ALKOLİZM VE SARHOŞLUK HARAM-3

 


Aynı şekilde, oyalanmak ve sadece zevk ve zaman geçirmek niyetiyle oyun oynamak da kumara dönmemek üzere irade terbiyesi ve sınav amaçlı olmaktadır. Tamamen yasaklama ise, işte bu sınav aracı oluş yöntemini kullanmayı engellemek oluyor. Hâlbuki Kur'an, zorlamayı değil, özgür iradeyi ve sorumluluk alma kararını insana bırakmaktadır. Ve buna dayanarak da ilâhî idareciler, insanın özgür iradesine ambargo koymamakta, sadece izlemekte ve mahşer hesaplaşmasında belge olsun diye düşünceleri ve yapılanları kaydetmektedirler. çünkü temel prensibin "gerek vücudun sağlıklılığına, gerekse keseye zarar vermemek" olduğu Bakara-172. ayette açıkça vurgulanmıştır.  


Bakara-172. Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızkların hoşlandıklarınızdan, haklı /helâl elde ettiklerinizden ve size zarar verir diye haramlaştırmış olduklarımızın dışındakilerden yiyin ve eğer sadece Allah'a ibad /kulluk ediyorsanız, O'na da şükredin.


Hz. İsa da


"Alkol ile kim sendelerse, hikmetli değildir-Tevrat-Süleyman'ın meselleri Bap 20/1"


sözleri ile alkolizmin ve sarhoşluğun kötülüğünü vurgulamıştır.  çünkü bunun zararı, hem kişinin kendi sağlığına, hem etrafının bir şekilde huzuruna olacak, hem de Allah'a olan ibad etme /kulluğu ifade etme ve yine her biri birer ibad etme yöntemi olan muhkem /değişmez ana hükümleri uygun bir şekilde uygulamayı da olumsuz etkileyecektir. Hem azı, hem de olumsuzluk yaratacak miktarı birlikte, yani tamamen yasaklamakla, Kur'an'ın yasaklamadığı az miktarı biz insanlara yasaklamış oluruz ve böylesi "ek haramlaştırma" yapmak, Al-i İmran-94 ve Nahl-115 nci ayetlerde yasaklanmıştır. örneğin çocuğa şekerli yiyecekleri ve çikolatayı az yemesine müsaade eder, fakat zararlıdır diye fazla yemesine müsaade etmeyiz, ancak tamamen yasaklamayız. Ayrıca bu tamamen yasaklamayı, şeker ve çikolatanın imal edilmesine, ticaretini yapmaya, hatta dokunulmasını haramlaştırmaya kadar vardırmayız.


       Maide-90. ayette belirtilen, bu maddeleri kullanmanın birer şeytan yöntemi oluşu da, sarhoşluk ve kumar tutkusunun insanda olumsuz düşüncelerin /nefslerin uyanmasına zemin hazırlaması ve şeytanın da uyanmış olan bu olumsuz düşünceleri kullanıp, kişiyi olumsuzluk yapmak üzere kandırmasının daha kolay olacağı riski nedeniyledir. Zaten Maide-91. ayette de bu yöne değinilmiştir. Bütün meal ve tefsirler, sahih olup olmadıkları tartışılır olan ve Peygambere atfedilen sözlere dayanarak alkolü tamamen yasaklamışlar, hatta mutlak haram demişler ve az kullanım ifadesini yok saymışlardır. Hâlbuki ayette tamamen yasaklama yapılsaydı, "azında da fayda vardır" ifadesinin olmaması gerekmez miydi?


Nisa-43. ayette geçen “salât” kelimesi, “Sosyal dayanışma ve yardımlaşma toplantıları yapmak ve bu faaliyetleri dernek veya vakıf şeklinde kurumsallaştırıp devam ettirmek demektir. Bu toplantı sırasında zaman ve ortam uygun ise bazen Namaz da kılınır veya Kur'an'a da çalışılırdı. Ayette, mantıklı düşünme olmayacağı ve yapıcı konuşma için gerekli olan konsantrasyonun sağlanamayacağı kadar sarhoş veya bilinç bulanıklığında /kafa karışıklığında olma halinde iken veya cinsi münasebette bulunmuş ve halen kafa karışıklığı devam ediyorsa, her türlü ilâhî ve sosyal aktiviteye yaklaşılmama ikazı yapılmaktadır. Ayette haramlaştırma ifadesi bulunmamaktadır.


çünkü ilahi sistemin istediği, düzgün düşünce enerjisidir ki, düşüncenin ilahi kayıt merkezinde sağlıklı kayıtlaması gerçekleşsin. Buna benzer kafa karışıklığı hali çok sinirli, sıkıntılı, gergin ve yoğun bir zihin meşguliyetinde, yüksek ateşli durum, uyuşturucu madde veya ilaç almış olma, cinsi münasebetten hemen sonrası ve kafa çarpması sonucunda da olabilmektedir ve bu durumlarda da konsantrasyon sağlanamaz. Dolayısıyla, “cünuben” kelimesi burada “kafa karışıklığında iseniz” anlamında olmaktadır. “Cünup” kelimesi Maide-6'da kullanıldığı gibi, gerçekte “uzak olan, kopuk olan, dengesiz, sağduyulu davranamayan” anlamında olan bir kelimedir. Ancak sayın Mustafa Sağ'ın "Evrensel çağrı Kur'an" kitabı hariç bütün meallerde "Cünup" kelimesi sadece "cinsi münasebette oluştan sonraki cünupluk hali" şeklinde sınırlı anlamı ile kullanılmıştır. Gerçekte burada muhkem /değişmez dine yönelik ana kural, “konsantrasyon sağlayamayacak kadar kafanız çok karışık iken salâta /sosyal dayanışma, yardımlaşma toplantısına (bazen Kur’an çalışmalı ve /veya Namazlı) yaklaşmayın” olmaktadır. Ayrıca artık biliyoruz ki, cinsel münasebetli veya vücutların yoğun sürtünmeli bir şekilde devreye girmiş olduğu sevişme aktivitesinde ve büyük abdest ihtiyacını giderme sırasında da vücudumuz statik elektrikle yüklenmekte ve bu elektrik özellikle vücudun kollar, yüz, baş ve ayaklar gibi uç kısımlarında aşırı bir birikim göstermektedir. Bu birikim de, dua sırasında beynimizde oluşup bu bölgelerimizden yayılan düşünce enerjimizin, ilahi kayıt sisteminde kaydedilmek üzere net ulaşımını olumsuz etkilemektedir. İşte su veya toprak ile alınan abdest ile bu statik elektrik temizlenmiş olmaktadır. Yine bu ayette, muhkem-kesin hüküm, “tuvalet çıkışı ve cinsel bir aktiviteden sonra abdest alın” olmaktadır. Dikkat edilirse, gerek bu ayette ve gerekse Maide-6. ayette tamamen yıkanma, boy abdesti veya Gusul abdesti diye bir abdestten bahsedilmemektedir. Kur'an okunacağı zaman tavsiye edilen 7 şarttan biri olan açık bilinçte olmak önerisi bu ayette belirtilmiştir.


NOT: NöVAK Vakfına ait olan şu kitaplarımın gelirleri ile Eskişehir Tıp öğrencilerine burs veriyoruz. Almanızla bize destek olursanız, öğrenci sayımız artacaktır: "DİN VE BEYİN", "TüRKçE KUR'AN", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "İSLÂM'IN ŞARTI SADECE 5 DEĞİL", "OKU! KONULARINA GöRE KUR'AN AYETLERİ" ve "KUR'AN'IN KULU KöLESİ MEVLANA".


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gazi Özdemir Arşivi