Duygusal Değişimi Başarmak

Kişinin eskimiş ezberlerden kurtulması ve düşünme sistematiğini değiştirmesi yolun sadece yarısı sayılır. Kökeni aynı olsa da; duygusal değişimi ayırarak ele almakta yarar var.


 


Olumsuz duygu ve düşüncelerinizin nedenlerini biliyor musunuz? Eğer bir liste yaptıysanız bunlardan bazılarının denetlenebilir, kimilerinin ise denetiminiz dışında olduğunu görürsünüz. İlk bakışta listede yer alan nedenlerin neredeyse tümünün denetlenebilir olmadığı kanısına varmak şaşırtıcı olmaz.


 


Pek çok insan bu türden bir ilk kanaate varır. örneğin kötü havanın, her gün didişmek zorunda kaldığınız yoğun trafiğin veya sizi olumsuz etkileyen kalabalığın ve çevre kirliliğinin denetiminiz dışında olmasını düşünmeniz olağandır. İşten döndükten sonra birden kendinizi hasta hissetmeye başlamanız da denetiminiz dışında gerçekleşmiş olabilir. Bir yakınınızın ani ölümü sizin kontrol edebileceğiniz bir durum değildir. Hatta ücretli çalıştığınız işyerinde tüm gayretlerinize rağmen yöneticileriniz tarafından takdir edilmiyor oluşunuzu da denetleyemez halde olabilirsiniz.


 


Eğer kendi dışınızdaki olaya odaklanırsanız, her şey size kontrol edilemez gibi gelecektir. çünkü o olayı ya da süreci başka faktörler oluşturmakta ve yönetmektedir. Ama bir noktayı gözden kaçırıyor olabilirsiniz. Bir olayı veya kişiyi denetleyemeseniz bile buna vereceğiniz tepki tümüyle sizin elinizdedir. Olumlu veya olumsuz bir kişilik geliştirmenin anahtarı tam da bu noktadadır.


 


Bir olaya, kişiye ya da şarta nasıl tepki vereceğimiz kendi öz düşünce sistemimizle ilgilidir. Tepki vermenin arka planında muhtemelen fark etmediğimiz birtakım ‘işler’ oluyor. örneğin bir olay karşısında tepkimizi oluşturmadan önce zihnimizde bir iç konuşma gerçekleşiyor. Yaşamımızın başından itibaren oluşturduğumuz zihin haritamızla haberleşiyoruz ve buna göre bir tepki veriyoruz. Eski ezberlerimiz bize hoşumuza gitmeyen bir duruma olumsuz tepki vermemiz gerektiğini söylüyor olabilir. Olumsuz tepki kendini öfke, kızgınlık, sinir bozukluğu, iletişimi sınırlama, ortamdan veya durumdan kaçış olarak kendini ortaya koyabilir.


 


Ne yapmalıyız? Tepki vermeden önce bizi olumsuzluğa savurmaya çalışan iç sesi duymak ve tanımak zorundayız. Olumsuz kişilik çoğu durumda olumsuz davranış önerilerinde bulunan iç sesi sorgusuz biçimde kabul etmekten kaynaklanır. Olumsuz iç sesin farkına vardıktan sonra bunu pozitif olanı ile değiştirebilmemiz gerekir. Böyle pozitif davranmayı öğrendiğimizde daha istikrarlı bir duygu-düşünce sistemine ve beden-zihin sağlığına kavuşacağımıza kuşkumuz olmalıdır. Bunu herhangi bir yetkinlik alanında kişinin kendini geliştirmesi olarak düşünebilirsiniz.


 


Sevdiğimiz bir insanı yitirmek ya da bir duygusal ilişkinin sona ermesi veya yaşamsal riskler içeren bir hastalığa maruz kalmamız kaçınılmaz biçimde bizi olumsuz etkileyecektir. Bu tür durumlar insan yaşamı açısından zor deneylerdir. Ayrıca böyle bir olay yaşandığında zor zamanlar geçirmek son derece doğaldır. önemli olan, bu zorlukları yaşama olumlu bakan bir birey olarak aşabilmektir. Yitirdiklerinizin arkasında yaşamınızı tahrip eder biçimde sonsuz kadar üzülerek, ağlayarak ya da kendinizi hırpalayarak onları geri getiremezsiniz. Ayrıca sevgiyi, saygıyı, vefayı veya fedakârlığı göstermenin yolu da tümüyle bir olumsuz duygusal-düşünsel kalıba girmek değildir.


 


Olumlu tepki modeli öğrenilebilir mi? Hiç kuşkusuz, evet. Bunu gerçekte bir bilgelik oyunu olan tavlaya benzetebilirsiniz. Kötü oyuncular –olaylara, kişilere ve şartlara ani, olumsuz tepki verenler gibi– hızlı ve yanlış oynarlar. Akıllı, acemi oyuncular yavaş oynayarak hata yapmamaya çalışırlar. Bilirler ki; zamanla yetkinlikleri yükselecektir.


 


Davranış modelinde öğrenme süreci olumsuz tepki vermeden önce bir an için düşünmeyi başararak başlar. Bu kısa süre içinde akıllı ve doğru davranışın ne olduğuna karar verilir. Bu model sürekli uygulandığında ise süreç içinde kişinin olumsuzluğa itekleyen eski zihinsel haritası daha olumlu olanla değişmeye başlar. öyleyse tepki vermeden önce olumlu olanın hangisi olabileceğini düşünmemiz gerekir. Kendinizi fark edin ve başlayın.


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi