4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

YÜZ VERİRSEN ASTAR İSTER

Türkiye AKP iktidarında, ilginç olduğu kadar dikkat çeken gelişmelere tanık oluyor. Özellikle de Abdullah ÖCALAN' la ilgili gelişmeler, pes dedirtecek niteliktedir. Ceza evinde yatmasına rağmen, PKK ' yı yönetiyor. Hatta devlete adeta rest çekiyor. Kalan cezamı evde çekersem, tüm sorunu çözerim iddiasında da bulunuyor.
Ayrıca Abdullah ÖCALAN' la yapılan görüşmelerin, cezasının bundan sonraki kısmını "ev hapsinde" sürdürme ısrarı dolayısıyla, kilitlendiği söyleniyor. Uzlaşma sağlanamadığı takdirde, Mart ayında devreden çıkmayı planlıyor. Gerekçe olarak da cezaevindeki fiziksel koşullarının yetersizliğine dikkat çekerek, "sağlık koşullarına" işaret ediyor. Nefes alıp vermekte zorlandığını, sağlık kontrollerinin yeterince yapılmadığını ve rutubetten kaynaklı olarak ciddi vücut ağrıları çektiğini gerekçe gösteriyor.
İşin ilginç yanı, Ekim ayında avukatları ile yaptığı görüşmede, "Çözüm için adım atılmazsa, 31 Ekim'de devreden çıkacağım" açıklaması üzerine, Ekim ayının son haftasında görüşmeler tekrar başlaması ve İmralı'ya giden bir heyetin, Öcalan'a devrede kalması yönünde mesajlar verilmesi, eylemsizlik süreci, Haziran'a kadar uzatıldığı halde, geçen hafta sürenin, Mart ayına çekilmesiydi.
Abdullah Öcalan, cezasını devletin belirleyeceği "güvenlikli bir yerde" çekmesi durumunda, PKK'nın ilk aşamada "kalıcı ateşkes" ilan edeceğini, ancak bu aşamadan sonra "silahların bırakılmasına yönelik görüşmelere" başlanabileceğini söylemiş. Geçen hafta avukatlarıyla yaptığı görüşmede ise "Bazı güven verici pratik adımlar atılmazsa," PKK'nın ateşkesi bitireceğini açıkladığı, Mart ayında "devreden çıkacağını" da söylemiş.
Bu tablo karşısında, söylenecek çok söz var. Ancak bütün bu tablonun tek bir sorumlusu var o da AKP iktidarıdır. Çünkü AKP iktidara geldiğinde, Abdullah Öcalan' a, "SAYIN" demek suçtu. Bugün ise adeta etnik kahraman olurken, geçmişte 7 düvele kafa tutan Türkiye Cumhuriyetini, tehdit etme cüretini kendisinde buldu.
Hülasa "Abdullah Öcalan, PKK örgütünü İmralı'dan yönetiyor" sözünü artık kimse yadırgamıyor. Hatta AİHM' de devam eden davalarından ötürü, Öcalan'ın avukatlarıyla görüşmesine kısıtlama getiremeyen AKP iktidarı, İmralı'nın koşullarını iyileştirmek için, her türlü adımı attı ama terörist başı, hala fiziksel koşullarının, yetersizliğinden bahsediyor.
Ayrıca AKP iktidarı, önce 'bana psikolojik baskı yapıyorlar' dediği Özel Harekâtçı gardiyan polisler İmralı'dan çekti. Yerlerine, infaz koruma memurları yerleştirildi. Ardından yalnız kalmasın diye İmralı'ya mahkûmlar gönderdi. Cezaevi koşulları iyileştirildi. TSK' nın, Özel Kuvvetler Timi (Bordo Bereliler) de, yaklaşık iki ay önce adadan çekildi.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, terör örgütlerine, özellikle de cezaevinde olan örgüt başına, bu kadar taviz verilmez ama AKP iktidarının, verdiği tavizler yüzünden, PKK örgütünün, ilk şartı, İmralı'daki terörist başına ve PKK'ya af çıkarılması olmuştur. Bu nedenle Abdullah Öcalan' da dahil, teröristlere, geniş kapsamlı bir af yasası çıkması beklenmektedirler. Bu tavizler devan ederse, çıkarılan affın kapsamı genişletilecek, dağdan inecek olan örgüt mensuplarının siyasal haklardan yararlanmaları gündeme getirilecek ve teröristlere, hatta Abdullah Öcalan' a, TBMM yolu açılacaktır.
Şu bir gerçek ki Abdullah Öcalan ve taraftarlarının hedefi, " ÜNİTER DEVLET"ve " ULUS DEVLET", kavramlarının, geçersizliği üzerindeki tartışmaları yoğunlaştırmak, etnik kimlikler üzerine tahriklere, tartışmalara ve hatta çatışmalara zemin hazırlamaktır. Seçim barajının düşürülmesi, anadille eğitim gibi çağrılarına, hız ve önem kazandırmak. Daha da ileri gidilerek, Türkiye topraklarını da kapsayan yeni devlet haritaları uluslararası görüşmelerde masalara getirilerek, halkımızı kandırmaya yönelik, yeni bir manipülasyon süreci başlatılacaktır.
Oysa Türkiye, terörün kaynağını kurutmak zorundadır. Kaynaklarda bellidir. Terörün kaynağında, Irak`ın kuzeyindeki komuta ve lojistik merkezleri, eğitim tesisleri ve Avrupa`da esas olarak yoğunlaşmış finans kaynaklarıdır. Açılım veya ne olduğu anlaşılmayan, kendi vatandaşımızın bile anlayamadığı kavramlarla, terör örgütünü yok etmenin veya etkisiz hale getirmenin imkânı yoktur. Taviz verdiği müddetçe, terör örgütü daha çok taviz isteyecektir.
Dış ve iç şer odakları ve PKK tarafından, Türkiye, hızla "KAOSA" ve KARDEŞ KAVGASI" na sürüklenmek isteniyor. Ayrıca İzlenen tahrik siyaseti sonucu, "TOPLUMSAL DOKU" bozulacak, "TÜRK MİLLETİ" kavramı çökertilecek, etnik kavramları, AB sürecinin de etkisi ile belirginleşmeye ve emsal bularak, hak talep etmeye başlanılacaktır. O nedenle de Türk Milletin, bekasına yönelen saldırılardan korumak, her insanımız için, vazgeçilmez bir milli görev olmuştur. Bu oyunun bozulması için de yüreğinde vatan sevgisi olan, her bireyin, şuurla ve dikkatle hareket etmesi, tarihi bir sorumluluk haline gelmiştir. Çünkü BAŞKA BİR TÜRKİYE YOKTUR.

Önceki ve Sonraki Yazılar
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi