Seda Kağıtcı

Seda Kağıtcı

Duamız bir

Herkesin suratı asık, sesi kısık bu aralar. Kimse gülemiyor, kimse hayal kuramıyor, kimse umut edemiyor yarınlara dair. Hiç bir şey içimizden gelmiyor binlerce insanımızı çürük binalar yüzünden kaybettiğimizden beri. Bir de üzerine yaşanan sel baskını ve sel yüzünden yitirdiklerimiz yaralarımızı bir kez daha kanattı. Gün geçmiyor ki kötü bir haber duymayalım. Korkar olduk uyanınca televizyonumuzu ve telefonumuzu açmaya, güne başlamaya. Artık iyi şeyler duymaya, güzel şeyler görmeye ihtiyacımız var. Önümüz bayram, arkasından seçim. Peki nereden başlayacağız iyileşmeye? Nasıl tekrar eskisi gibi olacağız, ne zaman normalleşeceğiz?

Normal herkese göre göreceli. O yüzden bir yerlerden başlamak lazım artık hayata tutunmaya ve yaşamaya devam etmeye. Kayıplarımız çok, kimi sevdiklerini kaybetti, kimi ailesini, kimi evini, işini. Kayıplarımız büyük, kayıpların derecesi ölçülmez, kıyaslanmaz asla zaten. Ama geride bırakılanlar için yaşamak da gerek bir şekilde. Küçük bir bebek, yaşlı bir anne, engelli bir kardeş belki de ailemizden, kaybettiklerimizden bize yadigar kalan. Onların miraslarına da gözümüz gibi bakmamız lazım. Zor çok zor elbet. Sabır diliyorum geride kalanlara, sıfırdan hayata başlayanlara. Hem de öyle büyük bir sabır diliyorumki, başın sağolsun demek bile bazen sanki hakaret gibi geliyor evladını toprağa vermiş kendi sağ kurtulmuş o insanlara.

Günlerce enkaz başında gözü yaşlı bekleyen ve burası anam kokuyor, babam kokuyor diye feryat eden o perişan insanlar, yok olan hayalet şehirler… Hepimiz suçluların cezalarını çekmelerini istiyoruz. Geri gelmeyecek kaybettiğimiz canlar evet ama en azından suçlular cezalarını çekerlerse yüreğimizin ateşi de bir nebze olsun sönecek bunu biliyoruz.

İyileşmemiz lazım, hep birlikte yaralarımızı sarıp, psikolojimizi düzeltmemiz lazım. Mesela iyileşmeye nerden başlayabiliriz derseniz, rutinlerimize geri dönerek başlayabiliriz. Bize iyi gelen şeyleri yapmaya devam etsek yine eskiden olduğu gibi, mesela sevdiğimiz bir kahveyi içsek en sevdiğimiz mekanda yada ruhumuza iyi gelecek bir müzik açsak dinlesek mum ışığında, sevdiğimiz yazarın bir kitabını okusak mesela yada ne bileyim resim yapsak, örgü örsek kafa dağıtmak için, yemek yapsak, yeni tarifler denesek, sohbetinden keyif aldığımız dostlarımızla bir araya gelsek, iyi gelmez mi biraz olsun kalbimize?

Manevi olarak da kendimizi iyi hissetmek için bir şeyler yapabiliriz bence. Malum gerginiz, kızgınız, üstelik duygularımız, düşüncelerimiz kimseyle de aynı olmak zorunda değil, birbirimizden farklıyız. Mesela sosyal medyada her karşıt görüşle tartışmayarak, kimseye hakaret etmeyerek, özellikle de siyasetin bir hayli kızıştığı şu günlerde bizle aynı düşünmüyor diye bazı kişilerden nefret etmeyerek, onlara sataşmayarak, ayrıştırıp, ötekileştirmeyerek, karşımızdakini anlamaya çalışarak, empati yaparak, kimsenin kalbini kırmayarak, nazik olarak, adalet isteyerek, doğruyu yanlıştan ayırarak, düşünerek, daha çok okuyarak, inceleyerek, gözlemleyerek, iyiyi ve güzeli isteyerek, hiçbir görüşe körü körüne inanmayarak değişebiliriz, değiştirebiliriz birşeyleri ve iyileşebiliriz. Çünkü
hepimizin duası bir.

Artık iyileşmemiz lazım. Artık güzel şeyler olması lazım. Umutlu, inançlı, kararlı olmamız lazım.
Daha güzel yarınlara… Sevgiyle, iyilikle, huzurla inşallah…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Seda Kağıtcı Arşivi