Seçime daha dört yıl var ama tartıştığımız şu konuya bak!
Şimdiden Büyükşehir Belediye Başkan Adayı kim olacak, onu konuşuyoruz.
Daha Büyükerşen 'son dönemim' diye bir açıklama yapmadı ki!
Üstüne üstlük kesin bırakacağı yönünde tek bir sinyal bile vermedi.
Ayrıca, Hoca'nın 4 yıl sonra da yeniden seçime girmemesi için de bir neden yok!
+++
Fakat Hoca'nın ilerleyen yaşı nedeniyle artık dinlenmeye çekileceği yönünde beklentileri olanlar var.
İşte bu yüzden bu beklentilerin boşa çıkmaması için gayret gösterenler, şimdiden işe koyulmuş durumda.
Şehirdeki fısıltı gazetesi 4 yıl sonrasının falına bakmaya başladı yani.
Daha doğrusu o fala bazıları kendi beklentilerini yazmaya başladı.
Durum böyle olunca da arka planda büyükşehir adaylığı için isimler fısıldanır oldu!
+++
Elbette pek çok kişi kendisine yakın olan kişinin ardında kapağı büyükşehire atmanın gayreti içerisinde.
Sırf bu yüzden de bahsettiğimiz fısıltı gazetesini devreye sokmaktan geri kalmıyorlar.
Çünkü onlara göre;
Ortada 4 yıl sonra gelecek bir tren varsa, o trene kendileri binmeli.
Hak eden, halkın istediği, siyasi gereklilikler falan hikâye!
Hiç birisini görmüyorlar bile!
Tek düşünce var;
"Benim adamım başkan adayı olsun, bizde büyükşehire geçelim!
Hatta bunun için Büyükerşen kendi yerine şunu istiyor, bunu hazırlıyor gibi söylentiler bile çıkaralım. Toplum üzerinde baskı yaratalım ve istediğimize ulaşalım!"
+++
Kimse böylesine bir mantığın bu kentte yaşamadığını inkar etmesin!
Var böyle düşünenler.
Ve bu düşünceleri için şimdiden acele edenler.
Fısır fısır bu işleri konuşmaya başlayıp şimdiden yer yapmaya çalışanlar.
İşte Ataç'ın 'Hoca yoksa ben adayım' sözü de böylesine bir atmosferde ortaya çıktı.
Herkes 4 yıl sonrası için kendisine yer ayarlarken, Ataç bu adaylığın kendi hakkı olduğunu anlatamaya çalıştı.
Ataç bu sözleri söylediği günlerde buradan bir yazı yazmıştık hatırlansanız;
Ataç'ın açıklamalarının kişisel bir istek, bir ego ya da farklı bir beklenti içermediğini anlattık.
Ataç'ın söylediklerinin malumun ilanından başka bir şey olmadığını söyledik.
Çünkü Eskişehirlilerdeki genel kanı zaten Büyükerşen'den sonra nöbeti Ataç'ın alacağı yönünde çoktan ortaya çıktı bile!
Yani, Ataç sadece toplumun beklentilerini dillendirme cesaretini gösterdi.
Halkın Büyükerşen'den sonra görevde görmek istediği kişinin kendisi olduğunu mahcubiyet sınırlarını aşmadan söylemeye çalıştı.
Aslında iyi bir cesaret örneğiydi.
Çünkü başta da yazdığımız boyutta başlatılan çalışmalar içerisinde böylesine bir çıkışı kimse beklemiyordu.
Ki, o açıklama şimdiden gelecek planları yapanların uykularını kaçırmaya yetti.
+++
O yüzden bir Ataç-Büyükerşen kavgasının yaratılması pek çok kişinin ekmeğine yağ sürebilirdi.
Böylesine bir kavga olmasa bile varmış gibi gösterilmesi bile yetecekti.
O yüzden Ataç ile Büyükerşen arasında bir gerginlik psikolojini toplumun üzerine yaymaktan bir şey çıkmazdı.
Bugünlerde yapılan, topluma alttan alta verilmek istenen mesajda bu değil mi?
İşte Ataç tüm bunlara karşı çıkıyor.
Vatandaşı da bu konuda uyarıyor.
Yaratılmak istenen bu toplum psikolojisinin asla doğru olmayacağını anlatıyor.
Ve Ataç tüm bu tartışmalara da noktayı koyuyor;
"Birileri Hoca ile aramı açma gayretinde.
Ama o gayret boşa çıkacak.
Çünkü öyle bir şey asla olmayacak!" diyor.
Kısaca;
4 yıl sonrası için hayal kuranların o hayallerini bir kez daha yıkmayı başarıyor...