturmuş ağlıyor.
- Ya hanım!! Seni o kadar bekledim, niye gelmedin!
İki gözü iki çeşme nine, hıçkıra hıçkıra:
- Annem izin vermediiiii!

Önceki ve Sonraki Yazılar
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi