Futbol sadece bir spor mu?

Milli maç ve seçim arası derken bugün profesyonel futbol, bitişe doğru bir kez daha açılış yapıyor. Bu nedenle futboldan söz etmek için ‘güzel’ bir gün olabilir. Biz toplum olarak iktidarı ve gücü elde etme mücadelesini severiz. Nerede bir seçim varsa adeta kanımız kaynamaya başlar. Başkanlığı ele geçirmek veya yönetimin bir parçası olmak için yapmadığımız hinlik kalmaz. Kimi zaman iktidar adına kendi kaynaklarımızı heba etmekten bile kendimizi alamayız. Bu tezin, futbol kulüplerinin başkanlığı ve yönetimleri için de sürüp gittiğini iyi biliyoruz.

Bir futbol kulübünün başkanı ve yönetici olmak için futbol hakkındaki deneyim ve birikiminiz genelde önemli değildir. Yönetim, planlama veya bütçeleme konularındaki yetkinliklerinizde dikkate alınmaz. Önemli olan, parasal olarak güçlü olmak veya para bulacak kapılarda sözünüzün geçmesidir. Paraları kapıları da siyasetle ilişkili olunca, ister istemez futbol kendini siyaset arenasında buluverir. Bir kente giden parti genel başkanı neden boynuna o kentin futbol takımının kaşkolünü bağlar ki? Amaç, futbol üzerinden iktidar arayışı değil mi? Özetle; futbol bizim iktidarı ele geçirme takıntımızın hem amacı hem de aracı olmaya devam ediyor.

Bir kulübe başkan ya da yönetim kurulu üyesi olmak için gerekli anahtar paradır. Parayı veren, düdüğü çalar. Parayı verdiği için alınacak teknik direktöre, futbolcuya ve hatta takımın hangi oyunculardan kurulacağına bile O karar verir. Dedik ya; parayı veren, –yasaklanmış olsa bile– düdüğü çalar.

Ekonomisi daha güçlü veya zayıf olan kentler var. Bazı kulüplerin küçük olanlara göre daha zengin ve eli açık başkanları ve yönetim kurulları var. Bu insanlar başkanlık veya yönetim kartviziti elde etme pahasına servetlerinin bir bölümünü yönettikleri takımlar için harcamaktan geri durmuyorlar.

Ama bir ‘zenginler kulübü’ olmanın her zaman başarıyı beraberinde getirdiğini söylemek zor… Pek çok para verip çok sayıda ünlü oyuncuyu takıma katan yönetimlerin, her zaman arzulanan başarıyı yakalayamadığını görüyoruz. Her yıl futbol liglerimiz bu başarısızlıkların örneklerini sergiliyor. Futbol yöneticiliği, şirket sahipliğinden bazı alanlarda hayli farklı bir konu… Özel bilgi birikimi ve deneyim gerektiriyor. Diğer yandan firmalarımızda göremediğimiz kurumsallaşmayı futbol kulüplerimizde de görmüyoruz. Futbolda kurumsallaşma ağır aksak, yalan yanlış, teker meker… Özetle; bildiğiniz gibi…

Konunun futbolun işçisi olan oyuncu tarafı da bir gariptir. Profesyonel bir futbol anlayışına sahip olamayan oyuncular, sektörün bir diğer acılı yönünü oluşturuyor. Futbol amatör bir zevk olmaktan uzaklaşıp –iyi tanımlanmamış ve gerekleri yerine yeterince getirilmemiş– bir meslek haline dönüştükçe başarı da oyuncuya verilen transfer ücretine, prime ve maaşa endeksli hale geliyor. Para varsa oyun var, yoksa ‘tık’ yok. Paranın oyuncunun performansındaki yeri giderek ağırlaşıyor. Böyle olduğunda da daha ‘yoksul’ takımların başarılı olma şansı azalıyor.

Duygusallığın bile bir ticari meta haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Diğer yandan emek verenin, bunun karşılığı olan ücreti alması kadar doğal ne olabilir ki? Birer futbol emekçisi olan oyuncuların ve teknik çalıştırıcıların –ülkenin, halkın ve ekonominin şartları dikkate alınarak– emeklerinin karşılığı olan bedeli almaları son derece olağan... Bu yönüyle bakıldığında; taraftarı bir hizmetin müşterisi, oyuncuyu da bu hizmetin satıcısı olarak görebiliriz. Bu durumda yöneticilere de organizatörlük görevi düşer. Bu iş sürecinde unutulmaması gereken konu, hizmetin kalitesi ve garantisi olmalıdır. Ne yazık ki, genelde taraftarın tribünde olmaktan ibaret ‘yetersiz’ desteğine karşılık oyuncunun, çalıştırıcının ve yöneticinin sunduğu hizmet de kalitesiz ve garantisiz olmaktadır.

Beden eğitimi ve spor okullarında futbolun yönetimi de dâhil olmak üzere konunun değişik yönleri ile ilgili dersler var. Bu alanda futbol yönetimi konusunda bilimsel anlamda birikimli ve deneyimli öğretim üyeleri ve danışmanlar olduğuna da eminim. Ama doğrusu, bu tür eğitimlere talip olan bir futbol yönetim kurulu henüz duymadım. Para bulmak amacıyla şirketleşme derdine düşenler haricinde topyekûn kurumsallaşma çalışması yapan ya da bu konuda övünülesi bir başarı elde eden bir kulüp de bilmiyorum.

Demem o ki; futbolda sportif başarının gelmesi için dün yaptığımızdan farklı olarak atmamız gereken yeni ve farklı adımlar var. Ama dün neden başarılı veya başarısız olduğumuzu tam olarak anlayamadık ki, bugünü yeterince kavrayalım. Futbol bir spordur ama –kurumsal ya da bireysel– aynı zamanda ciddiyetle, bilgiyle, deneyimle ve akıllıca yönetilmesi gereken bir iştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi