
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)
AKLISELİM OLMAK!
Gezi Parkı ile ilgili, yurt genelindeki, tepkilerden sonra, Cumhurbaşkanı ve iktidar sözcülerinden olayları yatıştıracak açıklamalar, gelmeye başladı. Oysa siyasiler, olayların başında hoşgörülü davransa, Sayın ERDOĞAN' da, göstericileri, "çapulcu" ve alkol tüketenleri de "alkolik" olarak nitelendirmese, Özelikle de polisin de göstericilere, ilk gün, aşırı güç kullanmasa, olaylar istenmeyen boyutlara taşınmayacaktı.
Başbakan Sayın Erdoğan'ın, ülke geneline yayılan öfke karşısında, geri adım atmaya yanaşmadığı gibi, sert açıklamaları ile ortamı daha da geriyor. Özellikle halkın, Atatürk'ün, kurduğu, laik cumhuriyetle, ayrışma eğilimi kuşkusu, bireysel özgürlüklere sınırlama getirmesi, Milliyetçiliği, ayaklar altına alması, T.C tartışması, açılımdaki belirsizlik, benzer bazı yeni uygulamalar, toplumu gerdi. Sonuçta da arzu edilmeyen gelişmeler oldu.
Başbakan Sayın ERDOĞAN, arzu edilmeyen tavır, davranış ve söylemlerinden veya Gezi Parkı ısrarından, vazgeçer mi önümüzdeki günlerde görülecektir. Ancak, arzu edilmeyen gelişmelerin, devam veya tekrar etmemesi için, daha hoşgörülü davranmalı, eleştiriler karşısında, özellikle de parti liderleri, daha aklıselim olmalı, halkı istekleri de dikkate alınmalıdır.
Cumhurbaşkanı Sayın Gül' ün, söylediği gibi, seçim yalnızca demokrasi değildir. Doğrudur. Demokrasilerde, İktidar çoğunluğun eseridir. Ancak demokrasi, için yeterli değildir. Çünkü demokrasi ile idare edilen ülkelerde, azınlık hakları da, güvence altındadır. Ayrıca Demokrasi, sosyal eşitsizliği yok etmeye çalışan, fırsat eşitliği sağlayan, halkında desteğini alan, bir yönetim şeklidir.
İktidar ve muhalefet, tansiyonun düşmesi, eylemlerin artık son bulması konusunda, fikir birliği içinde olmalı, sokaklara da huzur ve güveni sağlanmalıdır. Çünkü olaylar, ülkeye büyük zarar verdiği gibi, bugüne kadar elde edilen kazanımları da yok eder.
Elbette olaylar karşısında, siyasilerin gayreti yeterli değildir. Halka ve güvenlik güçlerine de önemli görevler düşmektedir. Polis olaylar karşısında, güç kullanımında, aşırıya kaçınmalıdır. Çünkü olayların fitilini, Gezi Parkındaki ilk gün polisin aşırı güç kullanması ateşlemiştir. Son günlerde, polis son derece hassas konumdadır. Yasalardaki görevlerini, yerine getirirken, daha dikkatli davranıyor. Göstericilerde, polisin bu tutumunu suiistimal etmemelidir.
Cumhurbaşkanı Sayın Gül, olaylar karşısında, yol gösterici açıklamalar yapıyor."Demokrasi demek sadece seçim demek değildir. " açıklaması ile de kamuoyu nazarında itibar kazandı. Cumhurbaşkanı Sayın GÜL, kendisi gibi düşünmeyen, Başbakan'ı razı edecek mi bekleyip göreceğiz. Veya razı edemeyecek ve aday olup seçime girmesi için, haklı bir neden mi doğacak, önümüzde günlerde görülecektir..
Başbakan Sayın Erdoğan," demokrasi seçim midir, değil midir noktasında, demokratik parlamenter sistemlerde, parlamentonun yolu seçimden geçer, sandıktan geçer ve sandığın olmadığı bir demokratik sistem, zaten söz konusu değildir." dedi. Oysa bahsettiği sandık, demokrasi unsurlarından biridir. Özgürlüklerin olmadığı veya kısıtlandığı, ayrıca kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı, bir rejime, demokrasi denebilir mi?
Elbette, demokrasi ile yönetilen ülkelerde, iktidarlar, halkın iradesinin tecellisidir. Ancak hâkimiyetin asıl sahibi, iktidar değil halktır. Demokrasi, kişi hak ve özgürlüklerine öncelik tanır. Herkes tek ve eşit oy hakkına sahiptir. Yönetenler, halk tarafından belli aralıklarla yapılan seçimler sonucunda göreve gelir. Ancak iktidar ve muhalefet, halk adına da görev yapar.
Türkiye' de, demokrasi tüm kuralları uygulama da olsa, Gezi Parkında ağaçlar kesilmez, güvenlik güçleri aşırı güç kullanmaz, tepkiler oluşmazdı. Çünkü demokrasiler de icraatın esas sahibi, iktidarlar değil halktır. O nedenle de Gezi Parkındaki düzenlemeye iktidar değil, İstanbul halkı vermelidir. Nitekim de İstanbul Belediye Başkanı, kentle ile ilgili bundan sonraki projelerini, halka sunacaklarını ve halkında fikrini alacaklarını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç' ın, herkesin emeği ile oluşan varlıkların, kamu malının bu şekilde zarar görmesi, bu ülkedeki herkese yapılmış bir haksızlıktır. Biz herkesin, hükümetiyiz. Özeleştirimizi yaparız, kimsenin şüphesi olmasın. Biz ülkeyi yönetirken yanlışta yaparız." sözleri, insanlarımızı rahatlattı.
Başbakan Erdoğan'ın, gezi Parkı ile ilgili ısrarı ve kamuoyu tarafından kabul görmeyen sözleri, güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanması, nedeniyle yaşanan tepkiler sonrası, özellikle de uluslararası basının da olağanüstü ilgisi, Türkiye'nin, imajı zedelenmiştir. Türk turizmi ve ekonomisi, bu hengâmeden zarar görmüştür. Bu nedenle de iktidar ve muhalefet, daha aklıselim olmalı, halkın isteklerine de değer verilmelidir. Çünkü halka rağmen, hiçbir sorun çözülmez. Çözülse bile, halk nazarında kabul görmez.