
Vedat Alp
Zannedersiniz ki seçimlere ‘’bağımsız aday’’ olarak girdi
Eskişehir Haber Ajansı’ndan gazeteci arkadaşımız Ayşe K. Uçak soruyor, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç yanıtlıyor.
Diyor ki;
‘’…Ben merkezde hiçbir yatırım yapmadım. Tüm yatırımlarımı mahallelere yönelttim.’’
‘’…Benim bileğimi bükemiyorlar. İnsanların arasına girdiğimde paylaşılamıyorum. Bunlar acemi… Ne yaptıklarını da bilmiyorlar. Diğerleri de bunu yaptı. Yedikleri şamarlar ortada. Her seçimde benim oyum artıyor.’’
Şu ifadelere bir bakın…
Sürekli ‘’ben’’, ‘’ben’’, ‘’ben’’…
Diğer söylemleri de farklı değil…
‘’Ben’’ diyor da başka bir şey demiyor.
İnsanın da ‘’sen neymişsin be abi’’ diyesi geliyor.
Önce DSP’nin daha sonra da CHP’nin adayı olarak seçimlere katıldı.
Ahmet Ataç’ın söylemlerine bakılırsa zannedersiniz ki, ‘’bağımsız aday’’ olarak seçim kazandı.
Adayı olduğu partilerin hiçbir katkısı yok(!)
Seçimlere Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olarak giren Yılmaz Büyükerşen’in (oysa seçimlerde aday olmasını sağlayan bile o) de Ahmet Ataç’a hiç katkısı yok(!)
Varsa yoksa kendisi…
Gerçekler elbette ki onun söylediği gibi değil…
Seçim sonuçlarında etkili olan çok sayıda faktör var.
En önemlisi de elbette ki parti…
Ahmet Ataç, partilerin aday olarak değil de ‘’bağımsız aday’’ olarak girseydi seçimlere bakalım ne olacaktı?
Onun deyimi ile ‘’şamarı yiyen’’ kim olacaktı?
O rakiplerine, kendisini eleştirenlere söylüyor bunları… Ama bilerek veya bilmeyerek kendisini aday gösteren partilere, seçimi kazanması için geceli gündüzlü çalışan partililere büyük haksızlık ediyor.
Hele şu ‘’insanların arasına girdiğimde paylaşılamıyorum’’ söylemi yok mu?
İnsan söyleyecek söz bulmakta zorlanıyor.
Gerçekten öyle bile olsa söylemez insan…
Ama Ahmet Ataç rahatlıkla söylüyor… Üstelik de dost sohbetlerinde falan değil, gazeteci ile yaptığı bir söyleşi de söylüyor.
Her insan da ego olur da bu kadarı da çok fazla…
Bugün Tepebaşı Belediyesi tam anlamıyla borç batağında…
Kendisi de itirafa ediyor.
Emekli olan personelin kıdem tazminatları ödenemiyor. Çalışanların maaşları gecikmeli ve eksik olarak ödeniyor.
Ahmet Ataç bunu 5 yıllık Tacettin Sarıoğlu dönemine bağlıyor.
‘’…2009 yılında göreve geldiğimde belediyenin bütçesi 56 milyon TL’ydi, borcu ise 51 milyon TL. Bugünün rakamıyla bu, yaklaşık 30 milyon dolara denk geliyor. O borcu ben devraldım ve hiçbir şekilde şikayet etmedim. Bu borç bugünlere kadar yansıdı.’’
Bugün oluşan ‘’borç batağının sorumlusu Tacettin Sarıoğlu’’ imiş…
Hani ‘’şaka gibi bir şey’’ denir ya… Bu söylem tam da öyle…
Söylediklerine kendisi inanıyor mu bilemeyiz…
Ama bu hesaba kimse inanmaz…
Yüzüne karşı bir şey demezler de arkasını dönünce kahkahalarla gülerler.
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, belediyeyi borçsuz devralmadı ki…
Onun başkan olduğunda da belediyenin borcu vardı.
Odunpazarı Belediyesi’nde ‘’borç batağı’’ falan söz konusu değil…
Bütçesi sürekli artı veriyor.
Maaşlar gününde ve eksiksiz ödeniyor.
Tepebaşı Belediyesi’nde ise tahmini bütçe bile tutturulamıyor. Bütçe sürekli açık veriyor.
Bütçe açıklarının sorumlusu da Tacettin Sarıoğlu olamaz ya…
Sürekli açık veren bir bütçe ile borç ödenebilir mi?
Elbette ki ödenemez… Tepebaşı Belediyesi de ödeyemiyor işte… Borç katlandıkça katlanıyor.
Neyse…
Dün de söyledik, Ahmet Ataç’ın söyledikleri ile ilgili olarak söylenecek daha çok şey var.
Ama sözü daha fazla uzatmaya gerek yok.
Kendilerinin eleştirinin ‘’E’’ sine bile tahammülleri yok… Baya kızmışlardır, daha fazla kızdırmayalım…