Bu Kentin Yazarları Festivali

Pek çok başka niteliğin yanında bir kent için genelde sanat ve özelde edebiyat önemlidir. Bir kent kendini iyi sayılabilecek özelliklerle tanıtmak istiyorsa, sahip oldukları arasında edebiyat alanındaki üstünlükleri de olmalı. Kendimi tekrar edebiyat dünyasına yoğunlaşmaya teşvik ederken aklıma şöyle bir soru takıldı: “Edebiyat uzmanları tarafından kendi türünün en iyisi kabul edilen romanlar hangileridir?” Bu soruyu romanla ilgili sormamın nedeni, muhtemelen romanı edebiyatın zirve noktası olarak kabul etmem olmalı. Sözün kısası; “En İyiler” konusunda uzmanlar tarafından hazırlanmış birkaç liste üzerinde çalıştım.


 


Dikkatimi ilk çeken isimlerin başında James Joyce (1882-1941) yer aldı. “Ulysses” ve “Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi” isimli romanları neredeyse tüm listelerde yer alıyordu. Gene İrlandalı romancılar olan Samuel Beckett ve Iris Murdoch da listelerde yer almaktalar. Oscar Wilde ve Güliver’in yaratıcısı Jonathan Swift’i  de listelenmiş İrlandalı romancılar arasında görmek mümkün… özellikle Dublin…


 


Eski bir haber olsa da hâlâ anlamlı: “2010 Temmuz ayında Edinburg, Melbourne ve Iowa City'nin ardından, UNESCO'nun seçtiği 4'üncü edebiyat kenti Dublin oldu. İrlanda Kültür, Turizm ve Spor Bakanı Mary Hanafin, UNESCO tarafından edebiyat kenti seçilme başarısını elde eden 4 kentten biri olmanın, … Dublin'deki kültür turizmine canlılık getireceğini söyledi.


 


James Joyce, Oscar Wilde, William Butler Yeats, George Bernard Shaw, Samuel Beckett ve Seamus Heaney gibi dünyaca ünlü edebiyatçıların doğup büyüdüğü İrlanda'daki yazar müzeleri ve edebiyat festivalleri, denizaşırı ülkelerden de yoğun ilgi görüyor. Dublin'in UNESCO tarafından edebiyat kenti seçilmesinin, edebiyat etkinliklerinin sayısını ve İrlanda'nın bu alandaki şöhretini daha da artıracağına inanılıyor.


 


Daha önce de yazmıştım. Bir kentin her geçen gün daha fazla tüketim mekânları toplamına dönüşmesi, o yerleşimi bilinmeyen bir açmaza sürükleyen bir sarhoşluk gibidir. Ancak acı sona ulaşıldığında geri dönülmezliğin farkına varılır. Bir kent önce üretim mekânları, insanları ve örgütleri toplamı olmalıdır. üretim anlayışı sanayiden sanata, hizmetlerden yerel potansiyelin etkin ve verimli değerlendirilmesine kadar uzanmalıdır. Edebiyat da bu üretim sürecinde yerini almak zorundadır.


 


Sözün özü şu ki; bir kentin iyi kabul edilmesi için o yerleşimin sanat ve edebiyat alanında da gelişmeler yaşaması ve yaşatması gerekli. Bunun için de kendi yenilikçi yol, yöntem ve tekniklerini bulmalı. çünkü sanat ve edebiyat, bir kenti kent yapan önemli unsurlardan birisi…


 


Hiç kuşkusuz; bir kenti diğerlerinden farklılaştıracak olan bazı nitelikler var. Bunlar kültürel gelişimin yanında kentin ekonomisine ve turizm gelirlerine katkı yapabilir. Turizm söz konusu olduğunda ise kentsel niteliklerin ve kozmetiğin ‘tek görümlük’ olmaktan kurtarılmasını gerektirir. Kentteki genelde sanat ve özelde edebiyat etkinlikleri böyle özelliklere sahip olabilir.


 


Yaşadığım kent için özlediğim faaliyet türlerinden birisi, aynen Dublin’de olduğu gibi kentte yaşayan ve burada üretmeye çaba gösteren sanatçı ve yazarların daha yaygın olarak bilinecekleri platformların oluşturulmasıdır. örneğin her yıl veya iki yılda bir tekrarlanan “Bu Kentin Yazarları Festivali” gibi bir genel kapsamlı faaliyet söz konusu olabilir. Bu festival içinde çeşitli sunumlar, sergilemeler ve yarışmalar yer alabilir. Böyle bir kentsel faaliyetin artık sıkça şikâyet etmeye başladığımız kültürel ve sanatsal yozlaşmanın önünün alınmasına da katkı yapacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi