
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
AKIL VE VİCDAN SAHİBİ OLMAK
VİCDAN" sözü, İslam Dini'nin gereği, her insanımızda, olması gereken bir kavramdır. Çünkü İslam dini, akıl ve vicdan dinidir. İnsan, aklı ile dinin bildirdiği gerçekleri görür ve vicdanını kullanarak, gördüklerinden sonuç çıkarır ve icraatını da buna göre yapar. Allah' ı, her an hatırlarlar. Allah, vicdan sahibi kişileri, ölümlerinden sonra, asıl mekânları olan cennetle müjdelemektedir.
Ayrıca aklını ve vicdanını kullanarak, düşünen her insan, Allah'ın, varlığının delillerini tüm açıklığı ile görebilir. Bu insanlardan, ayette şu şekilde bahsedilir: "Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru."(Al-i İmran Suresi, 191)
Elbette aklı ve vicdanı ile hareket eden, bunu da ilke edinen insanlarımız vardır. Bu insanlarımız, doğru ve yanlış olanı ayırt edebilir. Her icraatında da vicdanının sesini dinlerler. Çünkü İnsanlara vicdanı, Allah ilham eder. Vicdan, insanın şuurunun açık tutar. Her insan için de, "VİCDAN" büyük bir nimettir. Her konuda, vicdanının sesini dinleyen bir insan, doğru yoldadır, başarısız olma gibi, bir şansı da yoktur. İnsanın vicdanı doğruyla yanlışı, her zaman ayırt edebiliyor ve asla yanlış olan, bir konuda kendisine söylenen yalanları kabul etmiyor. Ayrıca vicdan sahibi insan, kendi, hukuku, kendi polisi, kendi jandarmasıdır.
Rus bilimcilerin yaptığı araştırma, her insanın bilimsel olarak vicdan sahibi olduğunu ortaya koydular. Rus Bilimler Akademisi Beyin Araştırmaları Merkezi Müdürü Svjatoslav Medvedev, `Beynimizde, bizi bir şeyi yanlış yaptığımız konusunda bilgilendiren, bir mekanizma var. Bu mekanizma vicdan azabı, ya da pişmanlık olarak bilinen olguyu devreye sokuyor ve gerçekten de yapılan yanlıştan, nefret etmemize, yol açan pişmanlığımızı gösteriyor." diyor.
Keşke! Topluma, özellikle de kişi/kişilere, vicdanı hâkim kılabilsek. İşte o zaman, ne yeni anayasaya, ne kanuna, ne savcıya, ne hâkime, ihtiyaç kalırdı. Toplumda da hak, hukuk ve adalet hakim olurdu. VİCTOR HUGO' nun söylediği gibi, EN MÜKEMMEL ADALET, VİCDANDIR.
Eskişehir' de "VİCDAN SAHİBİ " insanlarımızı, ne kadar takdir etsek azdır. Bu insanlarımızdan, biri de Hayırsever insanımız, Sayın Tayfur BAYAR, her türlü olumsuzluğa rağmen, hayır yapmakta ve insanları hayır yapması için, teşvik etmekte kararlıdır. Kendisi Eskişehir' e, bir Lise, bir de huzurevi kazandırmış, onlarca camin yapılmasına ve onarımına da katkıda bulunmuştur. Hala hayır yapmakta da kararlıdır.
Nitekim Hayırsever İnsanımız Tayfur Bayar, "...Şunu belirteyim ki, Yüce Mevla bize vermişse, bizde, O'nun yolunda, harcamak durumundayız. Zira veren olmayıp, alanlardan veya muhtaç olanlardan olabilirdik. Bu sebeple, bizlere Allah' ın verdiği lütfü, en içten, bir şükürle ödemek durumundayız. ...Çığ gibi artan bu nüfusa, ne okul, ne de hastane, yetmediği gibi, istihdamda yaratmak da çok güçtür. Nüfus planlaması şarttır. Ayrıca hali vakti yerinde olan iş adamlarımız da, bu alanda, gayret ve caba göstermelidir. " diyerek, ülkemiz insanını hayır yapmaya davet etmiştir.
Sayın BAYAR' dan bir mektup aldık. Mektubundaki bazı ifadelerini, okuyucularımızla paylaşmak isterim.
" Saygı değer hocam, köşenizde, güzel yazılarınızda, bazen şahsımdan bahsediyorsunuz. Teşekkür ederim. Şayet bir şeyler yapmışsam, bunu Allah' a, karşı kulluk ve topluma karşı da vazifemi yerine getiriyorum.
Keşke! İmkânlarım, daha müsait olsa da daha çok yapsam.
Her zaman söylediğim gibi, her şeyi devletten beklemek, mümkün olmadığı cihetle vatandaşlara, yani bizlere, çok şey düştüğüne inananlardanım.
Ben yılardan beri, YUNUS EMRE' ye yakışır, Eskişehir' de, "YUNUS EMRE KÜLLİYESİ" yapılması arzusundayım. Kime söylemişsem, geç kalan mevzu olduğunu ısrarla işittim. Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti, bu alanda ele geçmez fırsattı."
Sayın BAYAR, yıllardır YUNUS EMRE KÜLLİYESİ yapılması hususunda, gayret ve caba gösteriyor. Halkımızla birlikte, bu külliyenin yapılacağına da inancı sonsuzdur. Bu hususta da "Yeter ki samimiyetle yola çıkılsın."diyor.
Sayın BAYAR, insanların, dünya ve ahrette, huzurlu olmalarını ister. Ayrıca, dünya için ahretini, ahret içinde dünyasını terk etmeyen, dengeli bir hayat görüşü ve anlayışı var. Yaşamak için, yaşatmak gerektiğine inanır. Her ferdi de ayrım yapmadan, toplumun bir parçası olarak kabul eder. Sosyal adalet, dayanışma ve eğitim ise onun olmazsa olmazları arasındadır. Ülkesini ve yaşadığı kenti sevdi ve ona hizmet etme yollarını da sürekli aradı.
Hülasa Sayın BAYAR, her yönü ile örnek bir insan. Ondan alınacak çok ders var...