Sergen Yalçın'ın geçtiğimiz hafta içi söylediği bir sözü hatırlıyoruz.
'Galatasaray Eskişehir'de, Avrupa'da elendiği rakibinden 10 gömlek daha fazla bire takımla karşılaşacak!'
Fakat önceki gece gördük ki, o gömleklerden birisi bile yok.
Sahada nerede, nasıl oynayacağını bilmeyen, belli bir sistemi olmayan, şuurunu yitirmiş, darmadağın futbolcular topluluğu vardı.
Üst düzey rakibini bu kadar kötü yakalayıpta, fark yemekten kurtulan bir Eskişehirspor vardı.
Bu manzarayı görünce içimiz acıdı doğrusu.
Alınan skora değil elbet, teknik ekip ve futbolcuların düştüğü o hale acıdık, hem de fazlasıyla acıdık!

Süper lige çıktıktan bu yana geçen 3 yıl içerisinde izlediğimiz en kötü Eskişehirspor'u izliyorduk.
Ve bunun UEFA hedefini çizmiş bir takımdan gelmesi, tamamen bir düş kırıklığı yaratıyordu bizlerde...
Sahiden de yokları oynayan bir takımın, artık ipe gelmiş ve sadece altındaki taburesi itilecek bir takım karşısında, nasılda küçüldüğüne şahit oluyorduk...
Kara bir geceydi her şeyiyle, çok kara...

Taraftarın alkışlı protestosu adeta cuk oturdu sahadaki manzaraya.
Kuşkusuz bilinçli Eskişehirspor taraftarının alkışlı protestosunun, gelecekte değişik şekiller alacağı çok açık
Çünkü taraftar sonuç değil, sahada futbol oynayan bir ekip istiyor.
Bu yüzden teknik ekipten futbolculara kadar herkes bilsin ki;
Eskişehirlinin alkışları alınan kötü sonuca değil;
Sahada ezilip kalan sizlere ve sizlerin ortaya koyamadığı futbol sisteminizedir...

Rıza Çalımbay'ın bu güne kadar tartışmaya açılmasından hep kaçındık.
Çünkü elde olan takımın, süper ligde kalması için, Çalımbay'dan iyi bir hocanın sağlanması pekte mümkün değildi.
Ancak bu kez şartlar çok başka!
Rıza hocanın eline verilen takım, bugün Süper ligde çoğu kulüp başkanın hayalini süsleyecek kadar önemli isimlerle donatılmış bir takım...
Bu yüzden bu sıkı takımın sahada bir şeyler üretmesi içinde hocaya düşen payın ne kadar büyük olduğunu söylemeye gerek bile yok!
Fakat ligin ilk üç haftasında izlediğimiz Eskişehirspor'un bırakın futbol adına bir şeyler üretmesini;
Geçtiğimiz yılların bile çok altında bir futbol anlayışına bürünmesi tuhaf olduğu kadar anlamsız geldi tüm kentliye!

İşin teknik taktik tarafına elbette girmeyeceğiz.
Dediğimiz gibi, sahada yorumlayacağımız bir taktik anlayışı hiç mi hiç göremedik.
Bunun tek nedeni teknik kadrodan başkası değildir.
Müsabakaya sürülen 11'den tutunda, sahaya sunulmaya çalışılan mantaliteye ve oyuna yapılan müdahalelere kadar her şey baştan aşağı yanlışlarla dolu...
Bu yüzden artık birileri, bu işin şakalarla dolu bir oyuncak kutu olmadığını anlamalı!
Artık egolardan sıyrılmalı, takım, süper ligde hedef koymuş bir takım hüviyetine bürünmeli...
Son sözümüzde futbolcu kadrosuna...
Takım içerisinde istemediğimiz olayların yaşandığı çok ama çok net!
Edilen kavgalar, karakollardan toplanan futbolcular, yaşanan küslükler vs.
Belli ki bizim bilmediğimiz daha çok şey var!
Eğer böyle devam ederlerse, sadece kendilerine zarar vermekle kalmayacaklardır.
Sırtlarına geçirdikleri o kutsal formaya gönül veren yüz binlerce kişinin hayallerinş de yıkacaklardır!
Ve bunun karşılığı da elbette olumsuz sonuçlar doğuracaktır.
Aman dikkat diyoruz bu nedenle...
Bir an önce toparlanın!
Öncelikle kendinize boy anasından bir bakın, eğer iyi şeyler görüyorsanız devam edin;
Yok, gördüğünüz manzarayı sizde beğenmediyseniz, bir şeyleri yoluna koyarak Bursa'ya gidin...
Bizim bu haftalık söyleyeceklerimiz bunlardır...