İnovasyon Üzerine



Bu hafta köşe yazılarımı inovasyon üzerine oluşturacağım. İnovasyon sözcüğü akademik çevrede veya iş dünyasında sıklıkla kullanılanlardan birisi… Yaklaşık 20 yıldır dünya literatüründe yerini aldı. İçeriğinin anlaşılmasından bigâne bir halde dillere pelesenk oldu. Diğer yandan ekonomiler ve iş dünyası açısından popüler hale gelmesinin dünyanın değişen teknoloji, üretim ve pazar yapıları ile çok yakından ilgisi var. özetle; inovasyon, kolayca söylenmesinin ötesinde bünyesinde anlam ve değer taşıyan bir sözcük…

Küreselleşen dünyada ve sertleşen piyasa koşullarında ekonomik işletmeler için ayakta kalmanın ve büyümeye devam etmenin bilinen iki yolu var. Birincisi, marka olmak; ikincisi ise inovasyon. Kârlılığı ve rekabet üstünlüğünü sürekli kılmak isteyen firmalar için iki seçenek de incelenmeye değer konular.

İnovasyon, Latince kökenli bir sözcük. “Innovare” fiilinden veya “innovatus” sözcüğünden türeyerek Batı dillerine geçmiş. Bugün küresel bir dil özelliğini kazanmış olan İngilizcede “innovation” sözcüğü ve “to innovate” fiili var. İnovasyon, sözlük anlamı olarak “yeni ve farklı bir sonuç” biçiminde veriliyor. Bir fiil olarak algıladığımızda; “yeni ve değişik bir şey yapmak” anlamına da kullanabiliyoruz. Ama teknik kullanımda inovasyonun, bunları aşan bir yönü var. İnovasyon sözcüğü Türkçeye “yenilikçilik, yenilenme, yenilik, yenileşim” olarak çevriliyor.

İnovasyonu, Arman Kırım’ın kolay ifadesi ile “kazandıran yenilikçilik” olarak düşünmek daha doğru olur. Bu noktada biraz uzun ve yeterli içerikte, ayrıntılı bir tanım verebilirim. Günümüzün ağır ve sert rekabet koşullarında işletmelerin ayakta kalabilmek ve büyümeyi sürdürebilmek için; ürünlerini, hizmetlerini, iş yapma modellerini, yapılanmalarını ve sosyal sorumluluk anlayışlarını sürekli olarak değiştirmeleri, yenilemeleri ve farklılık yaratmaları gereklidir. Bu değişim ruhuna ve sürecine inovasyon adı veriliyor.

İnovasyon dediğimizde; zorunlu olarak yeni bir üründen veya hizmetten söz etmiyoruz. İnovasyon, buluş olması gerekmeyen bir yeniliğin kendisinden daha çok, bilginin ekonomik ve sosyal yarara dönüştürülmesi sistemidir. Dolayısıyla inovasyon, bir anlayıştır. Farklılaşma ve değişime bağlı bir ekonomik ve sosyal sistemi ifade eder.

İnovasyon, bilim ve teknolojinin ekonomik ve sosyal yararlar sağlayacak biçimde yenilik yaratıcı üretimi ve kullanımıdır. Bir başka söyleyişle; inovasyon, verimliliği ve kârlılığı artırdığından, yeni piyasalara girilmesini ve mevcut pazarın genişletilmesini sağlayan önemli bir rekabet aracıdır. İnovasyonun felsefi özü, çağdaş ekonomik sistemin sadece ürün ve hizmetleri değil, aynı zamanda ihtiyaçları da yeniden üretmesi üzerine kuruludur.

Günümüzün ağır ve sert rekabet ortamında inovasyonun farkında olmadan ve ondan uzak durmaya çalışarak ayakta kalmak neredeyse mümkün değildir. İster kişi isterse kuruluş olarak çağın rekabet koşullarında kârlılığı ve kalıcı rekabet üstünlüğünü sağlayacak temel motif farklılaşmadır. Rekabet için farklılaşmayı yaratacak olan yeniliklerin özü ise inovasyondur.

Kanımca; inovasyon gücünü elinde tutmak için en önemli araçlardan birisi eğitimdir. Eğitim; kişi ve kuruluş yaşamının vazgeçilmez ve sürekliliğe sahip içsel fonksiyonu olmak zorundadır. Bugün kişinin ve kuruluşun yaşamında eğitim sürekliliği sağlanmak durumundadır.

Kazanan işletmeleri incelediğimizde; bunların piyasaya ya yenilikçi ürünler sunanlar ya da diğerlerinin yaptığından daha ekonomik ve nitelikli olmayı başaranlar olduğunu görüyoruz. Bu nedenle bir işletmenin inovasyon yeteneği, onun piyasadaki ömrünü de belirliyor, büyümesinin sınırlarını da…


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi