NEYİ PAYLAŞAMIYORUZ?
Hakemlerle suyunu paylaşan oyuncular da bizim… Soyunma odasına zarar vererek çöp kovalarıyla duş alanlarını parçalayan da bizim çocuğumuz. Arada ki farkı ortaya koyan nedir peki?
Amatör futbolumuzda güzelliklerin yanı sıra zaman zaman da hiç kimselere yakışmayacak görüntüler ortaya çıkabiliyor. Burada birilerini kötülemek ya da övmek değil derdimiz… Önceliğimiz her daim güzellikleri ortaya çıkarmak. İsteğimiz ise iyi ve kötünün aynı anda nasıl ve neden birbirine yakın ve teğet geçtiğini göstermek…
Kulüpler tabi ki birçok zorluklar ile sahaya çıkıyor. Ortada büyük emekler var. Bunu inkar etmiyoruz. Fakat idareci demek sadece o takımı sahaya çıkartmak değil! Formayı verdiğiniz oyuncuya biraz da değer yargısını göstermekten geçiyor. Hakemlerle suyunu paylaşan oyuncular da bizim… Soyunma odasına zarar vererek çöp kovalarıyla duş alanlarını parçalayan da bizim çocuğumuz. Arada ki farkı ortaya koyan nedir peki?
Yöneticilik anlayışının yansıması…
Zaten bir yönetici sahada görevini yapan çalışanlarının üzerine yürüyerek tehditler savurabiliyorsa orada sorgulanması gereken sadece kovayı parçalayan çocuk değildir…
Bir de çocuğa tribünden küfüler ederek kırmızı kart görmesine vesile olmak gurur duyulacak olgu hiç değildir… Ortada bir çirkin varsa aslında onun öznesi olanların kendisini sorgulaması gerekmektedir.
Devlet malına zarar veren ve tribüne çıkarak aynı şekilde karşılık veren kim olursa olsun savunacak bir halimiz yok? Fakat sahada ter dökenin genç olduğunu ve tekrarlamadığı sürece hata yapabileceğini göz ardı etmemek gerekir.
Bizlere düşen görüneni değerlendirirken, sebeplerini ıskalamamaktır…
Tıpkı Eskişehirspor örneğinde olduğu gibi… Sıkıntının merkez üssünü düzeltmedikçe güzellikleri çirkinliklere yem etmeye devam ederiz…