Orkun Kılıç mesleki sorunlarını sıraladı
İnşaat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Orkun Kılıç, 2025 yılında inşaat mühendislerinin çözüm bekleyen sorunlarını sıraladı. İnşaat Mühendislerinin mesleki ve ekonomik sorunlarının toplumun can güvenliği sorunu olduğunu kaydeden Kılıç, İnşaat Mühendislerinin çok ciddi ekonomik sıkıntılar karşıya kaldığını belirtti. Kılıç, “Türkiye, bir deprem ülkesidir. Bu gerçek herkes tarafından bilinmektedir. Ancak ne yazık ki, deprem gerçeğini bilen bir ülkede, yapı güvenliğinin asli aktörü olan inşaat mühendisleri, uzun yıllardır hem mesleki hem de ekonomik açıdan ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. 2025 yılı ve öncesinde inşaat mühendislerinin yaşadığı sorunlar; bireysel değil, kamusal sonuçlar doğuran yapısal sorunlar hâline gelmiştir. Mesleki sorunlar derinleşmiştir. İnşaat mühendisleri bugün, en ağır hukuki ve cezai sorumluluğu taşıyan, ancak karar ve denetim süreçlerinde en az söz sahibi olan meslek grubu hâline getirilmiştir. Şantiye şefliği ve proje müellifliği görevleri; bilimsel üretimin değil, risk devrinin aracı hâline dönüşmüştür. Mühendislik hizmetleri, kamusal bir güvenlik faaliyeti olmaktan çıkarılarak ticari bir “imza işlemi” gibi görülmeye başlanmıştır. Plansız biçimde açılan mühendislik fakülteleri ve kontrolsüz mezun artışı, mesleki niteliği ve itibarı zedelemiş; yetkinlik ile mezuniyet arasındaki fark sistematik biçimde görmezden gelinmiştir” ifadelerini kullandı.
“Ayakta Kalmakta Zorlanıyorlar”
Ekonomik koşulların mesleği yaşanmaz hale getirdiğini kaydeden Kılıç, asgari mühendislik ücretlerinin fiilen uygulanmadığını söyledi. Kılıç, “Genç mühendisler düşük ücretlerle, güvencesiz koşullarda çalıştırılmaktadır. Serbest çalışan mühendisler artan maliyetler karşısında ayakta kalmakta zorlanmaktadır. Kamuda mühendis istihdamının azaltılması ve denetimin büyük ölçüde özel sektöre bırakılması, kamu yapı güvenliğini zayıflatırken mühendislik mesleğini de değersizleştirmiştir. Deprem, yapı güvenliği ve kentsel dönüşümde ciddi eksiklikler vardır. 2025 yılı itibarıyla Deprem sonrası süreçlerde bilimsel ve teknik yaklaşımlar yerine, siyasi ve kısa vadeli çözümler öne çıkmıştır. Kentsel dönüşüm; sosyal, teknik ve mühendislik bütünlüğünden koparılmış, rant odaklı bir sürece indirgenmiştir. Bu koşullar altında inşaat mühendisleri; sahada bilim üreten değil, hukuki ve vicdani sorumlulukla baş başa bırakılan aktörler hâline getirilmiştir” sözlerini kaydetti.