Krize ve Durgunluğa Karşı



Yaygın bilinen bir örnektir. Ama anlamından ve öneminden bir şey kaybetmez. Yarıya kadar su ile doldurduğunuz bir bardağa iki türlü bakabilirsiniz. Bardağın boş olan yarısını öne çıkararak dolu olmadığını söyleyebilirsiniz. Ya da bardağı dolu kısmını görerek boş olmadığını söyleyebilirsiniz.

İş dünyasındaki olaylar karşısındaki tutum ve davranışlarımız da bu bardak örneğine benzer. Kimi olaylar karşısında (bardağın boş tarafını görür gibi) ürkek, korkak veya çekinik davranırız. Aynı olay karşısında bir başka kişi (bardağı dolu tarafının verdiği güven ile) daha cesur, girişken ve iyimser olabilir.

İş dünyasının beklenen iki yönü hareketlilik ve durgunluktur. Piyasanın canlı ve hareketli olduğu zamanlarda işletme sahipleri ve yöneticileri iş yapma konusunda daha girişken ve heyecanlı olurlar. Kriz ve durgunluk zamanları ise işletmelere gelir ve kârlılık yönünden acılı olur. özellikle işletme sermayesi yönünden güçlü olmayan ya da nakit akışında çok başarılı olamayan firmalar, bu tür zor zamanlarda sıkıntı çekerler.

Bir işletme bu tür acılı zor durumları yaşamamış olsa bile çevresinde gözlemler yapmıştır. Geleneksel iş kültürümüz başarı öyküleri yerine, sıkıntılı durum örneklerini aktarmayı ve bunları kendine hiza seçmeyi daha uygun bulur. Bu nedenle işletme politikalarındaki tercihler büyüme yönlü değil, çekinik, ürkek ve muhafazakâr niteliktedir.

İş kültürümüzün genetik olarak kodlanmış bazı kötü alışkanlıkları var. örneğin maliyet azaltma, tasarruf ya da kurumsallaşma denince büyüklü küçüklü pek çok işletmede akla çalışan sayısını azaltmak geliyor. Benzer biçimde büyüme deyince de çalışan sayısının artırılması, mekânın fiziksel olarak büyümesi ya da yeni şubeler açılması gibi yanlış kabuller yapılıyor.

Bir işletme asla aynı ölçekte kalamaz. çalışan sayısı veya fiziksel mekân olarak büyümese bile gelir, kazanç ve kârlılık olarak büyümelidir. Bir önlem alınmadığı sürece, bir işletmenin maliyetleri çeşitli iç ve dış nedenlerle kendiliğinden yükselme eğilimindedir. Buna karşılık bir işletmenin pazara sunduğu ürün ve hizmetlerin fiyatları, zaman içerisinde düşer. Bu iki temel eğilim işletmenin gelirini ve kârını olumsuz etkiler. Gerekli önleyici ve geliştirici çalışmalar yapılmadığında firma bir gerileme sürecine girer.

Bu geri dönülmesi zor yola girmemek için bir işletmenin bazı özellikleri özümsemesi gerekir. Bunların birincisi iş dünyasına olumlu bakabilmektir. Kendini biteviye kriz ve darboğaza göre ayar eden bir firma, eninde sonunda kendisini yok edecek ya da kendisine ciddi zarar verecek sıkıntılarla karşılaşır. Olumlu bir bakış geliştirebilmiş bir işletme bunu yenilikçi tasarım, üretim ve yönetim yaklaşımı ile pekiştirmelidir. Burada yenilikçi yönetim kavramının örgütsel yapılanma, pazarlama, satış veya finansman gibi işletme fonksiyonlarını içerdiğini hatırlatmalıyım.

Büyümenin istihdam edilen kişi sayısı veya fiziksel mekân büyüklüğü olmadığına yukarıda işaret ettim. Gelir artışlı olmadan da –kârlılık esaslı olmak üzere– büyüme sağlayabilirsiniz. Bunun yolu, ürün ve müşteri portföyünde işletmeyi daha kârlı noktalara tırmandıracak politika tercihlerinde bulunmaktan geçer. Daha katma değerli ürünler ve daha verimli müşteriler… Bunun yolu da iyi tasarlanmış pazarlama tercihlerinden geçiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi