Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Başın sağolsun Türkiyem

Merhaba sevgili okurlar, bundan böyle ben de İstikbal ailesinin bir üyesi olarak yazılarımı sizlerle buluşturacağım. Güzel bir günden merhaba demek ve size iyi dileklerimi iletmek isterdim ama maalesef ülke olarak günlerdir karanlıktayız. Günümüz aydın olmuyor, kalplerimiz kara, umutlarımız yarım, korku, endişe ve heyecan içinde ekran başında televizyonlarımıza kitlenmiş durumdayız. Tüm Türkiye olarak adeta yıkıldık. Sağ olsak da, nefes alsak da evlerimizde, milletçe o yıkılan binalar gibi biz de çöktük adeta 6 Şubat’tan beri.


Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilimizde şiddetli bir şekilde hissedilen 7,7'lik ve 7.6’lık iki depremde binlerce kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralı kurtarıldı ve daha yüzlerce olduğunu tahmin ettiğimiz vatandaşlarımız da göçük altında kurtarılmayı bekliyor. 12 günü geride bıraktık.


Ben öncelikle buradan bu büyük depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Göçük altında kalanların da sağ salim bir an önce kurtarılmasını temenni ediyorum. Allah yardımcıları olsun inşallah. Yakınlarını kaybedenlere de Rabbim sabırlar versin.


Hayat bu kadar işte, varla yok arası bir dünya. Sanki bir göz açıp kapama süresi. Bir şeyleri hayal ederek, planlar yaparak uykuya dalmak, sonra da korkunç bir sesle, ne olduğunu dahi anlayamadan hayallere veda ederek uyanmak. Çok üzgünüm çok… Binlerce bina yıkıldı, on ilimiz yerle bir oldu sanki. Bu yaşananlar kıyamet, bu televizyonda gördüklerimiz sadece bize gösterilen kısmı. Deprem bölgesine giden herkes oraların hayalet şehre döndüğünü ve durumun çok vahim olduğunu söylüyorlar.


Yazıklar olsun bu çürük binaları yapanlara da, izin verenlere de, göz yumanlara da… Allahınızdan bulun inşallah. Kaç kişi öldü, kaç kişi yakınlarını kaybetti… Yuvam dedikleri evleri kaç kişiye mezar oldu. Acımız büyük, tarifi yok, içimiz yangın yeri. Söz bitti!..


Ülke olarak tek yürek olduk, zaten olması gereken de buydu. Çünkü hepimiz insanız, bu korkunç olay hepimizin bir gün başına gelebilir, hepimiz yardıma muhtaç olabiliriz, Allah korusun bir gün biz de enkaz altında kurtarılmayı bekleyebiliriz. İnsanlar belki elimden bir şey gelir, bir faydam dokunur, bir işin ucundan tutabilirim belki ben de diye ilk günden itibaren bölgelere akın ettiler. Hava şartları olumsuz, trafik yoğun… Ama biz millet olarak iyi yürekli ve merhametli insanlarız, gerektiğinde birlik olmasını biliriz.


Hiç tereddüt etmeden deprem bölgesine giden, orada adeta canını dişine takan, yeri gelip tırnaklarıyla kazıyan, bir can bile kurtarabilmek, bir ses duyabilmek için olumsuz hava şartlarına rağmen canla başla çalışan görevli yada gönüllü olan herkesten Allah bin kere razı olsun. Rabbim size güç kuvvet versin. Saatler ilerliyor, zaman azalıyor ama dilerimki daha çok canımız kurtulur. Tek duam bu. Allahım sen yardım et. Burada bizim de gözümüzdeki yaş hiç dinmiyor, kalbimiz depremzedelerle…

Bir depremlik, bir virüslük, bir nükleer savaşlık hayatlarımız var aslında. Depremde de, pandemide de görüyoruz bunu, bakın işte büyük bir insanlık sınavı veriyoruz. Ne için çırpınıp çabalıyoruz yaşarken? Baksanıza işte herşey ne kadar da boş. Bir varsın, bir yoksun… Dünyanın eşyasını alıyorsun evine, son teknolojik aletler, bir koca gardrop dolusu marka kıyafetler, sonra bir deprem oluyor şanslıysan ve eğer kaçabiliyorsan can havliyle bina yıkılmasın diye kaçarken bir bakıyorsun ayakların bile çıplak. Hani nerde o marka kıyafetler, o modern eşyalar? Ne kadar değersizmiş aslında her şey değil mi? Can’dan başka pek bir şeyin önemi yokmuş. Nasıl da duyarsızca yaşıyor ve nasılda hiç ölmeyecekmiş gibi hesaplar içine giriyormuşuz. Ne çok gönül yıkıyor, sevdiklerimizi kırıyor, ne çok kul hakkına giriyor, ne çok insanlara zulmediyor ve ne çok kibirden kuleler inşa ediyormuşuz. Oysa bir deprem hepsini yıkıp geçiyormuş, geriye insanlığın, yardımların, sevapların, günahların, anıların, belki enkaz altından çıkan bir kaç yırtık fotoğrafın kalıyormuş.


Bu bize ders olsun. Bari bu yaşananları unutmayalım. Bu felaketin, bu büyük yıkımın yaralarını kolay saramayacağız, belki bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak, çünkü psikolojimiz bozuk, hepimiz kaygı ve korku içindeyiz. Ama dilerim ki bir daha böyle büyük felaketler yaşayıp, bu kadar canımızı kaybedip, kurtarma çalışmalarında da ilk günler bu kadar aciz ve geç kalmayız. Bu büyük acıyı ele ele verip hep birlikte atlatmak dileğiyle, başımız sağ olsun!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Seda Kağıtcı Arşivi