Yok, yok…Sakın ola, yazı başlığını “TFF 1.Ligden düşmek” olarak algılayıp, Es-Es’ în  bu ligden düştükten sonrasını ele alacağımı ve  bu konuda ahkam keseceğimi düşünmeyin…Zira, Eskişehirspor üzerine kalem oynatan bir spor yazarı olarak; yazılarımda  “DüŞMEK”  fiilini  bırakın kullanmayı  “DüŞüNMEK” bile istemiyorum..

     Amacıma gelince; Es-Es’i henüz lig  bitmeden peşinen düşürenlere inat, düşürmemek  için mücadele edenlerin safında yer alıp, düşüncelerimi  siz okurlarıma aktarabilmek;  hepsi o… Başlayalım:

 1-BOLU MAçI üZERİNE:

     Deplasmanda oynadığımız Bolu maçının en önemli özelliği Mustafa özer Hoca  ile çıkılan ilk maç olmasıydı.  Bolu maçının ilk 30 dakikalık diliminde Es-Es ( Coşkun hocanın takıma oynatmaya çalıştığı kontrollü futbolun aksine) önde basan, kanatları kullanmaya çalışan  bir görüntü çizdi. Pozisyonları bulan ve bulduğu fırsatları cömertçe harcayan takımımız ilk devrenin sonunda yediği golle devreyi 1-0 yenik kapattı..

      İkinci yarının hemen başında  gelen beraberlik golü ve sonrasında Bolu takımının  hocasının hakem tarafından tribüne gönderilmesi, ardından da sahada  10 kişi kalması üzerine tüm gözler Mustafa Hocaya çevrildi. Acaba Mustafa Hoca ; kulübede başsız, saha da 10 kişi kalan ve “hiç olmazsa bir puan alayım” diyerek defansa gömülen Bolu takımını yenmek için nasıl bir hamle yapacaktı?...Zira artık ,”Hocanın takımın başına yeni geçmesi, oyuncularını henüz tanımaması” vb gibi mazeretler anlamını yitirmiş; 3 puan altın tepsi içinde Es-Es’ in önüne gelmişti ama çiçeği burnundaki hocamız, -tıpkı, tribüne gönderilen Bolulu meslektaşı gibi- “ilk maçımda bir puan iyidir” düşüncesine kapılınca, Es-Es el frenini çekti ve maç 1-1 ‘e bağlandı..

     Maçın son bölümlerinde kapanan bolu defansını açmak için İbrahim Halil’ in ikinci santrafor olarak sahaya sürülmesi doğru bir hamle olarak gözükse de; kanatlardan top getiren Alperen ve Mete Kaan’ ın oyundan alınması-Bize göre-hocamızın yanlış hamleleri olarak göze battı..

2-İLK YARIDA YAŞANANLAR üZERİNE

       Ara başlığı attık ama yazacaklarımız bize ayrılan köşenin sınırlarına sığacak gibi değil. Bu nedenle ilk yarı boyunca yaşananlar ilgili düşüncelerimi  İzninizle bir sonraki yazıma bırakıyor ve

    TüM OKUYUCULARIMA MUTLU YILLAR DİLİYORUM…