
Gazi Özdemir
ALLAH İLE 7 KONUDA ANLAŞMAMIZ VAR
A'raf-102, 169, 172, Yasin-60, Taha-115, Ra'd-20 ve Maide-7 nci ayetlerde açıklandığı gibi Allah (İlahî Görevlileri aracılığı ile), Dünya Öğrencisi olacak Ruh'lara vücut elbiselerini giydirmeden ve Dünyaya Beşer olarak göndermeden önce Elest-i Bezmi denilen ilâhî yerde "Elest-i Birabbikum? /Rabbiniz olarak Bana ve bu konulara sadık kalacak mısınız?" diye sorularak ve "Kalu Belê - Evet dediler" diye cevaplanarak İns /Dünya öğrencisi Ruh ile 7 maddelik anlaşma yapıyor ve bunlara Dünya yaşamı sırasında uyacağına dair söz alıyor (A'raf-102. Dolayısıyla Biz, geçmişteki o halkların çoğunu, Dünyaya göndermeden önce yaptığımız anlaşma sırasında verdikleri sözü tutan¬lar olarak değil de, pek çoğunu doğrudan sapmış /fasık bulduk. 172. Rabbin, her ne zaman Âdemoğullarının bellerinden soylarını çıkarmayı /insan neslini oluşturmayı kararlaştırdıkça, onlardan kendi nefsleri için söz alır ve birbirlerine birbirlerini şahit tutarak; "Elestü birabbikum - Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorunca, "Evet, şahitlik ediyoruz, Sen bizim Rabbimizsin - kalu belâ" derler. Biz bu işlemi, son kıyamet /hesap gününde, "Biz bunu bilmiyorduk" demeyesiniz diye yapıyoruz). Görüldüğü gibi böyle bir anlaşma yapılmasındaki amaç, Dünya yaşamında nelere dikkat edilip uyulacağının bilinmemesine bahane bulunmasın diyedir. Ayrıca olur da A'raf-173 ncü ayette de belirtildiği gibi, yanlış yaptıkları takdirde de atalarına hemen sığınmamalarını engellemek içindir (A'raf-173. Yahut "Atalarımız bizden önce de Allah'a şirk koştu ve biz de onlar¬dan sonra gelen soylarız /kuşaklarız, bizi şirk koşan ataları¬mızdan dolayı mı sorumlu tutuyorsunuz" dememeleri için yaptık).
Anlaşmanın 7 konusu şunlardır ve hangi ırktan, hangi dilden ve hangi dinî inanışta olacaksa olsun bütün insanların Ruh'ları bu ortak anlaşmayı yapmaktadırlar.
1) Tek Allah'a iman edeceğine ve maddi veya herhangi bir nefsi şirk-ortak koşmayacağına, her konu ve işte sadece Allah'ı ve rızasını önceleyeceğine ('Alak-1. Oku, her şeyi yoktan var eden /yaratan Rab'bin adıyla. Kalem-35. Biz hiç Müslim olanları /Allah'a gerçekten teslim olanları ve buyruklarına uyanları, Allah'ı öncelemeyip araya bir kişiyi /eşyayı veya herhangi bir başka hedefi koyan /şirk koşucu inkârcı suçlularla /mücrimlerle bir tutar mıyız?).
2) İlk kitap olarak Evren-doğa-insan bilgilerini araştırıp ilim yapacağına (Bakara-31. Sonra canlı-cansız Evren'deki tüm yaratmış olduklarının isimlerini /bilgilerini Âdem'e öğretti /belleğine yükledi. Sonra Adem'e öğrettiklerini göstererek Meleklere: "Kendinizi daha üstün gördüğünüze göre, size gösterdiğim tüm şu varlıkların isimlerini Bana söyleyin bakalım" diyerek onları sorgulayınca;).
3) İkinci kitap olan Kur'an'ı anlayarak okuyacağına, kesin (muhkem) hükümlerini öğrenip yaşamına uygulayacağına ve bunlara uygun salih /olumlu ameller gerçekleştireceğine (Al-i İmran-187. Allah, kendilerine kitap verilenlerin ileri gelenlerinden, "Size elçilerimiz aracılığıyla bildirdiğimiz buyrukları insanlara mutlaka bildirecek ve gizlemeyeceksiniz" diye söz al¬mıştı /misak-anlaşma yapmıştı. Fakat onlar menfaatleri karşılığı kitaptaki gerçekleri gizlediler ve kendi uydurdukları sözlerini kitaptan diye açıkladılar. Ne kötü bir satın alış bu yaptıkları.). Kur'an'dan önce söz verilen ikinci kitap, daha önceki sahifeler veya kitaplar olmuştur. Hz. Muhammed ile birlikte, uyulacağına söz verilen ise Kur'an olmaya başlamıştır. Bunun böyle olduğu Rahman-2-3 ncü ayetlerde vurgulanmış ve önce Kur'an'ın öğrenci Ruh'a öğretildiği, daha sonra da İnsan'ın yaratıldığı belirtilmiştir (Rahman-Allah, 2. Önce Kur'an'ı öğretti, 3. Sonra insanı yarattı.).
4) Canlı ve cansız maddeler ile iletişimi olumlu salih ameller çerçevesinde sağlayacak ve niyetler demek olan Olumlu nefsleri itidal /orta düzeyde kullanacağına, olumsuzları ise öldüreceğine (Tekviyr-14. İşte bu hesap gününde her nefs, dünyada ne yapıp ettiğini ve bu amelleri ile ne kazanmış olduğunu bilecektir. Kıyamet-14. Yine o gün insan, bütün gerçekleri öğrenmiş olacağı için, artık kendi nefsinin puan durumunu kendisi de görebilecek).
5) Bütün insanları tek bir neslin bireyleri şeklinde global kabul edeceğine. Ki bunun için insanın koşulsuz sevgi ve hoşgörü aşamalarını özümsemiş olması gerekmektedir (Yunus-19. Şunu iyice bilin ki, insanlar ilk yaratıldıkları zaman, tek bir ümmet idiler ve hepsi de öncelikle bu konularda tek bir dine bağlıydı ve tek bir Allah'a ibadet ediyorlardı. Sonradan anlaşmazlığa düştüler, inanan ve inkâr edenler olarak ayrıldılar. Eğer, cezanın ertelenmesiyle ilgili Rabbinin vermiş olduğu bir sözü olmasaydı, şirk koşup küfre sapanları hemen cezalandırır ve işleri bitirilirdi.).
6) Hanif din, yani şirke bulaşmamış din demek olan İslam'ı tek din olarak kabul etmek üzere çaba göstereceğine (Tin-7. Ey insan! Barış-güven demek olan İslam dinini tanıyacağına dair Allah'a söz vermiş olmana rağmen, daha sonra onu senden uzaklaştıran /red ettiren nedir ki? ve Maide-3).
7) Şeytanı tek düşman olarak tanıyacağına söz veriyor (Yasin-60. Ve Allah onlara; "Ey Âdem'in çocukları! Şeytan'ın sizin apaçık düşmanınız olduğu konusunda sizi uyarmış ve ona uymayacağınıza /tapmayacağınıza /kulu olmayacağınıza dair sizinle anlaşma da yapmamış mıydım?") ve Fatır-6, Taha-117, Zuhruf-62, Kehf-50, Bakara-168, 208.
Tek insan nesline ulaşmanın göstergesi "Ben" değil, "Biz" deme aşamasıdır. Bütün insanların /beşerlerin, İns /öğrenci ruhları ile 7 maddelik anlaşma ve hafızalarına bu maddeler yüklenirken, peygamberlerle ayrıca 2 madde, 8) Görevini yerine getireceği ve 9) Kendisinden sonraki peygamberin geleceğine ilişkin hazırlık bilgisi vermek üzere söz alınırken, Hz. Muhammed ile ise diğer peygamberler ve bütün insanlardan farklı olarak sadece "görevini yerine getirme" maddesi fazlası ile anlaşma yapılıyor (Al-i İmran-81. Kaldı ki Allah, elçilik görevi ile Dünyaya gönderirken nebilerle: "Size kitap ve hikmet vereceğim. Sizden sonra da, size verdiklerimi tasdik etmek üzere yerinize görevlendireceğim yeni bir elçi /resul olacağını kabul edecek ve onu desteklemek üzere onun hakkında ön bilgiler vermeyi ve onun da geleceğini haber vermeyi kabul ediyor ve bu söz¬leşmeyi yerine getireceğinize söz veriyor musunuz?" şeklinde bir anlaşma /misak yapmıştı.). Ancak Peygamberler de dahil, Dünya'ya doğar doğmaz beşer olarak hepimiz bu anlaşmayı ve maddelerini unutuyoruz. İşte zaman zaman ve farklı toplumlara gönderilen Peygamberler ve tek din olan İslâm'ın kuralları olan Kesin (muhkem) hükümlerini içeren Vahiy sahife ve kitaplarının amacı da bu anlaşmaları hatırlatmak olmaktadır.
Dolayısıyla gerek peygamberlerin ve gerekse bütün insanların Dünya okulundaki eğitim ve sınavları, bu anlaşmanın konuları temelinde Müslüman olmak, 5 gaybe iman etmek, salih ameller gerçekleştirmek /Muhsin olmak ve ilk 3 aşamayı başarıp önce Mümin, sonra da üst derecede Muhsinlik ile İnsan-ı Kâmil seviyesine ulaşmaktır . Dolayısıyla da Dinin Kuralları demek olan kesin hükümlerin ne olduğunun hatırlanması için, İslam dininin anayasa ve temel ders kitabı olan Kur'an'ın anlayarak ve düşüne düşüne okunması ile öğrenilmesi temel görev olmaktadır. Dolayısıyla da ilk basamak, cinsel ergenlik çağından başlamak üzere anlaşılacak ve üzerinde düşünülüp öğrenmeyi sağlayacak olan ana dilde okunmaya başlanması gerekmektedir.
NOT-2: 9 ve 23 Aralık 2015 tarihlerinde 2 haftada bir Çarşamba günleri saat 17.30-19.00 da Özdilek Sanat Merkezinde "DİN-BEYİN ve KUR'AN SOHBETLERİ"ne İnşallah devam edeceğim.