Siyaset Yapmak Üzerine

Politika ekseninden hareketle şekillenen bir konuda yazı yazarken, siyasetin ana malzemesi üzerinde durmanın yerinde ve doğru olacağı kanaatindeyim. Toplumun talep ve beklentilerine yönelik arayış içine girildiğinde öncelikle tercihleri belirleyen etkenler üzerinde durulmalı. Politik görüş ve düşünce üretilirken, kullanılan kavramlara farklı yorumlar ve anlamlar yüklemek yerine doğrudan iletişime açık nitelikte ve ortak ahlaki değerlere hitap etmenin gereğine inanırım.

Birey olmanın gereği farklılaşma üzerine odaklansa da aynılaşma anlamındaki siyasi birliktelik ortak bilinç etrafında gelişecektir. Yerel ya da lokal düzeyde bile olsa; topluma yansıtılan siyasi mesajların evrensel ölçütlere uygunluğu aranır. Aranmalıdır. Farklı kültür yapısındaki topluluklar açısından çeşitlilik gösteren kavramsal algılanma çeşitliliği minimum düzeyde tutulmalıdır.

Demokrasinin özünün sadece çokluktan veya çoğulculuktan değil; farklı eğilimlerin uzlaşısından mayalandığı asla unutulmaz. Bu çerçevede gelişen toplumsal mutabakat aynı zamanda demokrasinin kurumsallaşması ve iyi işlemesi bakımından da önemlidir. Özellikle, halkın tercihlerinin iktidara taşınmasında rol alan siyasi partilerin ve yöneticilerinin etik değer anlayışına özel önem vermeleri, buna uygun örnek nitelikte tavır ve davranışlar sergilemeleri beklenir.

Halka hizmet götürme adına uygulamaya konulacak politika ve düzenlemeleri gerçekleştirecek olanların inandırıcılığı çoğu zaman üretilecek hizmetlerin bile önünde yer alır. Gelişen teknoloji sayesinde yaşamın kesitleri kaydedilebilmekte ve “bir öyle / bir böyle, bir dedim / bir demedim, ben öyle demedim / böyle dedim, kim dedi / ben demedim” ekseninde politika yapmaları da bir ölçüde tarihe karışmaktadır.  

İnsanlar inandıklarını söyledikleri için değil inandırıcı olmadıkları için halkın gözünde yadırganır olmuştur. Toplumun beklentilerinin gerisinde kalan birey ya da partilerin, akılcı politikalar üretmesi ise hiç mümkün görünmemektedir. Hele ki; “halkın vicdanı” tabirine sık sık gönderme yapılıyorsa...

Böylesi bir ortamın soğuk nefesi halk ile halkın yönetime katılmasının kanalı durumunda olan siyasi partilerin yabancılaşmasına ve birbirinden kopmalarına yönelik bir haberci gibidir. Üstelik bu duruş, demokrasi düşüncesinin hem felsefi boyutta hem de uygulamada gelişip, yerleşmesini engelleyecektir.

Siyasetin ana malzemesi kavramdır. Kavramın sunulması bütünsel tutarlılık gerektirir. Siyasi arenada tabandan yönetim kademesine kadar kurulan halkada; demokratik mekanizmaların daha sağlıklı kurulup işlerlik kazanması ile gelişmesinde ana beklenti budur. Toplumun tercihleri ve davranışları konusunda politikalar oluştururken; halkın gündemi ve algılama kanallarıyla paralellik kurulmalı, kavramlara farklı yorumlar ve anlamlar yüklenmemelidir. Kavramları bireylerin anladığı şekillerden farklı yönlere taşımak ve bazen da içlerinin boşaltarak halka aktarmak, siyasi mesajların amacına ulaşmasını engelleyen en önemli etkendir. Demokrasinin yaşama alanı, halkın yönetime güven duymasıyla orantılıdır. Güvene dayalı olmayan yönetim mekanizmasının karşısında demokrasi karşıtı düşüncelere yönelim baş gösterecektir.

Ortak kültürel değerlere yönelik aynılaşma sürecinde; milliyetçilik, demokratikleşme, laiklik gibi kavramların tüm partilerin söylemlerinde yer almasıyla partiler arasındaki halkın tercihlerini de değiştirmektedir. Her siyasi parti yeni hedefler üretmek yerine benzer argümanlara başvurmakta… Aynılaşma süreci içinde homojen olmayan katmanların birlikteymiş görüntüsü en ufak bir sarsıntıda parçalanmakta, katmanları oluşturan kitleler dağılmaktadır. Geleneksel siyasi mensubiyet kimliği, sınırlı bir birlikteliği sağlıyor görüntüsü verse de bu anlayışın giderek zayıfladığı da bir diğer gerçektir. (Konuya yarınki yazıda devam edelim.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi