Alpu Termik Santrali ve Alım Garantisi


Kömür yakıtlı Eskişehir Alpu Termik Santrali Projesi’ni tartışırken konuya üç boyutta yaklaşmak gerekir. Birincisi; kömürün yakılarak enerji üretilmesi, buna bağlı olarak soğutma ve kül atığı nedeniyle oluşan kaynaklanan çevre kirliliğidir. İkincisi; yakın ve orta vadeli gelecekte çok daha değerli hale gelecek tarım ve hayvancılık toprağının kullanılamaz hale getirilmesidir. Bu iki boyut, söz konusu termik santral ülkenin herhangi bir başka noktasında olsa da bu projeyi tartışmak için yeterli olabilirdi.

Diğer yandan üçüncü bir tartışma argümanı daha var ki, o da Eskişehir Havzası’nın sahip olduğu su sistemidir. Bilimsel (jeolojik, arkeolojik ve paleontolojik) araştırmalar Eskişehir’in çok eski zamanlarda bir iç deniz olduğunu gösteriyor. Artık var olmayan bu tarihsel varlık, Eskişehir’e bir su sistemi miras bıraktı. Havzada yer alan Sakarya Nehri, Porsuk çayı ve bunların kolları, 2-50 metre arasında yer alan emin suyu ile termal suyun da nedeni olan derin su ile Türkmen Dağları’ndaki kaynakların tümü birbirine bağlantılı bir büyük sistem oluşturur. Gene bilimsel araştırmalar bu su kaynaklarının tümünün –bir bileşik kaplar düzeneği oluşturacak biçimde– birbirileri ile bağlantılı olduğunu göstermektedir. Bunlardan en az birinde oluşacak kimyasal kirlik diğerlerine de doğrudan yayılmaktadır. Termik santralin atık olarak üreteceği külün bu büyük su sistemini kimyasal olarak kirleteceği ortadadır. Bu nedenle söz konusu termik santral, Eskişehir Havzası’nda mevcut canlı yaşamı (flora ve fauna) için çok ciddi tehlikedir. Bu durum, Eskişehir’in özel su şartlarından kaynaklanmaktadır. Bu söylediklerimin ne anlama geldiğini kavramak için Muğla'nın Yatağan ilçesinde, termik santral atıklarından kül dağının kıyısında oluşan ve kimyasal kirlilikle turkuaz renge dönen, zehirli gölü görebilirsiniz. Bu konuda yaygın medyada veya Muğla / Yatağan yerel basınında yer alan haberleri izlemek dahi yeterli olabilir. Alpu Santrali’nin külü ister açıkta ister lületaşı ocaklarına gömülerek depolansın, havzanın su sistemine etkisi aynı olacaktır. (Eskişehir’in su sisteminin özellikleri Eskişehir Ticaret Odası (ETO) Yayınları arasında yer alan “Eskişehir’in Şifalı Sıcak Su Zenginliği” isimli kitabımda yer almaktadır. Kitabın baskısı olup olmadığını bilmemekle birlikte kitabın elektronik kopyası ETO’dan temin edilebilir.)

Pek çok kişi Eskişehir Alpu Termik Santrali Projesi de dâhil olmak üzere bir anda kömür yakıtlı elektrik santrallerine olan ilginin artışını merak ediyor. örneğin Alpu bölgesindeki kömür yatakları uzunca bir süredir bilinmesine rağmen bu kömürün yakılarak enerji üretilmesi konusu nasıl oldu da gündem haline geldi? öyle anlaşılıyor ki; bu proje (ve benzerleri), geçmişte yapılan yanlış enerji üretimi tercihlerinin bir başka yanlış ile düzeltilmeye çalışılmasından kaynaklanıyor.

Kömüre dönmek için üretilen gerekçe şöyledir: “ülke çapındaki santrallerin büyük bölümü, kaynağı yerli olmayan doğalgaz santralleridir. Bunlar hızlı devreye girme özelliğine sahip santrallerdir. Akarsulardan yararlanarak ve yağış durumuna bağlı olarak enerji üreten HES’ler ise olan en üst seviyede kullanılmaktadır. Rüzgâr kapasitesinin payı giderek artarken ithal kömürle enerji üretimi yüzde 10 düzeyindedir. Linyit üretiminin ithal kömüre göre daha düşüktür. Mevcut elektrik enerjisi sistemi bileşenleri emre amadelik açısından (Kasım 2017 sonu itibariyle) yaklaşık doğal gaz (yüzde 28), barajlı HES (yüzde 24), linyit ve taş kömürü (yüzde 12), ithal kömür (yüzde 10), akarsu-kanal HES (yüzde 9), rüzgâr (yüzde 8) ve diğer (yüzde 9) gibi kapasitelerle farklılıklar göstermektedir. Rüzgâr ve akarsu-kanal tipi HES için üretilen enerji ve emre amadelik oranların değiştirilmesi, kaynaktaki akışa ve yağışa bağlıdır. Taban yükü karşılayan doğal gaz, barajlı HES, linyit ve ithal kömür santralleri ise kaynağın maliyetine göre devreye girebilmektedir.” Sonuçta oluşturulan gerekçe, başta ithal kömür ve doğal gazın dışa bağlı olması, yurt dışından doğal gaz kaynağını sağlamada artan riskler ve iklim değişikliklerinin su rejimini olumsuz etkilemesi nedeniyle taban yükün karşılanamaması ihtimali üzerine kurgulanmaktadır. Geçmişte ithal kaynak üzerine inşa edilmiş yanlışlarla dolu elektrik enerjisi üretim sisteminin kurtuluşu, tekrar çevre sorunları yaratan kömür yakıtına dönme yanlışı ile sağlanmak istenmektedir. Dünyanın terk etme gayretinde olduğu (örneğin ABD’de büyük kamuoyu tepkilerine neden olan) kömür yakıtlı termik santraller Türkiye’de çözüm olarak gündeme gelmektedir.

Termik santral gündemi ile ilgili olarak kısaca satın alım garantisi konusuna da değinmek istiyorum. Yeni termik santraller, ihaleyi alan ve tesisi işleten şirkete elektrik satın alım garantisi verilerek yapılacak. Bakanlar kurulu tarafından yerli kaynaklardan elektrik üretiminin desteklenmesi amacı ile yakın geçmişte “Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi (TETAŞ) Tarafından Yerli Kömür Yakıtlı üretim Santrallerini İşleten özel Şirketlerden Elektrik Enerjisi Teminine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Karar”da değişiklik gerçekleştirildi. TETAŞ, yerli kömür ile üretilen elektriğe kilovatsaat başına 0,20135 TL (yaklaşık 20 kuruş) ödeme yapacak. Fiyatlar üçer aylık dilimler ile enflasyon oranında artırılacak. Elektrik üretiminde yerli kaynakların desteklenmesi sürecinde yerli kömür için geçtiğimiz yıl başlatılan alım garantisi uygulamasının 2024 yılı sonuna kadar devam ettirilecek. 2018 yılında kilovatsaat başına alım ücreti 0,20135 TL olacak. Mevcut karara göre fiyat her üç ayda bir enflasyon değeri kadar yükseltilerek bu durum 2024 yılı sonuna kadar devam ettirilecek.

Bu konuda önceki günlerde TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası açıklamasından da yararlanarak şunları yazmıştım: “Yıllık 7 milyar kWh elektrik üretilmesinin öngörüldüğü belirtilmişti. Değişik uzman kaynaklar, Türkiye’de bu tür santral için birim enerji alım garantisinin 5-6 ABD senti dolayında olacağını ifade ediyor. Eğer alım garantisi süresi çayırhan örneğinde olduğu gibi 15 yıl olarak belirlenirse bu süre içinde santralı kurup işletecek şirkete 5,25 – 6,30 milyar ABD doları mertebesinde bir ödeme yapılacaktır. Diğer yandan Elektrik üretim A. Ş.’nin (EüAŞ) geliştirdiği ön yatırım projesine ve santralın çED raporuna göre projenin tahmini bedeli 1,8 milyar ABD dolarıdır. Bu hesaba göre ihaleyi alan şirket yatırımını 4 – 5 yıl içinde geri alacaktır. Konunun özeti; yatırımın geri dönüşünün en çok 5 yıl olacağı bir projeye 15 yıl boyunca alım garantisi fiyatı ödeneceğidir.”

Ekonomi ve yatırım konularına ilgi duyanlar bu tür tesislerin neden satın alma garantisi ile yaptırıldığını merak edebilirler. Bu durumun özü, ülkemizde uzun yıllarda çözülemeyen yetersiz tasarruf birikimi, kamunun plansız harcama politikaları ve yanlış dış politika tercihleri nedeniyledir. Bu sorunlar kaynaktan çözülemediği takdirde Eskişehir Alpu Termik Santrali gibi tehlikeler içeren, riskli projelerle karşılaşmamız son derece olağandır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi